36 - 'son'

7.2K 332 386
                                    

Sona geldik , gözyaşlarım sel..

Tuhaf bir his, tarif edemiyorum.

Son kez bol yorum ve yıldız bekliyorum :*

Bölüm sonunda görüşürüz :)

Yer : Sampul Evleri

Zaman : 13.02.18/03:12


Hastanenin beyaz, ama acı yüklü duvarları; gözümün sisli görüşü; kalbimin eksik atışı ve kanımın donuşu daha dün gibiydi.

Birçok hastane görevlisi için sıradanlaşan yaşam sonu adındaki ölüm, benim alışmışlığım dışında gelişmişti ve beni en sevdiğimle sınamıştı.

Evlilik cüzdanımızın takım ceketimin cebinde büklüm büklüm oluşu, günlerce hastanede olmanın verdiği o ağır kokunun üstüme sinişi ve yaşama amacımın hayat sıvısının, kanının parmaklarından imzalarımıza bulaşışı..

Her şey kontrolüm dışında gelişmiş, kollarım arasından akıp gidişine seyirci kalmıştım.

'Her şeye hazırlıklı olun.' demişti, beyaz önlüklüler. Benim ise hazırlığını yaptığım tek şey yaralarını dokunuşlarımla sarmaktı.

Her şeye hazırlıklı olmamız gerektiğini söyleyenlerin, sadece bir şeye hazır olmamın mümkün olmadığından haberleri yoktu. Onsuz akan ırmağa, o olmadan yeşeren bitkilere, yokluğunda doğan güneşe, kısacası o hayatta olmadan dönen dünyaya hazırlıklı olamazdım işte.

Şimdi bizim için gözlerden uzak; denize, ormana ve gökyüzüne yakın olan huzur dolu evimizde anılarını yad ediyordum. Huzurunu bana benzettiği için düzenlediği bu evde tek başımaydım.

Yatak odamızın her köşesine yerleştirdiğim ve beraberliğimizi resmeden fotoğraf kareleriyle hayatta kalmaya çalışıyordum.

Çift kişilik yatağımın sol tarafı her zaman soğuktu. Yeri dolmayacak, bir daha asla ısınamayacak kadar soğuk.

''Jungkook!'' diye bağırmıştım, yine. Hastanede geçen günler düşlerime kabus olmayı kendine görev bilmiş ve bu zamana kadar kesintisiz her gece ziyaretime gelmiş, gecelerimi bana zehir etmişti. Panzehirim ise..

''Beni bırakamazsın Jungkook!''

Parmaklarım arasında ezilen saten kumaş parçalarının yerini başka bir varlık aldığında, boynuma dokunan teni ve derin nefeslerine kokumu eşlik edişini hissettiğimde gözlerimi açmıştım.

''Şşş.." demişti, her zamanki naif sesiyle. "Buradayım, güzelim."

"Seni bırakamam ki, asla bırakmam."

Gözlerimin hafif hafif görüşüne kavuşmasıyla loş ışıklı odada, nefeslerimizin ortak olduğu havayı derince solumuştum. Boynuma gömülü olan başına elimi götürdüğümde ensesindeki saçlar beni karşılamıştı.

"Yine mi aynı rüya?" diye sormuştu, boynuma burnunu sürttüğü sırada.

"Rüya değil," demiştim, anında. "Kabus."

Yoğun bakımın kirli camlarının arkasında izlediğim o korkunç sahne, rüya olacak kadar masum değildi.

Birçok makineden aynı anda gelen uyarı sesleri, gözümü alamadığım yaralı bedeninin etrafına toplanan sağlık görevlileri, teniyle olan temasını kıskandığım elektroşok cihazları ve bunları algılamada zorluk çekse de yaşlara boğulan gözlerim..

Playboy|TaeKook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin