5-Arka sıradaki haylaz

22.4K 1.4K 2K
                                    


Yer : Seul Üniversitesi
Zaman : 18.09.17/09.32

İlk günden derse geç kalabilecek yegâne insan bendim sanırım. Geç kaldığım yetmezmiş gibi yağmura yakalanıp sırılsıklam olmuştum.

Okula girer girmez kendimi tuvalete attım. Çünkü paçalarımın çamurunu yıkamam lazımdı.

Girdiğim tuvaletin boş olması işime gelmişti. Hızla, evden çıkmadan önce elime aldığım defterimi bir köşeye fırlattım.

Kapıyı kilitleyip dar paça pantolunumu bacaklarımdan çıkardım. Lavaboda -en azından çamurunun temizlenmesini umut ederek- su tuttum.

Lavaboya akan, pantolonumun rengiyle karışık kahverengi sıvıyı izlerken kapının zorlandığını, inip kalkan kapı kulpundan anlamıştım. Hareketlenme durunca ben de bir şey demeden işime devam ettim. 

Takdir edersiniz ki, yarıçıplağım.

Islak paçalı pantolonumu olabildiğince sıkıp çırparak suyunu gidermeye çalıştım.

O sırada, inanılmaz bir gürültü kopmuş ve ben daha ne olduğunu anlamadan tuvalet kapısı yerle bir olmuştu. Kapının içler acısı halinden zor güç gözlerimi ayırıp kapının, fayansları öpmesini sağlayan bedene baktım.

Bu.. O'ydu..

O geceden sonra hiç görmemiştim onu.
En son kollarında gözlerimin karardığını, dipsiz bir kuyuda karanlığa gidişim gibi ; aynı zamanda batmamaya yemin edercesine doğan güneşin gökyüzüne sığındığı gibi ona sığındığımı hatırlıyordum sadece.

Gece benim için sıradan başlamıştı, O'nu görene kadar.

Tuhaf bir aurası vardı. Hem kollarında saklanmak istiyordunuz hem de ondan olabildiğince uzağa kaçmak. Hem yanaklarını okşamak istiyordunuz hem de keskin hatlı çenesine dirseğinizi geçirmek.

Bana ne yapmıştı da -sadece bir kaç dakikada- beni böylesine anlaşılmaz duygu karmaşasına sürüklemişti bu adam.

Aslında bunları düşünecek vaktim yoktu. Çünkü yarıçıplaktım ve karşımdaki 'okul playboyu' arsızca bacaklarımı süzüyordu.

Doğru düzgün bir zamanda, mekânda ve mümkünse giyinmiş bir vaziyette karşılaşamayacak mıyız biz?

"Nereye bakıyorsun sen?" dedim ve dikkatini gözlerime çekmiş olmanın verdiği avantajla
pantolunumu bacaklarıma geçirdim.

Pantalonumu üst bacaklarımdan yukarı doğru çekiştirirken göz ucuyla baktığım adamın, malum yerlerime bakıp yutkunduğunu gördüm.

Buna yutkunmak denemezdi. Adem elması, boğazında bir sefere çıkmış ve kaybetmişti.

Sebepsizce gururum okşansa da kimse Kim Taehyung'un değerlisine böyle edepsiz gözlerle bakamazdı.

Gıcık tutmuş gibi öksürerek tekrar dikkatini yüzüme çektim. Damarlı elini saçlarından geçirip kafasını sağa sola salladı.

"Ortak kullanım alanı olan okul tuvaletlerini bu şekilde meşgul edemezsin!" dedi hafif yükselttiği sesiyle. Gözlerini, beni es geçerek tuvaletin her noktasında gezdirmişti.

Bu neydi şimdi? Yeni bir sınav mı?

"Kapıyı kırman gerekmiyordu aslında?" Bu bir soruydu.

İki adımda, aramızda karış mesafe bırakarak tam karşımda bitiverdi. Tek kaşı belli belirsiz havalandı. "Altıma işemeliydim yani?" dedi.

Playboy|TaeKook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin