Dükkanın önünde duran kız kesinlikle hayatında gördüğü en uzun insandı. Koca bir set gibi kapısının önünü kapamış orada öylece dikiliyor arada çekingen çekingen çevresine kaçamak bakışlar atıyordu. Elinden tuttuğu kızı dükkana yaklaştıkça bacaklarına daha sıkı sarılmaya başladı. Belli ki bu sırıktan korkuyordu. Az önce karısının bağırış çağırışından sinirleri iyice gerilmiş kafası kazan gibi olmuştu. Şimdi birde kızı ağlamaya başlarsa kesin patlardı ve sinirden yetiştirmesi gereken takımı mahvedebilirdi. Derin bir nefes aldı ve sesini biraz yükseltip,
"Hey... Sen..."
Dev kız yerinden sıçradı ve çekingen bir şekilde sesin geldiği yöne döndü. Çınar onun ağzından mıy mıy bir şeyler çıktığını görüyor ama ne dediğini anlamıyordu. Boyu zaten normal değildi bide zihnen normal değilse şimdi bide onunla mı uğraşacaktı...
"Hadi" dedi yüksek sesle. "Git burdan dev kız. Kapama dükkanımın önünü. Kışt." Eliylede eğer söylediklerini anlamıyorsa, hareketlerinden anlasın diye kollarıyla onu kışkışladı.
Uzun kız onun bağırtısını hemen anladı ve kaçar gibi oradan uzaklaştı. Çınar bu gün biraz gergin olduğu için ne yapsa kendini haklı görüyordu.
Kızıyla beraber dükkana girdiler ve kapıda asılı olan levhayı "açık" yazan tarafa cevirmeden direk önceki gün kalıbını çıkarıp kestiği takımın kumaşlarını alıp dikiş makinasının başına geçti. Yanındaki sandalyeye oturan kızına da telefonundan çizgi film açıp eline verdi. Bir süre rahatsız edilmeden çalışmanın keyfine vardı ve makinasının her dikişle beraber çıkan sesiyle vucudu dinginliğe ulaştı. Ta ki telefonunun şarjı bitip de kızının canı sıkılmaya başlayana kadar.
"Baba ne dikiyorsun"
"Baba bu yumuşak kumaş benim olabilir mi?"
"Baba bende dikmek istiyorum"
"Baba annem ne zaman gelecek?"
"Baba bu gün benim doğum günüm değil mi? Neden istediklerim olmuyor?"
"Baba bana bebek evi al"
"Baba ben büyüyünce prenses olacağım"
"Baba evimize köpek alalım mı?"
"Baba sakalın neden bu kadar uzun?" "Benim de sakalım çıkacak mı baba?"
"Neden bana cevap vermiyorsun baba?"
"Baba beni seviyor musun?"
"Baba benim neden abim yok? Ben abi istiyorum baba""Baba... Baba... Baba..."
Çınar'ın beyninde ki sinir damarları öyle bir zonklamaya başlamıştı ki neredeyse kulakları patlayacak gibi hissediyordu. Kapısının üstünde duran ve ona içeri birinin girdiğini haber veren küçük çandan ses gelince artık eşinin döndüğünü sanıp sevindi. Ancak kapıdan içeri girmiş olan kesinlikle eşi değildi. İçeri giren adam o kadar iri ve kaslıydı ki Çınar bir an için bu adamın nasıl olup da kapıdan sığdığını anlayamadı.
Adam küçük bir kız çocuğunu andıran sesiyle konuşmaya başlayınca Çınar iyice gerilmiş olan sinirleri yüzünden istemsiz bir kahkaha attı. Adam buna bozulmuş olsa da muhtemelen belki de kendisine gülmemiş olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak konuşmaya devam etti.
"Bedenime uygun pantolon bulmakta zorlandığım için terziye gelmeye karar verdim. İnternette sizi bayağı övmüşler. O yüzden sizi tercih etmeye karar verdim"
Ama Çınar adamın ne dediğinden çok sesiyle ilgilendiği için konuştuklarının tek kelimesini bile anlamadı. Kısa süren sessizliğin ardından Çınar ciddi, ters ve sinirli bir ses tonuyla,
"Kasların görmene engel değilse kapıda kapalı yazdığını görmüş olmalısın"
Adam biraz bozularak,
"Evet, ama içeride sizi gördüm ve kapıda kilitli değildi. Bu yüzden unutmuş olabileceğinizi düşünüp-"
Bu gün Çınar kesinlikle sol tarafından kalkmış olmalıydı çünkü bu iğrenç ve yorucu günün başka açıklaması olamazdı.
Bugün resmen ucube yağmuruna tutulmuş gibiydi.
"Bakın beyefendi. Tabi gercekten beyseniz. Gözlerim görmüyor olsa muhtemelen sizi hanım sanardım. Sizin ne düşündüğünüz önemli değil. Lütfen çıkın bu gün kapalıyız" dedi ve adamın kızaran yüzünden bakışlarını çekerek önemli siparişine geri döndü. O sırada dükkanın kapısı tekrar açıldı. Muhtemelen adam çekip gitmişti. Ama çanın sesi bir kez daha duyulunca artık kavga etmeye hazır bir şekilde kafasını kaldırdı. Karısı inanamayan gözlerle ağzı bir karış açık elinde çarşıdan aldığı parti malzemeleri dolu poşetlerle ona bakıyordu. Sonra hayal kırıklığı dolu ses tonuyla
"Gerçek sen bu musun?" diyebildi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zaman Kırılması
FantasyZaman ve evren insan için hep anlaşılması zor bir noktada yer almıştır. Bir avuç genç hiç beklemedikleri bir anda kendilerini bu anlaşılmazlığın içerisinde bulurlar.