Mission Completed.

658K 18.4K 7K
                                    

Selam :d Giriş bölümünü kritik konuşma yapıyorum. Şimdi, eğer olayları hızlandıracak falan olursak atıyorum '2 hafta sonra' gibisinden bir bölüm olsun mu? Yani o aradaki 2 haftada İrem Almanca öğrensin, okula başlasın falan. Yardımcı olursanız sevinirim. Açıkçası olayı hızlandırmak için tek çare bu, bir yandan da yapmak istemiyorum aslında.

Bölümü Ceren'e ithaf ediyorum :d

Multimedyada Çağlar var :d

Ayrıca Nazar Erdoğan tanıtım videosu hazırlamış, o da multimedyada :Dd.d.d. 

“Ne demek Çağlar’ın gamzesine gömün beni?”

“Ya, bildiğin. Hani Çağlar’ın yanağında belediye çukuru gibi bir gamze var ya. Böyle gülümseyince çıkıyor çok şirin oluyor falan filan. İşte oraya gömün beni. Hatta gömmeye de gerek yok bir köşeye kıvrılır yatarım ben.”

“Çağlar’ın gamzesini baya bi incelemişsin anlaşılan.”

Evet diyecektim ji şimdi yere göğe diss atmasını kaldıramayacağımı düşündüm.

“Yok canım sürekli beraber takılıyoruz ya. Benim süfer esprilerim sayesinde de gülünce çıkıyor ortaya. Özel durum yok.”

Bana uzun uzun baksa da bir şey demedi. Ben de tam rahatlayıp gözlerimi kapatacakken omzumu dürttü.

“O çocuk ne peki? Üstelik yeşil falan dedin. Mavi gözlü o çocuk?” dedi tek kaşını kaldırarak.

“Yeşil falan demedim ben. Renk sağırı mısın? Allam.”

Yatağa oturdu.

“Benimle ilgili bir şey söyleyecektin.” Dedi bastıra bastıra.

Ofladım.

“Var ya senin kadar egoist bir insan görmedim. Yok yani.”

“Söylediklerini inkar ediyorsun. Ben egoistsem, sen de kendini kandırmaya çalışan birisin.”

“Oha dur. Bu sözü bir yererle yazalım. 100 yıl sonra kitaplara falan koyarlar. Altına da ismin. Sonra gelir biri de ‘hangi dangalak bu sözü hangi salak amaçla hangi aptala söyledi?’ der, biz de hayatımızın küfrünü yemiş oluruz.”

“100 yıl sonra insan falan kalmayacak bence.”

“Ha?”

“İnsanlar olacak ama düşünemedikleri için robotlardan farkları kalmayacak. Dünyayı da düşünebilenler yönetecek.”

“Şimdi de öyle değil mi? Çoğu farkında olmadan kukla gibi yönetiliyor.”

“Öyle.”

Bir şey demedim ve ayak dinlendirme meditasyonuma devam ettim. Yatak birden sola doğru göçünce neredeyse iç tarafa yuvarlanıyordum.

“Oha.”

Gözümü açtım ve Zach’in yanıma uzanıp benim gibi ayaklarını duvara yasladığını gördüm.

Amacın ne yavrum, bakışı atınca sırıttı.

“Cidden ayaklarının ağrısı geçiyor mu?”

“Evet de, ayağın tavana uzandı mübarek. Bacak boyun kaç?”

Sapık mısın, der gibi baktı.

“Erkeklerin değil de kızların bacak boyuna bakıldığını sanıyordum. Ne bileyim ben bacak boyumu?”

“Boyun kaç o zaman?”

KUZEN.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin