"Ne var Tae?"
Abimin sesini bir kaç aydır duymuyordum. Tek iletişimimiz mesajlaşmaydı, o da sık değildi. Onunla konuşmak genelde zaten karışık olan aklımı iyice karıştırıyordu. Onu aramak aklıma bir anda gelmişti, telefonun diğer ucunda benimle konuşmayı istemeyen ve bir an önce telefonu kapatıp saçma hayatına dönmek isteyen biri vardı. Gerçi hayatını yargılayamazdım. Benim hayatım da şu aralar pek normal değildi. Ama en azından bir nedeni vardı, o neden de şu an telefonun ucundaki kişiydi. Onu suçluyordum. Ama ona yardım etmek de istiyordum. Aslında burada kalmamın tek sebebi şu anda olduğum kişiyle mutlu olmamdı. Artık abim bu konuda aklımdan geçmiyordu bile.
"İş bul bana," bu kelimeler ağzımdan çıkarken gözlerim dolmuştu.
Bırakmalıydım.
Yanlıştı bu.
Daha iyisine layıktım ben.
"Sonunda kendini siktirmekten vaz mı geçtin?"
Nasıl? Nereden biliyordu ki? Özellikle söylememiştim ben ona.
"Ne diyorsun sen?"
"Aptal değilim Tae, bu kadar paranın kökenini merak etmedim mi sanıyorsun? Seni takip ettim. Evin sahibini buldum. Onunla konuştum. Ah sonra ne mi öğrendim, kardeşimin bir sürtüğe dönüştüğünü."
"Abi! Senin için bu! Nasıl bu kadar acımasız olabilirsin?"
"Neden iş arıyorsun o zaman? Ondan daha iyi bir sugar daddy bulamazsın biliyorsun değil mi Tae?"
"Abi! Fazla oluyorsun. Sugar daddy istemiyorum. Normal bir iş istiyorum sadece."
İçimdeki sinir ve pişmanlık o kadar fazlaydı ki artık zorlukla konuşuyordum. Gözlerimdeki yaşlar yanaklarımda birer yol oluşturmuştu.
"Yoksa seni kovdu mu? Tae? Altında yeterince inlemedin mi yoksa?" dediğinde gözlerim kararmaya başladı.
"Yeter! ÖYLE BİR ŞEY YOK! Kendi isteğimle..."
"O zaman benden yardım alamayacaksın benim güzel kardeşim, sahibinin altında inlemeye devam edeceksin, anladın mı? Bu para işine geliyordur, benim geldiği gibi. Kapatıyorum şimdi."
Böylelikle karşı hattın telefonu kapattığına dair gelen bip sesiyle yalnız kalmıştım. Tanrım! Tam bir pislikti. Nasıl onu arardım ki? Neden yapmıştım bunu? En çaresiz anımda başvuracak birine ihtiyacım vardı sadece. Ama ona başvurmak bir hataydı. Birine ihtiyacım vardı.
Yoongi'yi seviyordum. Ama bu aramızdaki şey bana gereğinden fazla zarar veriyordu. Kendime olan güvenim zayıflamış, dış dünyayla iletişimim kesilmişti. Ki ben böyle biri değildim. Kendime güvenirdim, normal bir derecede. Ayrıca dış dünyayla her zaman iletişim halindeydim. Bir sürü arkadaşım vardı. Ama şimdi herhangi birini arasam bile onlara olanları hayatta anlatamazdım.
Sadece bir iş bulmalıydım. Sadece bir iş...
Sonrasında aklıma bir fikir geldi. Bu gelen fikir içimi bir süreliğine aydınlatmıştı ve benim buna öyle ihtiyacım vardı ki. Telefon elimde, koşarak cüzdanımın yanına gittim. İçindeki kartları titreyen ellerimle karıştırdım. Sonra aradığım o kart karşımdaydı. Gülümsedim.
Jung Hoseok.
Model.
Hayatımda şanslı olduğumu düşündüğüm nadir anlardan biriydi. Yüzümde bir gülümseme, içimde bir umut oluşmuştu birden. Bunun saçma duygularla alakası yoktu. Sadece, kendim olmaya geri dönmeme bir adımdı bu. Kartta yazan numarayı telefonuma yazdım ve bekledim. Bir kaç çalıştan sonra bir kaç ay önce sesini duyduğum adamın sesiyle karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boys like u | taegi
FanfictionBiraz daha yaklaştırdı sandalyesini yanıma, dudaklarını kulağıma yaslayıp fısıldadı. Bardaki gürültüye rağmen söylediklerini duymamam imkansızdı. "Benim olmak ister misin?" O gece evde uyumadım.