dört

4K 366 221
                                    

Yoongi'yle uyanmak? Böyle şeyleri artık hayatta beklemezdim. Çünkü, sonuçta birbirimizi memnun etmeliydik, değil mi? Onu memnun ettikten sonra kalmasının hiçbir mantığı yoktu zaten. Bir kolye yeterliydi memnun olmam için.

Bir hafta sonu koca bir Gucci koleksiyonu, iki hafta sonra oyun konsolu beni memnun ederdi zaten. Sıcak bir yatakta uyanmak değil. Hayatım boyunca sarılmayı seven biri olmuştum ve seviştikten sonra özellikle bir duygusal olurdum. Yani sarılmaya ihtiyaç duyardım ama bu asla Yoongi'nin karşılayabileceği bir şey değildi. Sevişme bittikten sonra kalkıp giyinir, hiçbir şey olmamış gibi evine giderdi. Uyurken bile yanında tutmayacağı kadar değersizdim. Aslında kalmasını beklemem saçmaydı. Baştan anlaşmıştık zaten.

Yemek yapmaya yavaş yavaş alışıyordum. Çok zorlanıyordum ama. Düşündüğüm kadar basit bir iş değildi yine de kendimi meşgul etmek için güzel bir uğraştı. 

Bir diğer uğraşım ise alışverişe çıkmaktı. Hem yemek malzemeleri, hem de kıyafet alışverişi yapmaya başlamıştım. Onu memnun ediyordum değil mi? Benim de memnun olmaya hakkım vardı. Bu yüzden umursamadım. Hiçbir zaman ondan bir şey istemedim. Benim için bıraktığı parayı harcıyordum sadece. Eve akşam saatlerinde gelmesine alışmıştım. Bu yüzden sabah erken saatlerde ya da öğlen dışarı çıkıp hava almaya başlamıştım artık. Kendimi içinde bulunduğum yaşama alıştırmaya çalışıyordum.

Yakınlarda bir yerde park vardı ve o parkta her zaman sevebileceğim bir kaç köpek olurdu. Köpekleri çok severdim, kedileri de... Aslında tüm hayvanları severdim ben. Gördüğüm zaman hepsiyle arkadaş olmak isterdim.

Kulaklığım takılı Chet Baker dinlerken, ellerim poşetlerle dolu halde, parkın yanından geçerken, hayatın daha kötü olabileceğini düşünüyordum bazen. Hayattaydım ve istediğim her şeye sahip olabilirdim.

Elimde olan şey Yoongi'ydi ve bana bir fırsat sunmuştu. Ne olursa olsun, her ne kadar aşağılıkça olsa bile istediğim her şeye sahip olabiliyordum. Onu arayıp bir şey istesem beni ikiletmeyeceğinden emindim. Bunun için onu güzelce memnun ediyordum ya zaten. 

Kendime dedim ki, öyle olsun.

Bırak istediği gibi hükmetsin vücuduma. Zevk almıyor değildim sonuçta. Tanrım, çok zevk alıyordum.

Ama içimdeki duygu dolu Taehyung, bir nebze de olsa onu tanımak için yanıp tutuşuyordu. Biliyordum ki o bakışlarından çok daha fazlasıydı. Her ne kadar bir amaç uğruna da olsa bana hediye almıştı ve onun için düşünmüştü. Bu bile onun göründüğünden fazlası olduğunu gösteriyordu zaten. Görüntüsü bile beni bayıltabilecekken, fazlasını, iç dünyasını kaldırabilir miydim bilmiyordum. Ama istiyordum. Onu tanımak, en derin sırlarını bilmek istiyordum ama izin vermiyordu. Sevişmek dışında doğru düzgün bir iletişimimiz olduğu söylenemezdi. Telefonumuzla birbirimizi bir kere olsun aramamıştık. Zaten bir şey olmadığı sürece onu aramamı istemiyordu. Ben de tam olarak dediklerine uyuyordum.

Geliyordu, sevişiyorduk, ben ona daha da düşüyor, daha da kapılıyordum; o ise gidiyordu.

Aramızdaki şeyin üçüncü ayında yine gelmişti ve ben biliyordum ki bu onun bu tarz bir ilişkiyi yürüttüğü en uzun süresiydi. Yani bundan sonrası tamamen bana bağlıydı.

Önceki ilişkilerinin nasıl sonuçlandığını ya da neden bittiğini bilmiyordum. Abimin borcunun sadece bir kısmını biriktirebilmiştim ve şimdilik Yoongi'den ayrılmaya hazırlıklı değildim. Aramızdakinin bitmesi demek iş arayışına yine girmem demekti ve bu kadar parayı asla böyle kısa sürede verebilecek bir iş bulamazdım.

Üçüncü ayımızda geldi ve yine gitti. Sonraki iki haftaysa; gelmedi.

Yoongi'yi beklemek.

İşkence gibiydi. Hala hesabıma para yatırıyordu yani aramızdaki şeyin bittiğini düşünmüyordum. En azından böyle bir durumda bana haber verecek kadar samimiyetimiz olduğuna inanıyordum. Kafam tüm olasılıkları hesaplamaya başlamıştı otomatik olarak. Böyle bir huyum vardı işte. Dışarıdan çocuksu görünebilirdim, ki Yoongi bu hallerimi hiç görmemişti, ama aslında çok derin düşünürdüm ve bunu çevremde beni iyi tanıyan herkes bilirdi.

O derin düşüncelerimden biri ve en çok canımı yakan düşünce şuydu: Başka biri mi var?

Benim başka biriyle olmam yasaktı. Bunu ilk günden konuşmuştuk. Ama aynı kural onun için geçerli değildi. Tanrım, onun için bir kural var mıydı ki? Para vermekten başka hiçbir zorunluluğu yoktu.

Başka birinin olma ihtimali içimi kemiriyordu. Olamazdı, olmamalıydı. Zaten kendimi yeterince düşmüş hissediyordum. Bir de başka biri varsa eğer bunu kaldıramazdım.

Duygu yok. Saçmalıktı. Duygularım vardı işte.

Kıskanıyordum.

Özlüyordum.

Hem özlediğim hem kıskandığım günlerden biriydi o iki haftanın son günü. Gelmiyordu ve ben daha fazla umutsuzluğa kapılıyordum. Gelmiyordu ve ben aşırı özlüyordum. Onu düşündüğüm zaman kalbimde oluşan kıpırdanmayı engelleyemiyordum. Gelmiyordu. Bazen elimi kalbime götürüp nasıl sadece düşüncesi böyle bir güce sahip olabilir de, kalbimi yerinden çıkacakmışçasına attırabilir diye düşünüyordum. Kalbimin attığı bir gündü o iki haftanın son günü.

Dayanamıyordum, yapacaktım.

Telefonumu çıkardım ve bir fotoğraf çektim.

Telefonumu çıkardım ve bir fotoğraf çektim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

kittentae:

Özlüyorum, dilim de seni özlüyor.

Evet, onun ilgisini ancak bu şekilde çekebilirdim işte.

Beş dakikalık bekleyişin ardından bir mesaj geldi.

minyoongi:

Siktir.

Şu anda ağzının beni sarması için nelerimi vermezdim.

Ah, sen kaşındın.

Geliyorum bebeğim.

Gülümseyerek yazdığı mesajları tekrar tekrar okudum. Amacıma ulaşmıştım. Sırıttım. Farklı olacak Min Yoongi. Artık farklı olacak.

Seni öyle bir memnun edeceğim ki, duygu yok, cümlesini yutacaksın.

boys like u | taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin