hikayeyi medyadaki şarkıdan esinlenerek yazmaya başlamıştım, ismi de oradan geliyor, sadece boys versiyonu. dinlerseniz sevinirim. :3
-
O günden sonra bazı şeylerin farklı olmasını ummuştum. Zaten biraz da olsa değişti Yoongi'nin tavırları. Nasıl mı? O sabah uyanmasını beklerken onu izliyordum. Gözlerinin hafifçe aralandığını gördüğümde gözlerimi hemen kapattım ve uyuyormuş gibi yaptım. Bir kaç dakika sonra asla unutamayacağım sözler ağzından döküldü bana döndüğünü hissettiğimde. "Günaydın tek mutluluğum." Neredeyse fısıltı şeklinde çıkmıştı ağzından o sözler.
Sonrasında öylece yerimde kalmıştım, o da kalkıp giyinip gitmişti.
Bunun üzerine o gittikten sonra sürekli düşünmeye başlamıştım. Tek mutluluğum.
Kafam bunun ne demek olabileceğiyle ilgili sorular üzerinde sürekli dolaşıyordu. Ne olursa olsun bu düşüncenin beni mutlu etmesine izin vermek istemedim. Çünkü biliyordum; duygu yok diyen oydu. Bana karşı bir şeyler hissetmesini elbette ki umut ediyordum. Ama olmayacağını da biliyordum. Olması neredeyse imkansızdı. Ama tek mutluluğum demişti bana. Ne demek istemişti ki? Zaten duyduğumun farkında olsaydı, bunu asla söylemezdi.
Peki neden o gün üzerinden 1 hafta geçmesine rağmen hala gelmiyordu? Günlerim her zamanki gibi onu beklemekle geçmeye başlamıştı. Bir gün, evde olmaktan yine sıkılmıştım. Artık dayanamıyordum. Ben dışarı çıkmayı her zaman seven biriydim. Evime en yakın markete gidecek ve kendime içki alacaktım. İçkiyle aram yoktu evet, buna rağmen alacaktım.
Çünkü düşüncelerimle boğuşmaktan yorulmuştum. Kendimi ona kaptırmıştım ve içinden çıkmak imkansız sayılırdı. Zaten kurtulmak istesem bile kurtulamazdım artık. Elime geçen para hala yeterli değildi ve abim hala borçlanıyordu. Aramızdaki anlaşmayı bitirmek istesem bile asla yerine geçecek bir şey bulamazdım bu kadar paranın.
Bir süre düşünmemek istiyordum, onu bir süreliğine düşüncelerimden atmak istiyordum.
Markete girip içki reyonuna yöneldim. Ne alacağımı bile bilmiyordum. Şarap? Olabilirdi. Kaybolmuş gibi içkilere bakıyor olmalıyım ki yanımda olduğunu o an fark ettiğim bir adam sordu. "Yardımcı olabilirim isterseniz?"
Bakışlarımı üzerinde gezdirdim. Yüzünde bir gülümseme vardı. Sonunda, diye düşündüm. Negatif düşüncelerimden öyle bıkmıştım ki, pozitif bir şeyle karşılaşmak beni mutlu etmişti. Çalışan biri gibi görünmüyordu, o da benim gibi müşteri olmalıydı. Elindeki alışveriş sepetinde iki şişe şarap vardı. Şaraptan anlıyor olmalı, diye düşündüm parlak gülüşlü adama bakarken. Kırmızı saçları da ilgi çekiciydi. Ben de saçlarımı kırmızı mı yapsaydım? Belki biraz da olsa kendime bakmak iyi gelebilirdi. Aslında kendime bakıyordum bakmasına, hatta çok iyi bakıyordum da... Ne düşünüyordum ben. Adam bir soru sormuştu değil mi?
"Şey, şarap bakıyorum da, seçemedim..." diye yanıtladım bana beklentiyle bakan adamı.
"Ah, kutlama mı var?" diye sordu heyecanlı bir tavırla.
Bu heyecanlı tavırlar benim de heyecanlanmama sebep oluyordu çünkü uzun zaman sonunda benimle insanca bir iletişime girmeye çalışan biri vardı. Uzun zamandır yoksundum sosyal durumlardan. Bu iyi gelmişti.
Keşke kutlama olsaydı, diye geçirdim içimden.
"Hayır hayır, sadece kendim için," dediğimde uzun uzun baktı. "Şunu tavsiye ederim o zaman," deyip parmağıyla bir şişeyi işaret etti. Elime alıp incelemeye başladım.
"Çok teşekkür ederim," dedim kare gülümsememi ona sunarak.
"R-rica ederim. Ve şey, adım Hoseok."
![](https://img.wattpad.com/cover/125325029-288-k689328.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boys like u | taegi
FanfictionBiraz daha yaklaştırdı sandalyesini yanıma, dudaklarını kulağıma yaslayıp fısıldadı. Bardaki gürültüye rağmen söylediklerini duymamam imkansızdı. "Benim olmak ister misin?" O gece evde uyumadım.