taehyung
O gece buğuluydu. Alkol aldığım için kendime lanet etmiştim ve bir daha da almamak üzere söz vermiştim kendime. Çünkü hatırlamak istiyordum. Gayet iyi hatırladığım sözleri vardı ama hatırlayamadığım bir sürü şey de vardı. Sabah kollarında, sımsıkı sarılmış şekilde uyanmak öyle şaşırtıcı ve mutluluk dolu bir andı ki benim için, gözlerim doldu. O henüz uyanmadan kendimi ona iyice yaklaştırdım. Boynumda nefesini hissediyordum ve vücutlarımız dolanmıştı. Bu anın sonsuza kadar sürmesini istiyordum ama bu bir aptallıktı. Çünkü duygu yok, kuralını çiğnemiştim ve bu büyük ihtimalle kötü sonlanacaktı. Aramızdakinin bitmesiyle. Uyandığında her şey bitebilirdi. Gece onun beni sarılmaya davet ettiğini hatırlıyordum. Ona onu sevdiğimi söylediğimi de hatırlıyordum.
Beni kıskanmış, yanıma gelmiş ve bana sevişmelerin en güzelini yaşatmıştı.
Gözlerini yavaş yavaş açarken gözlerine bakıyordum ben de. Ne düşünüyordu acaba? Sabah uyandığında aklına gelen ilk düşünce neydi? Nasıl bakacağımı bilemez bir şekilde, ifadesizce ona bakmayı sürdürdüğümde gülümseyen o oldu.
Gülümsemesi beni de istemsiz bir şekilde gülümsetmişti, daha sıkı bir sarılmaya beni davet ettiğinde şok olmuştum. Neredeyse dört aydır alışkın olduğum, her ayrıntısını bildiğim bu bedene daha önce hiç bu kadar uzun süre sarılmamıştım. Bana uzun süre sarıldıktan sonra o muhteşem sabah sesiyle konuştu. "Günaydın," dedi. Yanağıma bir öpücük kondurduğunda neredeyse ağlayacaktım. Yoongi böyle şeyler hiç yapmazdı. Bana sadece bir kereliğine olacağını söylemişti.
"Günaydın," dedim titreyen sesimle.
"Kahvaltı hazırlayayım mı sana?"
Şok olmuştum. Diyecek bir şey bulmaya çalışırken yutkundum ve karnım guruldadı. "Cevabımı buldum sanırım," deyip gülerek kalktı yataktan. Üzerine çıkardığı kıyafetleri giymek yerine etrafa bakındı ve "Duş alayım önce, sen de biraz kendine gelirsin," deyip banyoya yöneldi.
Onun duştan çıkmasını beklerken kalkıp çıkınca giyebilmesi için rahat bir şeyler çıkardım.
Kısa süre sonra beline dolanmış havluyla çıktı ve "Hadi sen de gir," deyip zorla beni banyoya itekledi.
Neler oluyordu? Rüya mı görüyordum?
Duşumu aldıktan sonra çıktım ve burnuma çay kokusu doldu. Gerçekten de kahvaltı hazırlayacaktı yani. Gülümsedim ve bir şeyler giymek için dolaba yöneldim. Ama yatağın üzerine bırakılmış çamaşırları gördüm. Bunları Yoongi mi çıkarmıştı? Benim için?
Gülümsemem dudaklarımdan düşmezken çıkardığı eşofmanları giydim ve mutfağa gittim. Gördüklerime inanamıyordum. Benim için hazırlanmış bir masa olduğu yetmezmiş gibi, bir de üzerimize giydiğimiz şeyleri de uyumlu hazırlamıştı. Onun üst olarak giydiği eşofmanın altını ben giyiyordum, benim üstümü giydiğimin altını da o giyiyordu. Bu görüntü karşısında gözlerimi kocaman açtım ve Yoongi'ye baktım.
"Çift gibi olmuşuz," dedi gayet normal bir şeymiş gibi. Halbuki benim kalbim yerinden çıkacaktı bu görüntüyle. Hem rüya gibi bir gece yaşatmıştı bana, sabahı ise hala rüya gibi gelecek şekilde yaşatıyordu.
Yoongi çabalıyordu. Onu anlamak dünden sonra daha kolaydı. Sevgi duygusunu nasıl yaşatacağını ve belki de yaşayacağını bilmiyordu ama benim için çabalıyordu. Dün sadece bir kereliğine olduğunu söylemişti. Uyandığımızda bitmiş olacağını düşünmem bu yüzdendi. Ama hala uğraşıyordu ve bu çok sevimliydi.
"Böyle şeylerden hoşlanır mısın?" dedi ikimizin üstünü ve yemek masasını göstererek.
Çabası öyle tatlıydı ki, ayrıca kişiliğinden çok farklı bir kişiliğe sahipmiş gibi davranıyordu.
Kafamı evet anlamında salladım. "Teşekkürler," diye mırıldandım.
Kahvaltı çok lezzetliydi. Gerçekten iyi bir aşçıydı. Kahvaltı bittikten sonra oturma odasına geçtik. Pek konuşmuyorduk. Muhtemelen kendini tuhaf hissediyordu ve bu da tuhaf davranmasına sebep oluyordu. Koltuğa yan yana oturmadan önce "Hadi film izleyelim," deyip romantik bir film takmıştı televizyona. Min Yoongi şaşırtıcıydı. Böyle filmlerden hoşlanacağını düşünmüyordum aslında.
Oturduğumuzda iyice sokulduk birbirimize. Ben şaşkınlıktan dolayı suskundum ve anın tadını çıkarmaya çalışıyordum. Böyle bir anın bir daha gelip gelmeyeceğini bilmiyordum. Filmin sahnelerini izlerken burnuma dolan kokusu fazla huzur veriyordu. Duygu yok, kuralını çiğnediğimi biliyordu çünkü dün ona onu sevdiğimi söylemiştim. Tabii ki bir karşılık beklememiştim ondan. Beni şu anda kapı dışarı koyması gerekirken bana sarılmış film izliyordu.
"Yoongi," dedim filmden ona dönerek. "Ne yapıyoruz biz?"
Bu anı bölmek belki de bir hataydı ama içim bilinmezliklerle doluydu ve buna katlanmak çok zordu. Bu anın benim için ne kadar huzur dolu olduğunu biliyor muydu acaba?
"Bugünü sana ayırmak istedim," dedi gayet normal bir şekilde. Anlamıyordum. Gitmesini kesinlikle istemediğimden emindim sadece.
"Teşekkür ederim, ama..." dediğimde dudakları böldü konuşmamı. Yavaş ve uzun öpücükler bıraktıktan sonra geri çekildi.
"Kafan karışıkken çok tatlı oluyorsun."
Gülümsedim ve kızarmama engel olamadım. Yoongi'nin genelde bana ayırdığı süre bir kaç saat olurdu en fazla. Koskoca bir günü onunla geçirme fikri beni heyecanlandırıyordu. Ama aynı zamanda tedirgin ediyordu. Nasıl davranmalıydım? İstediğim gibi dokunabilir miydim ona? Ne söylemem gerekiyordu? Bu bende daha büyük bir kafa karışıklığı yaratırken Yoongi tekrar konuştu.
"Kafan hala karışık. Anlayabiliyorum. Sadece kendin ol bebeğim."
Bebeğim? Sevişme dışında bir zamanda bana böyle seslenmesi içimi yakıyordu. Çok farklı bir şeydi bu. Durup dururken hediye almak gibiydi. Ben sadece ona zevk verdiğimde böyle sözler duymaya alışmıştım ve şimdi böyle sözler duymak çok sıra dışıydı.
Ben de dediğini yaptım. Kendim oldum o gün. Benim tüm yanlarımla tanışmasına izin verdim.
Gülümsedim ona. "Peki bebeğim," dediğimde şaşkınlıkla büyüdü gözleri. "Söyle bakalım," dedim ona oyuncu bir tavırla. "Neden bu filmi seçtin? Sevdiğin bir film mi? Bu sözlerimle şaşkınlık ifadesi yerini gülümsemeye bıraktı.
"Hayır," dedi. "Sadece senin sevme ihtimalinin yüksek olduğunu düşündüm."
"O zaman," dedim biraz daha ona sokularak. "Sen de sadece kendin ol, bebeğim," dedim son kelimeye vurgu yapıp. Güldü sonra.
"Ayrıca yanıldın," dedim. "Seni beklediğim uzun günlerde ben bu filmi izlemiştim zaten. Ve inan hiç sevmedim. Beni hiç tanımıyorsun."
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
"Tanımalı mıyım?" dedi gözlerini kısıp bakışlarını dudaklarıma dikerek.
"Tanısan," dedim kendimden emin bir ifadeyle çarpık bir şekilde gülüp. "Aşık olursun."
-
bu bölüm hiç içime sinmedi ama yine de yayınlıyorum, umarım seversiniz!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
boys like u | taegi
FanfictionBiraz daha yaklaştırdı sandalyesini yanıma, dudaklarını kulağıma yaslayıp fısıldadı. Bardaki gürültüye rağmen söylediklerini duymamam imkansızdı. "Benim olmak ister misin?" O gece evde uyumadım.