Kalbim yerinden çıkıcak gibi atıyordu. Beraber, yalnız ikimiz kaçıcaktık. Ancak hayallerimde yaşayabiliceğim bir şeydi bu.
'Şimdi mi?'
'Evet.'
'Peki güvenlik?'
'Selim abi mi? Aman dert etme onu sen.'
'İyi o zaman gidelim.'
Tenefüse bi kaç dakika kalmıştı. Dışarı çıktık. Sanırım arabasının olduğu tarafa gidiyorduk. Yaklaşınca yavaşlamıştık.
'Zil çalınca- Ya da neyse benimle beraber altla sen.'
Kafamla onayladım. Zil çalmıştı. Biraz bekledi. Kalabalık arttıktan sonra arabanın kilidini açtı. Birden duvara atladı. Onunla birlikte bende atladım. Hemen arabaya bindik. Gülmeye başladı. Anlamsızca baktım. Hala gülmeye devam etti. Onu böyle görmek hoştu aslında. Arabayı çalıştırıp, hızlıca ana yola çıktık.
'Peki nereye gidelim?'
'Pek fazla bi yer bilmiyorum. Kalabalık olmasın yeter.'
'İyi o zaman. Sahile gidelim mi?'
'Olur.'
Okulun sahile yakın olması gerçekten de çok güzeldi. Yola çıkar çıkmaz sigara yaktı. Ah, benim canımda istiyordu. Samimi olmadığım isteyemedim.
'Sigara kullanıyosan alabilirsin.'
Yaşa sen. Sandığımdan daha erken sormuştu. Açık paketinden aldım. Camı sonuna kadar açıp sigaramı yaktım. Sigara içerken daha da karizma oluyodu. Vay canına hala rüyada gibiydim.
***
Sahile gelmeden ara sokakta indik. Sahile doğru yürüyoduk.
'Ee? Sevgilin var mı?'
'Yok ben kullanmıyorum.'
Gülümsedi.
'Senin var mı?'
'Yeni ayrıldım. Ama hoşlandığım birisi var.'
Kalbim tekrar hızlanmıştı. Kim olduğunu sormak istiyordum. Cevabında kendi adımı duymak istiyordum. Duymama ihtimalimde vardı gerçi. Sanırım üstesinden gelirim. Sormaya yeltenmişken o konuşmaya başladı.
'Şey aslında. Sevgilinin olmaması iyi olmuş. Rahatladım. Lafı fazla uzatmaya gerek yok aslında.'
Heyecandan titremeye başlamıştım. Benim aksime o gayet rahat duruyordu.
'Hande. Hani senin şu sürekli yanında olan kız.'
Kan beynime hücüm etmişti. Hayal kırıklığı ve öfke. İkisi aynı anda berbat bişiydi. Nefes alamadım sanki bir an. Öfkem ona değildi. Kendimeydi. Kendi kurduğum dünyama kendimi çok kaptırmıştım. Ona bu kadar kısa sürede bağlanamam. Ona karşı bir şeyler hissetmem, imkansız. Kafam yere bakıyordu. Hepsinin suçlusu bendim. Ben ve benim aptal kuruntularım.
'Ee, nolmuş ona?' sesim ister istemez sert çıkmıştı.
'Eğer hoşlanmıyorsan ve onunda hoşlandığı biri yoksa aramızı yapar mısın?'
Kafamı kaldırıp kocaman bir gülümseme yerleştirdim suratıma.
'Tabii ki.'
Polyanayı oynama konusunda üstüme yoktu. O da rahatlamıştı. Sonuç olarak böyle bi durumda arkadaşımın yanında olmam lazımdı. Hem belki ona daha yakın olma şansım da olurdu.
'İstersen dönelim artık. Çantalar okulda kalmsın.'
Yapıcak bişi yoktu. Ona en fazla bu kadar yakın olabilirdim. Umarım bu son konuşmamız olmazdı.
***
Okula döndüğümüzde öğle molasındaydık. Sınıfa girdiğim zaman herkes bana bakıyodu.
' Birazcık dolaştım bakmayın öyle.'
Mert gene bağırarak konuşuyodu.
' Hande seni geberticek.'
'Cidden nerde o?'
'Seni arıyodu.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Damla Mutluluk
Short StoryHikayede bazı olaylar gerçektir tabi çoğu hayal ürünü olsa da. Karakter tasvirleri ve kişilikleri %100 gerçektir. Klasiğe yakın bir eşcinsel kısa hikayesidir. Umarım severek ve beğenerek okursunuz. Eleştirilerinizi eksik etmezseniz sevinirim...