Yaşadığım şokun gerçek nedenini bilmiyordum. Kızgınlığım bir anda yükselip bir anda düşmüştü. Onu o halde görmek nedense beni fazla rahatsız etmiyordu. Belki de işleri daha kolay hale getirmişti. Gizlendiğim yerden çıkıp yürümeye başladım. Tuna'nın beni gördüğü zaman ki suratı cidden iç karartıcıydı. Yanlarına gittiğimde rahat olan kişi sadece bendim sanırım.
'Günaydınlar.'
Cevap almayı beklemiyordum zaten fakat lafa girmenin başka yoluydu.
'Ehm. Tuna biraz yalnız konuşabilir miyiz?'
Yanındaki çocuğun kulağına bir şeyler fısıldayıp gönderdi. Elini cebine atıp çalıların arkasındaki banka geçti. Adımlarına.yetişip yanına oturdum.
Bir süre sessizce yere bakarak oturduk. Kafamda çoktan bir konuşma yapmıştım. Bunu dile getirmem gerekiyordu sadece. Tabii o benden önce davranmasaydı.
'Açıklama bekliyorsun. Bu saatten sonra ne desek boş sanırım ama yinede sorularına cevaplamaya hazırım.'
Pişkin pişkin sırıtuyordu. Önceden gülüşü bu kadar mide bulandırıcı diğildi.
' Öncelikle bunu neden yaptın merak ediyorum doğrusu.'
' Eh, basit bir soru oldu bu. Sıkıldım.'
Şuan da sinirlenmiştim. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu?
'Cidden bu kadar basit mi?'
'Hayat işte yapıcak bir şey yok. Sanırım sen biraz daha aklı başındaydın fakat bu çocuk salak sanırım. Eğlenceli olucak gibi.'
'Tek kelimeyle iğrençsin. Peki o zaman. Kendini böyle kandırıyorsan yazık sana.'
' Ne demek istiyorsun şimdi?'
'Ömer'i sevdiğimi biliyordun en başından beri biliyordun. Ayrılmak için böyle bir yol seçtiysen yazık sana. Sanmıyorum ama hayatta başarılar sana.'
Göz kırpıp yerimden kalktım. Tişörtümü düzeltip sınıfa doğru gittim. Gerçi yaptığım doğru değildi. Fakat sevmese bile kısa sürede güzel şeyler yaşamıştık. Bunları bu kadar çabuk silip atmasına şaşırmıştım. Gerçi bozuldum desem daba doğru olur. Her ne kadar üzülmüş olsamda benim de yaptığım şey farklı değildi. Tek fark. Küçük bir fark ben sevdiğim için, o ise zevk için ikisi aynı şey değildi. Yine de onu kırmıştım. Buna gerek yoktu.
Sınıfa girdiğimde Hande yerinde yoktu. Gerçi Mert haricinde kimse yerinde yoktu.
'Nerde bu insanlar.'
'Toplantı odasında, konferans varmış.'
'Ee, oğlum yürüsene o zaman.'
'Hayır pek canım istemiyor.'
Haklıydı. Böyle bir olaydan sonra böyle bir soru saçmaydı. Onun için cidden üzülmüştüm.
' Sana üzülme veya takma diyemem. Moralinide bozamam.'
'Bozucak moral kaldıysa tabii.'
Daha fazla konuşup onun moralini bozmak istemiyordum.
'Bu gece bizde kalmak ister misin?'
Kafasını sıradan kaldırıp kötü bir şey söylemişim gibi surtıma baktı.
'Cidden mi?'
'Neden şaka yapıyım ki?'
Kaşlarını kaldırmış hala bakıyordu. Sonra yüzüne bir gülümseme yayıldı.
'Bizimkilere sorarım sonra sana haber veririm.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Damla Mutluluk
Short StoryHikayede bazı olaylar gerçektir tabi çoğu hayal ürünü olsa da. Karakter tasvirleri ve kişilikleri %100 gerçektir. Klasiğe yakın bir eşcinsel kısa hikayesidir. Umarım severek ve beğenerek okursunuz. Eleştirilerinizi eksik etmezseniz sevinirim...