(Ya ben çok üzgünüm gençler. Neden bu kadar uzun süre beklediğimi bilmiyorum açıkcası. Ama tekrar yazıcam düzenli olarak. Tekar özür dilerim ben ya. Kısa bi bölüm oldu açılış gibi düşünün ama afjsfbjgbıknır <3 )
Yazın hoş esintisi… Bu havayı severdim. Oldum olası sevmişimdir zaten. Fakat bu yaz diğerlerinden daha özel ve farklı olacaktı. Bunu her şeyiyle hissedebiliyordum.
Henüz İzmir’deki birinci yılımız olduğu için 3 aylığına yazlık kiralamıştık. Tabii ki annemcimleri Ömerlerin yazlığına yakın bir yerden tutmaları için hoş bir konuşma yapmıştım. Fazla da zorlandığım söylenemezdi aslında. Birkaç tatlı surat ifadesi ve birkaç hoş sözle bu işi de kapatmıştım. Tabii kendime verdiğim sözü unutmadım. Mert’e hoş bir sürpriz yapmam gerekiyordu. Arkadaşlar arasında borcun lafı olmazdı fakat o yanında gerçek anlamda mutlu olduğum bir insandı.
Koca üç ayı, koca üç katlı bir yazlık evde asla tek başıma geçiremezdim. Benim için imkânsız gibi bir şeydi. Balkon da kahve içen ebeveynlerimin yanına masum bir surat ifadesi takınarak gittim. ‘Bir şeyler istemeye geliyorum’ sırıtışımı annemin göz devirmesi tamamlamıştı.
‘Ne güzel bir gün! Sıcak ve ferah.’
Beni duymamış gibi yapıp kahvelerini içmeye devam ettiler.
‘Tatiliniz nasıl? Keyfiniz de yerindedir umarım.’
‘Mete, oğlum, canım, uzatma bak kafa dinliyoruz şurada içine etme rica etsem.’
‘Tamam benim, yanaklarında ki balı yediğim annem. Şimdi, bildiğiniz gibi çok arkadaşım yok. Bir tane var o da Mert. Tek kardeş. Bende tek kardeş. Üç ay. Yani..’
‘Mete uzatma annem, lütfen.’
‘Ya of, Mert bizde kalsa anne lütfen, yalvarırım ya hem biliyorsunuz canım sıkılınca size musallat oluyorum. Kafanızı ağrıtmayayım hiç. Yani bilirsiniz beni çekilmez biriyimdir.’
‘İyi Mete bize bulaşmada ne yaparsan yap Allah aşkına git artık.’
‘3 ay? Şimdi siz izin mi verdiniz buna?’
3 ayı duyan babam küçük bir öksürük krizinden sonra boğazını tazeleyerek ciddiyetini korumaya devam etti. Hastasıyım bu adamın.
‘Tamam Mete fark etmez yalnız başınaysa gelsin çocuk.’
‘Sultan olacak kadınmışsın ben anam. Öptüm.’
Şımarık hemen de sırıtır. Küçük sevinç dansından sonra balkondan çıkmadan babamın dur komutuyla durdum.
‘Cem, ‘sultan’ annen sana küçük bir şeyi söylemeyi unuttu sanırım.’
Annemin gözlerini kaçırmasından dolayı korkuyordum. Zaten anlamalıydım. Bu kadar kolay hayatta izin vermezdi bu kadın. Babam da pek rahattı. Ya bazı şeylerde kolay olsa ben derdimi söylesem onlar tamam dese, happy end işte ne uzatıyorsunuz ya!?
‘Baba?’
‘Nilay-‘ devamı gelemez. Devamında duymak istemediğim bir isim geliyordu. Hayır. Nilay Teyzemin adının geçtiği cümlede hayırlı hiçbir şey olmazdı. Ya baba lütfen deme.
‘Nilay Teyzen ile dün konuşmuştuk da Hakan’ı buraya gelecekmiş.’
Şuan yıkıldım. Hayır cidden yıkıldım. Dizlerimin üstündeyim.
‘Daha doğrusu postaladılar.’ Diye araya girer anne ve arkasından babayla beraber şeytani bir şekilde gülerler. Çocuk ağlamaklı bir bakış atar fakat aldırmazlar. Çünkü oğullarına bunu yapmayı severler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Damla Mutluluk
Cerita PendekHikayede bazı olaylar gerçektir tabi çoğu hayal ürünü olsa da. Karakter tasvirleri ve kişilikleri %100 gerçektir. Klasiğe yakın bir eşcinsel kısa hikayesidir. Umarım severek ve beğenerek okursunuz. Eleştirilerinizi eksik etmezseniz sevinirim...