❅4.Bölüm❅

190K 3.4K 486
                                    

Hello💃💃 yeni bölüm ve ben geldik. İçimden ovarlok makinesi ayağınıza geldi diye bağırmak geliyor. Deli miyim ne😂 neyse siz bana bakmayın nasılsınız???💗

Lütfen yorum yapın yıldızcığa dokunun :)) Önerilere açığım birlikte efsane bir hikaye yazabiliriz^^

🎀İyi okumalar🎀

✴✴✴

"Eylül Hanım!" Hızla odama koşarken Ömer Bey'in arkamdan seslendiğini duydum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Eylül Hanım!" Hızla odama koşarken Ömer Bey'in arkamdan seslendiğini duydum. Eğer durup ona cevap verirsem gücüm kalmayacaktı. Kulaklarımda o adamın sözleri uğuldarken kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yasladım, kalbim korkuyla atarken yanaklarımdan ince ince yaşlar süzülüyordu. Hiçbir zaman acımın biteceğine inanmamıştım, kahkahalarla gülerken dahi sol yanım ağrıyordu fakat şu an tam anlamıyla batmıştım. Eşyalarımı toparladım ve kapının önünde gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım. Nefes almak uzun zamandır bu kadar zor değildi... Odadan çıktığımda ise hâlâ meraklı bakışlar üzerimdeydi, umursamamaya çalıştım. İnsanları görmezden gelmek konusunda oldukça iyiydim fakat şu an her şey yerle birdi. Bana attıkları meraklı bakışlar yerin dibine girip çıkmama isteği doğuruyordu içimde. Merdivenleri ve her şeyi çift görüyordum, düşüp bayılırsam her şey daha korkunç bir hâl alacaktı. Bir an önce evime ulaşıp bedenimi sıcak suyun merhametine bırakmak istiyordum. Ruhumdaki acıyı sıcak suyla bastırmaya çalışıyordum, işe yaramıyordu fakat bir nebze olsun diniyordu acım. Hastalıklı düşüncelerimle o adamdan farksızdım. Bana fiziksel olarak hiçbir şey yapamazdı, hakaret de edemezdi ama içimdeki korku kalbimde ve zihnimde panik alarmları veriyordu. 

Merdivenler nihayet bittiğinde neredeyse koşarak dışarı çıktım, eylül rüzgârları yanağımı okşadı göğüs kafesim hızla inip kalkarken kesik bir nefes aldım. Başımı gri bulutlarla bezenmiş gökyüzüne kaldırdım. Siyahtan sonra görebileceğim tek renk griydi... Bunlar benim ruhumun renkleriydi. 

 Arabama bindiğimde tuhaf bir şekilde kendimi güvende hissetmiştim. Gözlerim yolcu koltuğuna kaydığında annem orada belirdi. Üzerinde kahverengi pantolonu, krem rengi kazağı, o çılgın renkli atkısı ve âşık olduğu renkli eldivenleri... 

 "Kızım bu saatte çıkmasaydık evden. Yarın gezerdik birlikte."

 "Anne lütfen ama, sadece caddedeki markete kadar gideceğiz. Hem sana kahve alırım."

 "Ah deli kız! İyi gidelim bakalım." 

 Annem kaybolduğunda ve sesler kesildiğinde ruhum boşlukta süzülmeye başladı. Ellerim direksiyonu kavrarken dudaklarımdan güçlü bir titreme geçti. Babamın mahvolmuş hâlini görmüştüm ve kalbim onarılmayacak şekilde kırılmıştı. Ruhumun harap olmuş hâline nefes aldığım her saniye şahitlik ediyordum. O adamın kaybı içinde acı çekiyordum fakat onu bizzat tanımak ve bana nefretle baktığını görmek beni yerle bir edecekti. Kaçamazdım ki, beni tehdit ettiği için değil, sadece kaçamazdım... Ne yapacağımı şaşırmıştım. Kaçsam kaçamıyor, gitsem gidemiyordum. Otoparktan çıktığımda kelimenin tam anlamıyla dağılmıştım, en azından göz pınarlarım kurumuştu ve yola odaklanabiliyordum.

SİYAH KAR (KITAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin