Annesiz kalmış bir kız çocuğu annesini kaybettiğinde kadın olur. Babası varken annesiz kalmış bir kadının ise ilk aşkı babası olur. Benim ilk aşkım ise babama savaş açan şeytan yanımdı. Babamın karşısında yıkılmadan duran şeytan, babamın evladı, can düşmanı şeytan. Bunca acıya karşı yıkılmadan gelmiş karşısında duruyordum, intikam almaya gelmiştim. Gözlerime bakıyordu. Yanında bir kaç adamıyla masama gelmişti. Klasik bir takım giymiş maske takmamıştı. Bana bakıp viskisinden bir yudum aldı.
"Senin burada ne işin var?"
"Yapacak daha iyi bir şeyim yoktu." dedim kendimden emin şekilde.
"Defolup gitmek için bir dakika veriyorum sana." dedi dişlerini sıkarak.
"Ya gitmezsem?"
"Cesedin çıkar buradan."
"Kızını mı öldüreceksin?"
"Çoktan öldürmeliydim."
"Yazık olmuş." deyip gülümsedim.
"Dünya." deyip eliyle çenemi tutup "Defolup gitmen için bir dakikanın kırk saniyesi kaldı, elimi kana bulama daha yeni yıkadım." deyip çenemi bırakınca sırtımı dönüp merdivenlere doğru yürümeye başladım.
Öfke içimi yırtarken belgeleri almak için merdivene vardığımda anahtarın Aras da olduğunu hatırladım. Daha da sinirlenmiş, üzülmüş, ne olduğumu bilmez bir hale gelip yükümün altında ezilirken bir yandan da çıkışa doğru yürüyordum. Gözlerim pes etmiş ıslanırken çıkışta Savaş'ı gördüm.
"İyi misin?" deyip beni dışarıya çekti.
"Umurunda mı!"
"Dünya, o herif mi..."
"Sahibin, sahibine mi havlayacaksın?" deyip maskemi yere fırlattım.
"Dünya..."
"Ne var?"
"Seni sevdiğimi biliyorsun."
"Babama sadık köpek bir herif olduğun dışında bir halt bilmiyorum ve bilmek istemiyorum." deyip arkamı dönüp yürümeye başladım.
Peşimden gelip beni tutup ağzıma bir bez dayayıp "Babana sadık değilim, babanın parasına sadığım ve şimdi o parayı ondan alacağım." dedi, bayılmadan önce duyduğum son cümleydi.
Gözlerimi açtığımda başım dönüyor, zihnim kayıyordu. Kendimi eski bir kulübenin, yatak odasında bulmuştum. Ne kadardır baygın olduğumu bilmiyordum. Savaş karşıda ki sandalyede oturmuş bira içiyordu. Kendime gelene kadar derin nefesler alıp verdim, sakin kalıp buradan kurtulmalıydım. Ellerimi bağlamamış ya da bantlamamıştı.
Uyandığımı fark edince"Demek uyandın güzelim." dedi, elinde ki şişeden bir yudum daha alıp.
"Babamın parası için beni mi kaçırdın yani? Ciddi misin sen?" deyip güldüm, bir yandan kaçmak için etrafımı inceleyip plan yapıyordum.
"Senin için gelecektir."
"Babam ha! Benim için gelecek öyle mi Savaş?"
"Evet, ne olursa olsun sen onun kızısın."
"Sen de ne olursa olsun hala aptalsın, benden nefret bile etmeyen bir herife koz olarak beni mi kullanacaksın?"
"Dünya, kes çeneni."
"Peki, ya gelmezse ne yapacaksın?"
"Seni öldürürüm ya da... Satarım." dedi gülerek.
"Babamın gelmeyeceğini biliyoruz. Beni, bana dokunmadan mı satacaksın?" deyip dudağımı yaladım.
"Neyin peşindesin sen?" dedi öne doğru eğilip.
"Tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın." deyip olduğum yere dikleşip bacak yırtmacımı derinleştirdim.
"Kapıda üç adam var Dünya, kaçamazsın. Boşuna baştan çıkarma numaraları yapma."
"Sadece zamanımızı değerlendirelim..." deyip ona doğru yaklaşarak "Seni özledim." deyip boşta duran elini alıp parmağını emip kendimi yatağa bıraktım.
Her zaman bundan tahrik olurdu, elindeki bira şişesini alıp yatağa doğru gelip şişeyi hemen yanıma bırakıp boynuma gömülmek için eğildi.Bira kokuyordu, eskiden sevdiğim kokusu şimdi midemi bulandırmıştı. Bir elimi saçlarından geçirirken o da boynuma bir kaç öpücük konduruyordu. Boşta kalan elimle fark ettirmeden bira şişesini alıp kafasına geçirince üzerime yığıldı. Babam bu herifi bu yüzden severdi, fazla aptaldı. Çabuk kanardı. Üzerime yığılmış iğrenç bedenin altından yavaşça çıkıp belinde duran silahı aldım. Kurtulmam etmem gerek üç kişi daha vardı. Odanın kapısını sakince açıp emekleyerek çıktım. İçeride kimse yoktu. Pencerelere doğru dikkatlice bakıp diğerlerini gördüm. İkisi verandada tavla oynuyor biri kapıyı tutuyordu. Kapıya doğru sessizce yürüyüp kapıyı açtığım gibi elimde ki silahın kabzasını adamın ensesine geçirip onu da bayıltıp silahını aldım. Yere yığılan bedeninden ses çıkınca adamlardan biri kapıya doğru geliyordu. Silahı çekip gelen adama doğru yönelttim. Daha önce bir insanı vurmamıştım ama silah kullanmayı biliyordum.
"Onu kullanamayacağını ikimizde biliyoruz." deyip üzerime doğru yürümeye başladı.
Nefes alışım hızlanmış, kalbim güm güm atarken git gide bana yaklaşıyordu ve öbür adam da hemen arkasından geliyordu. Fazla zamanım yoktu, cesaretimi toplayıp o tetiği çekmeliydim.
"Uzak dur." deyip bir şans daha sundum.
Durmak yerine üzerime yürümeye devam etti. Gözlerimi kapayıp babamı düşündüm, öfkenin beni sarmasına ve kontrolü eline almasına izin verip silahla adamın bacağını hedef alıp tetiği çektim. Diğer adam telaşla silahını çekerken önümde duran adamın diğer bacağına bir mermi daha sıkıp diğer adamın silahı çekmesine izin vermeden dizlerini iki el ateş ettim.Nefesim kesilirken yalın ayaklarımla ormanlık alana doğru hızlı hızlı koşmaya başladım. Şafak yeni yeni sökerken hızlıca durmadan koşuyordum. Ciğerlerim acıyor, yırtılıyordu. Korkuyordum. Kalbim kırıktı. Ne yapacağımı bilmez halde bir ana yol bulana kadar koştum. Durmadan koştum. Ana yolu bulunca önüme gelen ilk arabaya otostop çekip bindim. Elimde ki silahı unutmuş bir şekilde binsem de adam korkup "Nereye gitmek istiyorsanız götürürüm, ne..."
Lafını kesip "Sadece beni Golden Rose otele götür, sana bir şey yapmayacağım." deyip nefesimin düzelmesine izin verdim.
Bir cümle daha kurmadık. Öfke doluydu yüreğim. Ne yapacağını bilmez bir şekilde yola bakıyordum. Aras'ı merak ediyordum, Savaş'a kızgındım. Babamdan nefret ediyordum. Kendimi tanıyamıyordum. Babama benzeyen bir yanım olduğunu fark etmiştim. Babam gibi yapayalnızdım. Güvendiğim her şey üzerime yıkılmıştı. Tanrının gölgesini gördüğüm bir sanrıydı. Eğer o kadın gerçekten Marla'ysa onu kaybetmiştim.
"Geldik." deyince adam sallanıp kenime gelip arabadan indim.
Otelden içeri gelip sessizce lobiden geçtim. Buradan bir an önce kaçmalıydık. Tabi hala Aras benimleyse. Asansörden çıkıp odamızın kapısını açıp içeri yürüdüm. İçimde fırtınalar kopuyordu ama yüzümde bir tek ifade yoktu. Girdiğimde düşündüğüm gibi Aras da kadın da odanın ortasında yatıyordu ama ağlamadım, ağlayamadım çünkü kadın kanlar içindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Kelebek
Romance"Bu gece bir şey oldu, kötü kötülüğünden utandı iyilik kötülüğe karıştı. Doğru neydi? Yanlış neydi? Cehennemin dibinde cennetin ne işi vardı? Tanrı, gölgesine sarmalamıştı şeytanı bu nereden bakarsan bak tanrının dünyaya merhamettiydi."