GECENİN ZERAFETİ

8.7K 140 7
                                    

... güncesinden;

"Şimdi anlıyorum zehrimarın esaretini,

İki cihanı tavaf eden ruhumun son nefesi...

Ölüm değil, o yendi beni."

2. BÖLÜM

Gökyüzündeki binlerce renk üzerime çökerken ben, elimdeki silahla kötülüğün zehirleyip çürüttüğü o savaş meydanını arşınlıyordum. Tehlike çanları dört bir yanımda benim için çalmaya başlamışken ben, adım adım kaybedişimin milâdını kutluyordum. Payına düşen bu sancılı sürecin perde arkasında ise sessizliğin şiddetini tavlandırıyordum.

Çünkü bu gece, bedensel zerafetten ve onunla birlikte gelen yüreklilikten epeyce uzaktaydım. O, olmaması gereken yerde olmaması gereken kişiyle birlikte sevda çığlıklarımı boğarak bana meydan okuyordu. Bense, bakî kalan duygularımı meze ettiğim geceye kaçıncı olduğunu sayamadığım kadehimi kaldırırken karşımdaki manzaranın gerçekliğiyle eksiksiz bütünleşiyordum.

İhtişamın ve gösterişin yoğun olduğu bu güzide mekanın coşkusu benim yanımdan bile geçemezken Atalay'ı bi hayli tatmin etmişe benziyordu. Öyle ki kucağına sinen bu yapay mahremiyet yılların koynunda sakladığı gerçekleri gözler önüne sermekten geri kalmıyordu.

Leyl, duygularla dopdoluydu...

"Baileys, Bloody Mary, Black White?"

Kontrol edemediğim bir güçle kavradığım bardağı barmene doğru sürüklerken Atalay'ı mercek altına alan bakışlarımı karşımdaki genç adama çevirdim. "Sadece," dedim soluk alıp verirken... "Aynısından."

Bu gece etrafımdaki çoğu şeye ilgisiz, birçok şeye de yetersiz olduğumun farkındaydım. İlgisini fazlasıyla belli eden tanımadığım bir adama karşı ilgisiz, varlığımı görmezden gelmeye çalışan Atalay'a karşı ise yetersiz... "Kabul eder misin artık, " tazelediği bardağı önüme bırakarak elindeki bezi hızla omzuna attı. "Sevdiğin adam ayaküstü bir hatunu beceriyor!" Gerçeğin en acımasız söz öbeği... "Sense bir filmi izler gibi onu izlemeye devam ediyorsun." İçkimden bir yudum alarak güzel olduğunu düşündüğüm yüzüne bakınmaya devam ettim. "Bunu bilerek yaptığına eminim."

"Ya da ben bir şizofrenin günlüğünü okuyorum."

Gülümsedim bu dediğine.

"Çok sevdiğin bir kız tarafından terk edildiğine inandırılsaydın tepkin ne olurdu?" Düşündüğüne inandığım saniyelerde içkimden bir yudum daha aldım. "Bilmiyorum, sanırım..." Bardağı sertçe zemine bırakırken; "Hatta o kızın yıllar sonra karşına yeniden çıktığını düşün." Diye ekledim gözlerine bakarken. "O kızın sen olduğunu varsayalım," diye söze başladığında ise aksi bir şey söylemedim. "Yatağa atmaya bakarım, emin ol alacağım hâz duygularımın önüne geçmeyi başaracaktır."

"Eğleniyorsun değil mi?"

"Beni eğlendiren ne biliyor musun? Siz kadınların erkeklere bu kadar çok anlam yüklemeleri." Belki haklıydı belki değil. "Senin," dedim soğuk bir sesle, bardağı yeniden kavrarken. "Yapacak başka bir işin yok mu?" Aramızdaki mesafeyi kapatarak elini elimin üzerine değdirdi. "Kovuluyorum galiba?" Elini hızla iterken yüzüne doğru fısıldadım. "Baya baya." Yenilgiyi omuzlarına yükleyerek geri çekilmeden hemen önce ise, "Gece giderek arsızlaşıyor yem olma kimseye." Deyip ekledi. "Alınırım." Sonrası ise kendimle baş başa kaldığım dakikaların acımasız başlangıcıydı.

BUZ KESİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin