YİTİRİLEN GERÇEK

4.6K 120 37
                                    

... güncesinden;

Gecenin kızıllığına bulanan çaresizliğim,

Yitirilen gerçeklere meze oluyordu şimdi...

7. BÖLÜM

Yüzleş, diyordu içimden gelen bir ses yüzleş... Sonra sessizliğe gömüyordu kendini işte o zaman anlıyordum onunda bildiğini. Gücüm yoktu benim, ne yüzleşmeye ne de vazgeçmeye... Şimdiyse geçmişim eşeleniyordu nasırlı ellerin mahiyetinde. Ne bekliyorlardı artık benden? Almamışlar mıydı zaten var olan her şeyimi benliğimden? 

"Küçük?" Uğuldayan beynime eşlik eden bir çift göz cayır cayır harlıyordu kalbimi. Zihnimin her köşesinde istirahate çekilmiş anılar tek tek yeşeriyordu şimdi ölü toprağından... Yanlış olan çok şey vardı, en büyük yanlış ise kendi kimliğine ihanet eden bendim. Parmaklarımın arasından düşen fotoğrafa karışan gözyaşlarım ne büyük oyun oynuyordu bana... Ne büyük acıyı feryat figan iliştiriyordu yanı başıma? Nemli kirpiklerimi kırpıştırırken çaresizliğime boyun eğdim. Artık ne kaçabilecek gücüm vardı ne de Atalay'ı kaybetmeye dayanacak bir kalbim daha. Aile kavramını henüz çok küçük yaşlarda kaybetmiş olan o küçük kızın ruhuyla Atalay'a tüm gerçekleri anlatacaktım. Ona Levla'yı değil asıl ben olan Gülşah'ın kim olduğunu anlatacaktım. Buz kesmiş parmaklarımla kavradım yanı başımda oturan Atalay'ın ellerini, kurumuş dudaklarımı dilimle nemlendirirken, "Atalay?" dedim çatallaşmış sesimle ve devam ettim. "En başından başlayalım." Boğazıma oturan o yumruyu yok etmek istercesine yutkunup zemine doğru eğildim. Ayaklarımın hemen yanına düşen ve oldukça gösterişli olan pembe çiçekli tokayı elime aldım. Sanırım nereden başlamam gerektiğini çok iyi biliyordum. Bu yalıya ayak bastığım o ilk günden... Toka parmaklarımın arasından kucağıma düşerken yeniden yutkundum. Aldığım nefesler bana yeterli gelmiyordu ve giderek yoksunlaşıyordu. "Henüz 12 yaşındaydım ve sende 16 yaşındaydın." dediğimde Atalay'ın gözlerine bakınırken devam ettim.

Her yeni bir başlangıç yaptığımda sana yazmamı istemiştin benden şimdi yine buradayım seninleyim Ayçiçek, canım arkadaşım benim nasıl ihtiyacım var sana bir bilsen... Ayçiçek'im yine değişiyor bir şeyler ama ben yetişemiyorum artık. Etrafımdaki insanlar değişiyor, sevdiğim şeyler değişiyor ve en önemlisi beni değiştiriyorlar. Hak veriyorum bazen yadırgayamıyorum tüm bu yaşananları çünkü boşluğa düştüğümde senin söylediklerin geliyor aklıma düşmeyi kabullenmek yerine çırpınmaya başlıyorum sonra... Çünkü çırpınmazsam kaybolurum biliyorum, bunu bana sen öğrettin. Hani bir gün demiştin ya bana her şey değişse bile içindeki sen değişmesin diye işte onu korumak için tekrar tekrar yazıyorum sana aynı satırları.

Ben Gülşah, Gülşah Şirzai. İki yaşında geçirdiğim trafik kazasında anne ve babasını kaybetmiş o kızım. Ailemi kaybettiğim kazada sağ kalmayı başaran küçük bedenim nakil edilen yetimhanede yaşama tutunmuştu. Geçirdiğim kazadan sonra ise orada kalmaya devam etmiştim. Ta ki beni evlatlık almak isteyen yeni ailemle tanışana kadar...

Yetimhaneden ayrılacağım günü hatırlıyorsun değil mi Ayçiçek? Mutlu olmadığım için bana nasıl kızdığını. Neden mutsuz olduğumu sormuyordun bile çünkü sende çok iyi biliyordun sana verdiğim sözü tutamadığım için mutsuz olduğumu. Seni nasıl bırakıp gidecektim tanımadığım insanlarla? Nasıl yeni bir başlangıç yapacaktım sen olmadan? Korktum Ayçiçek, seni bir daha göremeyeceğim için korktum. Beni sevmeyeceklerini düşündüğüm için korktum. En önemlisi de değişeceğim için korktum ama öyle olmadı Ayçiçek korktuğum çoğu şey gerçek olmadı. Onlar iyi insanlar canım arkadaşım, bana çok iyi davranıyorlar tıpkı öz kızları gibi çok seviyorlar beni. Kaldığımız ev bile çok güzel tıpkı senin hayalindeki gibi içi rengarenk...

BUZ KESİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin