YILLARIN KAYGISI

15.2K 147 24
                                    

... güncesinden;

"Akabinde bir feveran,

Efsunkâr bir çiy tanesi.

Kalp atışların ipliği,

Hataların son çelmiği.

Lekelenmiş kızıllığın,

Ilık ılık nefesi.

Vaveylasıydı;

Küçük bir kız çocuğunun duyulan ilk sesi..."

Kullandığım ilaçların yan etkilerinden dolayı kaynaklandığını bildiğim dudaklarımdaki çatlaklar, dişlerimin keskin kıvrımına çarptıkça müthiş bir sızının acımasızlığıyla karşı karşıya getiriyordu beni. Tekrarına sık sık düştüğüm günlerin ardından diğer günlerden pek farkı olmayan bugüne merhaba dediğim bir sabaha daha, ağrılarımın el verdiği kadarıyla kavuşmayı başarmış ve beyazın hakim olduğu odayı milyonuncu kez göz hapsine mahrum etmeyi ise es geçmemiştim. Neredeyse bitmek üzere olan serumun kablolarını parmaklarımın arasına dolarken meydana gelebilecek herhangi bir sıkıntıyı önlemek amacıyla dikkatli davranırken yatağın her iki yanında bulunan koruma panellerine tutunup güçlükle kaldırmayı başardığım bedenimin yarısını yatağın başlığına yasladım. Yer yer kendini belli eden sancılarım, bu iki duvar arasına hapsolan bedenimi harekete geçiren cesaretimi körüklüyordu.

Nefesimin kırgınlığıyla iyice kuruyan dudaklarımı yatağın hemen yanında, komodinin üzerinde bulunan su dolu bardaktan içtiğim bir kaç yudum suyla nemlendirdim. Çenemin altına sabitlediğim maskeyi ise öfkeyle çıkartırken beyaz taşlarla döşenmiş zemine doğru inişini izledim. Şu aralar midemi bulandıran çoğu şeyden nefret ediyor, birçok şeye de öfkeyle karşılık verebiliyordum. Bu elimde olan bir şey olmadığı gibi birde kendi dünyamda verdiğim savaşın yan etkileriyle başa çıkmaya çalışıyordum.

Kolumun iç kısmını kaplayan morluğu incelemeye dalmışken kapının tıklatılmasıyla kendime gelip gelen kişinin içeriye girmesini bekledim.

"Biz geldik," diyerek odaya hızla giriş yapan Mehir'in ardından tanımadığım bir kişinin daha odaya girmesiyle Mehir'e bakakaldım. Tanımadığım bir insanı ne diye yanında sürükleyerek buraya getiriyordu? "Günahı olmayan bilmem kaçıncı maskenin yıkılışı..." Ona ters ters bakınmaya devam ederken yüzümü kaplayan o iğrenç şeyi sevmediğimi yeniden dile getirecek değildim.

"İyi gördüm seni."

"Dalga mı geçiyorsun Mehir?"

"Saçmalama! Gayet ciddiyim ben." Kolunun altına sıkıştırdığı kitapları yanındaki kişiye emanet ederken en üstte bulunan orta boy defteri aldıktan hemen sonra hızla yanıma ulaştı. "Bunu senin için getirdim." Yatağın ayak ucunda bulunan boşluğa otururken tereddütlü olduğunu rahatlıkla anlayabiliyordum. "Ne bu?" diye sorarken gözlerini kaçırdı. "Yazman için," deyip devam etti. "Ben düşündüm ki..." Cümlesini tamamlamasına dâhi izin vermeyerek onu durdurdum. "Düşünme Mehir, al şunu gözüm görmesin," dedim soğuk bir sesle. "İstemiyorum." Birdenbire düşen yüzüyle birlikte oturduğu yerden kalkarak küçük adımlarla yanıma ulaştı. Elini olmayan saçlarıma götürdüğünde bir anlığına ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım, anladığımda ise aldığım nefes fazlalaştı. Onun hayali saçlarımı okşayan parmaklarına değen geçmişim usulca yaklaşarak müjdeledi son günlerde duymak için can attığım o kelimeyi. "İyileşiyorsun," dedi gülümsemeye çalışırken. "İyileşiyorsun en değerlim." İşte o an her şey tepetaklak oldu ve ben daha fazla tutamadığım gözyaşlarımla gözlerinin içine bakarken buldum kendimi. "Bunu buraya bırakıyorum," deyip yanağımda oluşan ıslaklığa değdirdi dudaklarını. Daha sonra ise kucağıma bıraktığı deriyle kaplı defteri işaret etti.

"Başlangıç için güzel bir fırsat Gülşah, değerlendirip değerlendirmemek ise sana kalmış." Birkaç adım gerileyerek devam etti. "Şimdi arkadaşımla derse gireceğiz akşama doğru yine geleceğim, burada kalırım." İtiraz etmek için atıldığım an buna fırsat vermedi. "Geleceğim dedim, istediğin bir şey var mı?" Olumsuz anlamda salladığım başımla gülümsedi. "Neden şaşırmadım acaba, görüşürüz." Dakikalardır kapının orada bekleyen yabancıya değen bakışlarımın ardından Mehir'e döndüm. "Görüşürüz."

Kapının kapanmasıyla baş başa kaldığım yalnızlığımla kucağımdaki deftere bakındım. Uzun zamandır yazmadığım gibi düşünmeyi de uzun zaman önce ertelemiştim ama artık bu duruma son vermem gerektiğinin farkındaydım. Kim bilir belki de Mehir haklıydı, susmamalıydım. Sessizliğimi hudutlarımı görmezden gelen insanlar için sürdürmemeliydim. En azından kendimi daha iyi hissedene kadar bunu denemeli ve ona yazmalıydım. Boşluğa uzattığım ayaklarımla kucağımdaki defteri elime alıp arasına sıkıştırılmış kalemin bulunduğu sayfayı açtım. Yeni bir başlangıç yapmıyordum bu yüzden defterin hangi sayfasından başladığımın bir önemi yoktu. Yaptığım bu şey sadece cezbedilmiş tutsaklığımın mahiyetini görmekti.

Sayfanın sağ üst köşesine giden elim bir anlığına duraksarken bugünün tarihini hatırlamaya çalıştım ama ne yazık ki tarihlerle iyi olmayan aram artık günleri de karıştırmaya başlamıştı. Telefonun ekranını aydınlatırken karşıma çıkan bildirimleri görmezden gelip tarihe bakındım. Temmuzun otuz biri. Kalemi yeniden kavrayan parmaklarımla temmuzun son gününe denk gelen bugünün tarihini not ettim.

31.07.2015

Atalay;

Bugün, seni yeniden bulabileceğime inandığım günden beri yeşeren umutlarımın gölgesinde kaldığım ilk günüm... Benden haber alamadığın bilmem kaçıncı günün ardından yine sana sığınarak kendimi bulduğum bugün, bugünler giderek çoğalırken aklımdan çıkmayan o gün.

Ve o günün üstüne ansızın damlayan gözyaşım. Aylar öncesine kadar neredeyse her gün yaptığım bu şey neden şu an bu kadar zor geliyordu bana? Sanki göğüs kafesimi biri avuçlarıyla sıkıyor ve nefes almamı zorlaştırıyordu. Gözyaşımı elimin tersiyle silerken gri bulutların çöktüğü gökyüzüne bakındım bir süre... Ta ki pencereye yansıyan görüntüm beni kendime getirene dek. Yabancılaştığım bu son ayları gözden geçirdim. Öyle ki bazı şeyleri kabulleniyor oluşum beni ben yapan çoğu şeyi de beraberinde götürüyordu.

Korkuyorum... Bir gün sana gerçekleri anlatamamaktan, burnumu sızlatan şefkat yüklü kokunu bir daha anımsayamamaktan korkuyorum. Kimliksiz bir kasabayı andıran tenine bir kez daha dokunamamaktan korkuyorum ama en çok neyden korkuyorum biliyor musun Atalay?

Geri dönmeyi başardığımda seni bulamamaktan korkuyorum...

*

Aramıza hoşgeldin, başlamaya hazır mısın?

Bu bölüm diğer bölümlerden bağımsız yazılmıştır, karakterin geçmişine sızdığımız bu bölümün haricinde diğer bölümler günümüzden devam etmektedir.

Sevgiyle kalın... 🌿

BUZ KESİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin