Ne zaman mutlu olacaktım ben? Cevap hiçbir zamandı bana göre.Ben ve mutlu olmak.Yakından bile geçemiyordum mutluluğun.Alaz ile oturmuş sus pus oturuyorduk.Evden birimizin gitmesi gerekiyordu ve o kişi kesinlikle Alaz’dı.”Ee evden senden gideceksin herhalde?” meraklı gözlerle ona baktım.Kafasını kaldırdı ve bana alaylı bir bakış attı.”Ben değil sen gidiyorsun?”dedi ve eline telefonunu aldı.”Ne saçmalıyorsun sen başka bir eve daha para veremem ben.”kollarımı göğsümde birleştirdim ve kaşlarımı çatarak ona bakmaya devam ettim.”Ben gitmiyorum o kadar.”dedi.Kulaklarımdan bir anlığın ateş çıkacak sandım ve inatsa inat diyerekten “Ben de gitmiyorum o kadar.”dedim kararlı bir sesle.Cidden bu onu hiç rahatız etmiyor muydu merak ediyordum.Tanımadığı bir kızla aynı evde kalmak.Beni rahatsız ediyordu ama ondan korkmuyordum.Sanki korkmamı gerektirecek bir şey yokmuş gibiydi.Bu evden ben gidemezdim.Haftaya okul açılacaktı ve ev çok yakındı.Başka bir ev bulamazdım.Bu da demek oluyordu ki bu evi paylaşacaktık.Ve bu da demek oluyordu ki bazı kurallar olacaktı.
“Madem evi paylaşacağız bazı kurallar koymalıyız.”diye söze başladım.Sonunda dikkatini çekebilmiştim çünkü eline yapışan telefonu bırakmıştı.”Ne gibi kurallar.”dedi umursamaz bir tavırla.Bunu bende hiç düşünmemiştim.Aklıma gelen ilk şeyi söyledim.”Sen bir erkeksin yani etrafı toplamazsın evet ama yatağını toplayabilirsin” dedim dağınık bıraktığı koltuğu göstererek ve devam ettim “ ve etraftaki kendi eşyalarını ortalıkta bırakma.Kirlilerini de sepete at.Bir de eve oradan buradan bulduğun kızları getiremezsin kesin kural.”Ukala ukala sırıtarak beni dinliyordu.Sonunda bitirdiğimde şartlarımı yada kurallarımı kabul etti.Buna sevinmiştim.”Benim de bazı kurallarım var o zaman.” Diye söze başladı.”Ben kız getiremiyorsam sende erkek getiremezsin ve umarım yemek yapmayı biliyorsundur.” Yemek yapmayı tabi ki biliyordum bazen döve döve yemek yaptırıyordu.Aklıma geldiğinde kolumu sıkıca tuttum ve o anı düşünmemeye zorladım kendimi.”Ne oldu? Alaz’ın sesiyle kafamı kaldırdım ve ona baktım.”Yoksa bilmiyor musun? Diye devam etti alayla.Zorla gülümsemeye çalışarak alayla “Hayır biliyorum hem de çok iyi.”dedim.”Göreceğiz.”dedi.
Odama gidip biraz kitap okudum.Biraz dediğim sanırım birkaç saatti.Neredeyse kitabın sonuna gelmiştim.Kitabımı bitirmeden yatağımın üzerine bırakarak mutfağa geçtim çok büyük bir yemek yapmayacaktım.Makarna ile idare etmeliydik.Çelik gri tencereyi tezgaha çıkardım ve ocağın üzerine koydum.Yağı ekledim,ateşi açtım.Alt çekmeceden çubuk makarnayı ikiye kırdım ve tencerenin içine koydum.Salona geçip Alaz’ın oturduğu kanepenin karşısına oturdum.İzlediği her neyse ben de onu izlemeye koyuldum.”Adın ne?” “Alya” dedim sakince.Bana öyle bir baktı ki sanki kaybettiği bir hazineyi bulmuş gibiydi.”Tam adın ne?”dedi bu sefer sesinde ki tını garipti. “Alya Semir” dedim çabucak.Uzun uzun bana baktı gözlerinde ki yeşil parıldadı koyulaştı ve anında toparlandı.Ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.”Peki y senin tam adın nedir?”Alaz Batın.” Dedi umursamaz bir şekilde.Başımı anladım manasında salladım ama bana bakmıyordu.”Neden tek başına ev tuttun? Dedi bir şeyleri çözüme kavuşturmak ister gibi.Anlatmalı mıydım bilmiyordum ama anlatsam da bir şey olmazmış gibi geliyordu.Umursamazdı zaten hem tüm ayrıntıları anlatmak zorunda da değildim.
“Bir ailem yok.Evlatlık olarak büyütüldüm.Onlara da daha fazla yük olmak istemediğim için ayrı bir eve taşındım.” “Anladım.”dedi ve önüne döndü.Burnuma gelen kokuyu duyduğumda “MAKARNA!!” dediğim gibi mutfağa ışınlandım.Dibine sarmıştı azıcık ama yenebilecek durumdaydı.”Bir de beceriksiz çıktı.” Diye homurdanan Alaz’a göz devirdim “Seni duyabiliyorum!”dedim.Ocağın altını kapattım makarnanın dinlenmesi için ve soğuması için soğuk tezgahın üzerine koydum.Dibine saran yerlerini kazıdım.Tencereyi de lavabonun içine koydum ve üzerine su döktüm.Tekrar içeri geçip oturdum.”Sen neden tek başına eve çıktın?” dedim.”Baba ile aramız iyi değildir hiçbir zaman da iyi olmadı.Onun yanında kalmaktansa ayrı bir evde olmayı tercih ettim.O adamın pis işlerine şahit olmak istemedim.”dedi.Birbirimizi biraz daha tanıyabilmek için konuştuk.Kendini çok yükseklerde görüyordu ama kötü biri değildi.Belki de öyle görünmüyordu kötüydü ama gizliyordu bu seçenekte vardı.İyice acıkana kadar bekledik.Karnımın guruldama seslerini duyduğumda mutfak dolabından iki tane tabak aldım.Makarnaları eşit olacak şekilde tabaklara koydum.Dolaptan aldığım kolayı uzun büyük bardaklara boşalttım.Alaz mutfağa geldiğinde masaya oturduk ve tabaklarımıza gömüldük.Yarısı çöp olduğundan bize de az bir şey kalmıştı.”Hangi okula gideceksin?” kolamda bir yudum aldım.”Şu yakın olana adını hatırlamıyorum.” “Ben de oraya gidiyorum.” “Bir bu eksikti gerçekten.”dedim.”Ben çok memnunum sanki.” Yemeğimizi bitirdikten sonra odalarımıza çekildik.Aniden kapım açıldığında korkmadım değil.Belki uygun değildim bu çocuğun öğrenmesi gereken şeyler vardı.”Kapıyı tıklatsaydın.Belki uygun değildim.Bir kural daha kapıyı tıklatarak içeri girme.”Omuz silkti.”Kurallar kurallar çok fazla kural değil mi sence.Eve kız bile getiremiyorum.” “Getirebilirsin ama arkadaşça pis işlerinizi evimde yapmayın yeter.” Taklidi mi yaptı ve çıktı.Ne yani gece gece derdi bu muydu?
Mutimedia Alaz :)
Yeni bölüme merhaba :) Oy ve Yorum yaparsanız sevinirim.Bölüm bana göre biraz sıkıcı oldu ama olaylar başladıktan sonra böyle olmayacak.Keyifli okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Şekeri
Dla nastolatkówEvlatlık bir kız......Sadece mutlu olmak için kaçtığı başka bir şehir........
