Sabah uykulu ve eminim çapaklanmış olan gözlerle güne ‘merhaba’ dedim.Dün gece Alaz benimle konuşmamış üstüne üstlük suratıma dahi bakmamıştı.Neden öyle davrandığını merak ediyordum çünkü birkaç gündür aynı evin içinde olmamıza rağmen birbirimizi görmemiştik.Bana kızdığını sanmıyorum ama kızmışta olabilir.Nedensizce çünkü Alaz sağı solu belli olmayan Alaz.Benim evimi paylaştığım tuhaf çocuk.Yatağımı güzelce toparladım.Çantamı bir kez kontrol ettim.Banyoda ki işlerimi de hallettikten sonra kendimi Alaz’ın odasının önünde buldum.İçeride miydi bilmiyordum o yüzden kapıya bir kez tıklattım.Cevap yoktu. “Alaz.Orda mısın?” bir kez daha vurdum ama çıt sesi bile çıkmadı.Kapıyı yavaşça açtım.Yatağı hiç bozulmamıştı bile.Omuz silkip kapıya yürüdüm ayakkabılarımı giydim.Anahtarlıktan anahtarlarımı aldım çantamı omzuma taktım ve evden çıktım.Okula her zaman ki gibi erken geldim.Bizimkiler yoktu.Biraz sonra Adal geldi.Sarılıp günydınlaştık.Ondan bir yarım saat sonra da Eylin her zaman ki neşesiyle yanımızda bitti.Kapıya doğru bakındım ama ne Alaz ne de yanındaki çocuk vardı. “Neye bakıyorsun sen?” Adal’ın sorusuyla onlara doğru döndüm ve başımı salladım. “Hiçbir şeye.” Kendimi hemen toparladım. “Diyordum ki” Eylin konuşmasına devam etti “bugün çıkışta bir şeyler yapalım.” “Ders çalışmam lazım.” “Adal ya bir şey söyle.” Eylin’in dudakları az daha sarkıtsa yeri boylayacaktı.Onun bu haline kıkırdamadan edemedim. “Alya hadi ya her gün çalışıyorsun zaten.” Aslında fena fikir değildi ama şu hikayeyi de yazmam gerekiyordu.Akşam yapardım onu da. “Tamam.Öyle olsun bakalım.” Eylin hemen boynuma atılarak teşekkür edip duruyordu.Sınıfa çıktığımızda hocanın raporlu olduğunu öğrenmemiz bir dersimizi aldı.Adal yanımda uykuya dalmış Eylin’de arkada uyumaya çalışıyordu.Çantamdan kitabımı çıkardım.Sonunda Aiden ve Alex birlikte olmuştu ve Tanrılar tarafından bir şey olmamıştı çünkü büyük sorunları vardı.Seth’de ölse her şey daha güzel olucaktı.Kitabıma büyük bir tutku ile devam ederken yoklamayı almak için bir hoca gelmişti bile.Yoklama alındıktan sonra kitabıma devam ettim.Diğer dersleri umursamadım çünkü kitabı elimden bırakamıyordum.Az bir sayfa kalmıştı ve bitirmeye kararlıydım.Son derse girmiştik ve benimde iki sayfam kalmıştı.Çok fazla heyecanlıydı son sayfayı da bitirdiğimde büyük bir sevinçle “BİTTİ” diye bağırdım.Birden sınıfta olduğumu fark edince yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş yerini pancar kırmızıya bıraktı ve utançla başımı sıraya eğdim.Sınıftan gelen kıkırtılar duyabiliyordum.Neyse ki hoca kızmamıştı ama yanımda uyuyan Adal bağırmamla birlikte irkilerek uyanmıştı.Ben de onun o haline kıkırdamıştım.Nihayet zil çalmıştı çantalarımızı topladık ve sınıftan çıktık.Adal bir kolunu Eylin’in bir kolunuda benim omzuma atmış aramızda yürüyordu. “Nereye gidiyoruz?” “Önce yemek” diye atıldı Adal.Eylin gözlerini devirdiyse de ben gülmüştüm. “Burger a gidelim o zaman” hepimiz onayladıktan sonra Burger a geldik.Burayı aslında tüm hepsini sosları için ve patates kızartmaları için seviyordum. Adal menüsünü ne ara bitirdiğini anlamamıştım.Bir menü daha alacak mı acaba diye merak ediyordum çünkü etrafına hala aç gibi bakıyordu.Doyduğumu hissettiğimde hamburgerimin yarısını yemiştim. “Yemeyecek misin?” Adal’a bakıp başımı salladım.Önümdeki yarım hamburger e uzanıp “Ziyan olmasın değil mi? Bir işe yarasın.” Sinsi sinsi sırıtarak iki ısırıkta bitirdi.Hayretler içerisinde onu izliyordum.Eylin’e baktım hiç şaşırmış durmuyordu çünkü o çoktan onun bu hallerine alışmıştı.Zamanla bende alışacağımı umarak o güzel kızartmalarımı yiyebildiğim kadar yemeye devam ettim.Yemek faslımız bittiğide hepimiz evlerime dağıldık.Ev yine boştu.Ne olduğunu merak ediyordum ama Alaz’ın bana söylemeyeceğinden de adım kadar emindim çünkü ikimizde birbirimizden pek hoşlanmıyorduk.Yorgunluğumu alması için sıcak bir duşa ihtiyacım vardı.Banyoya ilerledim.Suyu ayarladım ve üzerimdeki kıyafetlerden bir çırpıda kurtuldum.Suyun rahatlatıcı kollarında erimiş çikolata misali yayılmıştım.Suda kendimi kaybederek gözlerimi yarım saat kadar kapadım.Bu harika bir duyguydu sanki yıllardır banyo yapmıyormuş ve bir anda kendini çölün ortasındaki bulduğun suya atmak gibi gelmişti.Yarım saat sonra suyu boşaltıp duş başlığından akmasını sağlayacak şekilde ayarladım.Güzelce başımı o tuhaf ama güzel kokan şampuanla yıkamaya başladım.İyice köpürttükten sonra duruladım.Aynı işlemi iki defa daha yaptıktan sıra vücuduma gelmişti.Frambuaz aramalı vücut losyonumu iyice üzerime boca ederek liflendim.Durulanıp saçlarımı bir kere suyun altında taradıktan sonra çıktım.Üzerimi giyindim.Boş bir adet kağıdı ve siyah birkaç pilot kalem aldıktan sonra mutfağa geçtim masanın üzerine kağıt ve kalemlerimi bırakıp hikayeme başlamadan önce kendime sandviç hazırladım.Kafamın uyku dolayısıyla uyuşuk olmayıp kendimi hikayeye verebilmem için hafif bir kahve yaptm.Sandviç ve kahvemi bitirince kirlileri bulaşık makinesinin içine attım ve mutfak masasına oturdum.O günü hatırladıkça yazıyordum yazdıkça biraz daha yazıyordum.Müsvettesini yazıp gerçeğini yazmaya koyuldum işte tam olarak bitmişti saatlerimi verdiğim hikayem bitmişti.Saat çoktn gece yarısını geçmişti bile.Kapı hızla kapanıp açıldı yerimde öyle bir sıçradım ki kalbim de korkuyla atmaya başlamıştı.İyice paranoyak olmuştum.Alaz mutfağa girince beni gördüğüne pek sevinmedi.Uyumlu olmak adına “Merhaba” dedim yumuşak bir sesle ama oralı bile olmadı.Kendine kahve yapmaya çalıştığını anladığımda yardım etmek istedim. “Ben yapabilirim istersen.” Hızla bana döndü ve üzerime yürümeye başladı gerilemeye başladım ve masaya çarptım bana iyice yaklaştı. “Senden.Hiçbir şey.İstemiyorum.” diye tısladı. Titrememin geldiğini hissedebiliyordum ani bir şekilde onu ittim ufacık bile gerilemedi.Korku beni ele geçirmeye geliyordu ve benim elimden hiçbir şekilde bir şey gelmiyordu.Birden masada duran kağıtlarıma uzandı aldı ve bakmadan buruştu ve ardından parçalara ayırdı.İşte o an her şey kopmuştu ve gitmişti. “Ne yapıyorsun sen?” bağırdım vurdum ama çelik gibi yerinden kıpırdamıyordu. “Lanet olası ne yaptığını zannediyorsun.Kaç saat uğraştım ben onu yazmak için.” Gözlerimi yakan yaşlar aniden şelale misali akmaya başladı.Yere çömeldim.Kağıtları birleştirmeye çalıştım ama un ufak olmuştu. “Emek vermiştim ben.” Birde o sinirle kalktım ve tokatımı suratına geçirdim.Ben kendime şaşırmıştım birine ilk kez tokat atıyordum. O da şaşırmıştı.Benim b tepkileri verebileceğimi sanmıyordu herhalde.Benim saatlerimi verdiğim yazımı yırtmıştı hayatımda ki yaşadığım tatlı bir olayı yırtmış ve atmıştı.Masada duran eşyalarımı aldım içlerinde yazının müsvettesi de duruyordu.Asılı yırtmıştı.Odama gittim kapıyı hızla çarparak kapattım.Kendimi yatağıma attığım gibi ağlamaya başladım.Onca şey olmuştu ama ağlamamıştım ve şimdi ağlıyordum işte.
Yeniden merhabaa :) Bir sağır kulak,ağrıyan bir boğaz,halsiz bir vücut ile bölüm ancak bu kadar oldu.Umarım beğenmişsinizdir.Hasta olduğumdan bölüm geç geldi. Oy ve Yorum lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Şekeri
Teen FictionEvlatlık bir kız......Sadece mutlu olmak için kaçtığı başka bir şehir........