Elma Şekeri ●8●

461 25 2
                                        

   Gözlerimi hafifçe aralayarak güne merhaba dedim.Yatakta biraz daha oyalandım uyuşuk bir halde bacaklarımı aşağı alarak gerindim.Sırtımdaki yeşile dönen morluklarımın sızlamasını hissettim ve yüzümü buruşturarak ayağı kalktım.Sabaları çok değişik gözüküyordum.Saçlarım tuhaf bir şekil alıyordu.Gözlerim biraz daha küçülüyordu.Banyonun önünde durdum ve yavaşça kapıyı açtım.Neyse ki Alaz içeride değildi yoksa utançtan kızabilirdim.Elimi yüzümü iyice kuruladım dişlerimi beyaz olduğunu varsayana kadar fırçaladım.Salona geçip oturmaktansa mutfağa doğru ilerdim.Kahvaltıyı hazırlayacaktım.Dolaptan tüm kahvaltılık malzemeleri çıkardım.Güzel bir şekilde ufak mutfak masasına yerleştirdim.Çay mı yada portakal suyu mu içeceğini bilmediğimden ikisine hazırladım.Bu günü okul alışverişine bırakmıştım.Hem dolaşmış hem de alışveriş yapmış olacaktım.Pek fazla alışveriş yapmayı sevmiyordum belki de kısıtlı bir alışveriş hayatım olduğundandı.İstediğim şeyleri alamıyordum.Sadece mevsime uygun ve ihtiyacım olan şeyler alınıyordu.Çalıştığım kitapçıdan kazandığım para yola,yemeğe ve kitaplara  gidiyordu.Alaz’ın kaldığı odayı kütüphane yapmak için hayal etmiştim ama bu hayalim şimdiden uçmuştu.

“Günaydın minik” Alaz’ın uykulu sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. “Günaydın.” Diyerek karşılık verdim.Masaya hemen oturdu ve yemeğe başladı. “Çay mı  yada portakal suyu mu içeceğini bilmediğimden ikisini de yaptım.Hangisi?” diye sordum.Ağzı dolu olduğu için dudağında ki piercingi çok hoş görünüyordu. “Portakal suyu.” Diye yanıtladı.Uzun büyük bardaklara koyduğum portakal suyunu yanına bıraktım kendi yerime geçtim.Kaşar peynirden bir dilim alıp ısırdım.Sabah kahvaltısı yapamazdım yani alışkın olmadığımdan tek bir kaşar dilimi ile idare ediyordum.Boş midemi koca bir bardak portakal suyuyla doldurdum.Odama gitmek için ayaklandım. “Sana afiyet olsun.” Dedim. “Neden yemiyorsun?” diye sordu. “Sabah kahvaltısı yapamıyorum.” 

    Dolabın kapağını açtım.Salaş bir kazak ve altına dar bir kot pantolonu alarak üzerime geçirdim.Çizgili şirin çoraplarımı da ayağıma giydim.Kulaklarımı soğuktan korumak için şakamı taktım.Kabanımı da giyerek boyunluğumu taktım.Çantamı boynuma astım ve kapının önüne geldim.Ayakkabılıktan yarım botlarımı ayağıma geçirdim.Anahtarların durduğu ufak kaseden kendime ait olan anahtarımı aldım. “Nereye?” Neden bu kadar çok soru soruyordu ki.Alayla ona döndüm. “Okul alışverişine.” Dedim ve evden çıktım.Soğuk hava yüzümü yalayarak bana kaba bir şekilde merhaba dedi. Biraz yürüyerek otobanın kenarına geldim.Sarı taksilerden birini durdurdum ve hemen bindim.Taksi beni en yakın alışveriş merkezine bırkatı.Sadece iki kere alışveriş merkezine gelmiştim.Okul kıyafetlerinin satıldığı mağazaya girdim.Siyah dar lakos altına dizimin üç dört parmak üzerinde biten dar siyah eteğin en küçük bedenini aldım.Oradan çıkıp çorap almak için bir mağaza girdim.Siyah çorabımı da aldıktan sonra diğer ıvır zıvırlarımı almak için biraz daha alışveriş merkezinde takıldım.

   Eve geldiğimde ayaklarımı hissetmiyordum.Elimde ki küçük orta ve büyük poşetleri odama götürdüm. Alaz evde değildi.Koltuğa kendimi attım ve televizyon izlemek için kumandayı elime aldım.Sevdiğim diziyi gördüğümde sesini açtım ve yattığım yerden izlemeye başladım.Biraz sonra göz kapaklarım ağırlaşmaya başlamışlardı.Daha fazla direnemeyip göz kapaklarımın kapanmasına izin verdim.

Bölümün kısalığının farkındayım ama çok fazla vaktim yoktu.Bu hafta bir bölüm daha yayınlayacağım.Oy ve Yorum lütfen. :)

Elma Şekeri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin