Elma Şekeri ●16●

264 20 2
                                        

Başımı Alaz'ın olduğu taraftan çevirip elimdeki kahvemi yudumladım. "Okul çıkışında bir şeyler yapmaya ne dersin?" Uzay'ın sorusu üzerine ona döndüm. "Bu gün eve gidip yatsam daha iyi olacak. Şu halime bak berbat görünüyorum fakat başka bir zaman olur." "O zaman yarın." Tüm dişlerini sergileyerek.Gümseyerek başımı 'tamam' anlamında salladım.Başımı kaldırdığımda sinirli gözlerini üzerimize dikmiş bir Alaz'la karşılaştım. "Bir sorun mu Alaz?" Alaz, Uzay'a döndü "Evet var" dedi gıcık bir sesle. Hemen ardından kolumdan tuttuğu gibi beni çekiştirmeye başladı. Arkamdan Uazay'ın "Alya" diye bağırdığını duyuyordum. Ona dönüp 'sorun yok' derecesine başımı salladım. Alaz'a dönüp "Ne yapıyorsun?" Diye tısladım. Bana aldırmadan okulun zemin katına kadar beni sürükledi. Kimsenin olmadığı bir yere geldiğimizde üzerime yürümeye başladı. Krizim gelebilirdi ve ben böyle bir şeyi okulda yaşamak istemiyordum. Beni duvarla arasına aldığında bir kedi gibi duvara sindim.Korkuyordum ve titremem birazdan vücudumu ele geçirecekti.Şimdiden alnımda ki boncuk terleri hissediyordum.Sertçe çenemi tutup ona bakmam için başımı kaldırdı.Şimdi güçsüzdüm.Onu ittirmeye çalışsamda bundan etkilenmeyeceğini adım gibi biliyordum. Artık titriyordum. Gözlerimde biriken yaşları yanağımda hissettiğimde içimden kendime lanetler okudum.Bu kadar güçsüz olmaktan nefret ediyordum. Elimde değildi bunların sorumlusu Aslı ve Umur'du.Çocukluğumu bana zehir eden insanlardı.Alaz'ın yeşil gözleri şaşkınca kocaman açıldı. "Uzak dur,lütfen" sesim kedi mırıltısından farksızdı. Ona uzak durması için yalvarmıştım. Bu gerçekten olmuş muydu? Evet olmuştu. Ondan bir kez daha nefret etmiştim. Benden biraz uzaklaştığında tuhaf bir şekilde bakıyordu.Korku,öfke,endişe.Bilemiyordum. Yavaşca duvarın dibine çökerek bacaklarımı kendime çektim ve başımı gömdüm.Sessizce kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Alaz'ın yanıma yaklaşıp dizlerinin üzerine çöktüğünü anlamıştım. Dizlerimin önünde sıkıca birleştirdiğim ellerimde onun ellerini hissettiğim an çekmeye çalıştım ama öyle sıkı tutuyordu ki bırakmadı. Başımı kaldırdım ve sulu gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. "Bırak." Sesim o kadar zayıfı ki bugün okulda kalabileceğimi sanmıyordum. Ellerimi daha sıkı tuttu. "Bırakmayacağım." Kararlı ve bir o kadar da otoriterdi sesi. Ayağa kalkmaya çalıştığım anda benden önce kalktı ve nazik bir şekilde beni de kaldırdı. Alaz.Nazik.Bir. Şekilde. Buna çok şaşırsamda belli etmedim. Başımı eğerek ordan uzaklaşmak için arkamı döndüm fakat Alaz önümü kesti. "Çekil" dedim kısık sesimle. Elleri yanaklarımı kavradığında geri çekilmek için bir adım geriledim. Inadına gelerek yanaklarımı ellerinin arasına tekrar aldı ve başını bana eğdi. Gözlerimiz aynı hizada duruyordu.Yeşil gözleri koyulaşmıştı. "Senin neyin var? Neden korkuyorsun?" Bunu onun bilmesine gerek yoktu. Neden soruyordu ki öğrenip tekrar bana bağırıp çağırırken yüzüme vurmak için mi? Hayır buna izin veremezdim. "Seni ilgilendirmiyor." Sinirle sesli bir şekilde içini çekti. "Benden korkma." Ondan korkmuyordum ben herkesten banim üzerime gelen herkesten korkuyordum. "Senden korkmuyorum." Sesim karalı ama bir o kadar da zayıftı. "Bu lanet olası krizlerin ne o zaman neden sana yaklaştığım zaman titriyorsun?" Sonlara doğru üzerime kükremişti. Onun bu kükreyişi üzerine yerimden sıçramıştım. Bir anda ne olduğunu idrak ederek bana baktı. Yanıma gelip sıkıca kollarını bana doladı. "Özür dilerim. Özür dilerim." Sımsıkı tutuyordu beni. "Alaz" "Özür dilerim." Onu ittirdim. Yavaşça geri çekildi ve tekrar özür diledi. Başımı 'tamam' anlamında salladım. Eve sınıftan çantamı almak için yukarı çıktım. Eylin, Adal ve Belin kahkahalarla birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı. Adal beni gördüğünde "Alya, nerede kaldın ya." Beni şakasına azarladı. Tebessüm ettim.Masanın üzerindeki kalemimi ve defterimi çantama attım. "Millet ben gidiyorum. Yarın görüşürüz." "Nereye gidiyorsun?" Eylin bana kaşlarını çatmıştı. "Eve. Ne kadar uykum var biliyor musun? Bu halde ders fakülan dinleyemem." Yalan değildi. Eve gitmemin bir sebebi de buydu. Uykusuzluktan ölüyordum. Müdür yardımcısının odasına gidip kapıyı çaldım. Hasta olduğumu söyleyerek izin kağıdı almıştım. Sınıfa çıkıp defterin arasına bıraktım zil çalmasına iki dakika vardı.Aceleyle merdivenleri indim. Bu sırada zil çalmıştı bile öğrenciler sınıflara çıkmak için kapılara yoğunlaşmışlardı. Onların arasından sıyrılmış kalabalıklığını yitirmiş okul bahçesinde dış kapıya doğru yürüdüm. "Alya" ismimi duyduğum an arkamı döndüm. Uzay koşarak yanıma gelmişti bile. "Nereye gidiyorsun?" Nefes nefese kalmıştı. "Eve gidiyorum. Biliyorsun çok uykum var." Soğuk hava saçlarımı gözümün önüne savurmuştu. Saçlarımı geriye doğru attım ve başımı kaldırdım. Camda gördüğüm sinirli yeşil gözler beni karşıladı. Tekrar Uzay'a baktım. "Bende seninle geleyim." "Hiç gerek yok." "Burada bekle. Çantamı alıp geliyorum." Başımı salladım. Çardağa doğru ilerledim ve oturdum. Çaktırmadan Alaz'ın bana baktığı cama baktım ve hala baktığını gördüm. Başımı ellerime indirip ince küçük parmaklarımla oynamaya başladım. "Hadi gidelim." Uzay geldiğinde çardaktan indim. Beremi başıma geçirdim ve montuma biraz daha sarıldım. Uzay, siyah kalın montunun cebine ellerini yerleştirdi. Bana dönüp gülümsedi. "Benimle gelmene gerek yoktu." "Okuldan kaçacaktım zaten. Bahanem oldu." Omuzlarını silkerek. "Alaz sana bir şey yapmadı değil mi?" Sadece üzerime yürüyüp ufak bir kriz geçirmeme sebep oldu. "Hayır.bir şey yapmadı." Birlikte otobüs durağına geldiğimizde bana döndü. "Ondan uzak dur." Ondan zaten uzak durmaya çalışıyordum. "Uzak duruyorum." Dedi hafif kısık sesimle. "Neden uzak durmamı istiyorsun?" Bunu merak ediyordum çünkü kötü bir çocuk değildi. Sadece öfkesini kontrol edemiyordu. "Batın ailesi onlar. Istediklerini alırlar ve babası gerçekten çok kötü bir adam. Yıllar önce yaptıklarını bir bilsen. Tam bir psikopat." Meraklanmıştım. Tam neler yaptığını soracaktım ki otobüsüm geldi. Birbirimize hoşçakal dedik ve ben otobüse binip duraktan uzaklaştım. Babası o kadar tehlikeli bir adam mıydı? Ahh. Bunu düşünmeyecektim. Alaz'la ilgili bir şeyleri düşünmeyecektim. O tuhaf biriydi. Bir öyle bir böyleydi. Kulaklıkları ı takarak pencereden dışarıyı izlemeye başladım. Üçüncü şarkı bitmek üzereyken otobüsten inip eve doğru yürüdüm. Gözlerimden uyku akıyordu. Eve girdiğimde salonu dağınık buldum. Alaz eve gelmişti ben yokken. Salonu bir ara toplamayı kafama not aldım. Üzerimdeki kıyafetleri çıkartarak suyun ısısını ayarladım. Küvete girip kendimi suya bıraktım. Yarım saat suda uykularından sonra çıktım. Kapı açılıp sertçe kapandı. Alaz gelmişti. Üzerimi giyinerek yatağımın içine girdim. Kapımın açıldığını bildiren bir ses çıktı ama arkamı dönüp bakmadım. "Alya" Alaz sessiz bir şekilde bana seslenmişti. "Sadece uyumama izin ver."

Dayanamayıp yeni bölüm yazdım. Tabletten yazdığımdan yanlışlıklar olabilir. Bunun için özür diliyorum.Oy ve yorumlarını eksik etmeyin. <3

Elma Şekeri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin