Elma Şekeri ●12●

407 20 4
                                    

   Şişmiş ve kızarmış gözlerimi araladığım an ışık huzmesi gözlerimi yaktı.Yanmaya karşılık yüzümü buruşturarak yatakta doğruldum.Saçlarımın  kuş yuvasına dönmüş olduğunu bildiğimden elimle düzeltmeye çalıştım.Tuzlu göz yaşlarımın ıslattığı yerler birbirine yapışmıştı.Keyifsiz ve ruhsuz olduğum bir gündeydim yine.Dün gece olanlar gözümün önüne geldiğinde gözlerim dolmaya başlamıştı.Bir damlasını bile akıtmak istemediğimden dişlerimi sıktım ellimi yumruk yaptım.Benim için önemi vardı yazımın ve o onu mahvetmişti.Başımı hızlıca iki yana salladım ve hışımla kalkıp banyoya gittim kapıyı kapattım ve cehennem ateşi kadar sıcak suyun içine girdim.Vücudumun her yerine iğne batırılıyormuş hissi dolarken tuttuğum göz yaşlarını serbest bıraktım yüzümü suya doğru kaldırdım ve derime batan ateşi hissettim.Acı.Tek bir kelime buna yeterdi.Ben hep acı çeken taraf olmuştum.Mutluluğu hak etmiyordum.Bunu izin verilmiyordu.Dudaklarımdan tiz bir çığlığı serbest bırakıp soğuk duvara ellerimi vurmaya başladım.Bu beni yiyip bitiriyordu.Biraz mutluluk istemek suç muydu gerçekten.Kriz geçiriyordum kesinlikle.Ateş gibi su iyice beni yakıp yıkıyordu.Bayılacak gibi hissediyordum.Buhar beni boğuyor nefes almamı engelliyordu.Soğuk suyu açtığımda rahatlayarak duvar dibine çöktüm ve bedenimi ferahlığa kavuşturdum.Saatlerce suyun altında kaldıktan sonra çıktım.Parmaklarım iğrenç bir şekilde buruşmuştu bir daha sanki düzelmeyecekmiş gibi.Üzerime rahat kıyafetlerimi geçirdim.Tekrar elime kağıtlarımı ve kalemlerimi alarak masaya oturdum.O lanet olası ben odama gittikten sonra kapıyı çekip çıkmıştı.Geberse de bir daha gelemese.Müsvette kağıdımı açıp önüme yerleştirdim ve yazmaya başladım.Saatler sonra yazımı bitirdim.Bu gün telefonuma hiç bakmamıştım.Ağrıyan başımı zorla da olsa kaldırdım ve odama gittim yatağıma uzandım ve telefomu elime aldım.Bir sürü cevapsız arama ve mesaj vardı.Hepsi de Adal ve Eylinden oluşuyordu.Onlara iyi olduğumu bildiren bir durum mesajı çektim ve yarın geleceğimin talimatını verdim.Sabahtandır hiçbir şey yemiyordum bile.Adal ve Eylin birlikte yemek yemeyi teklif ettiler.Biraz düşündükten sonra kabul ettim.Hava çoktan kararmıştı.Üzerime salaş bir kazak geçirdim ve altıma dapdar olan kotumu giydim.Saçlarımı tepeden dağınık touz yaptım.Yarım çizmelerimi ayağıma geçirip kabanımı giydim.Okulun önüne buluşacaktık ve onları bekletmek istemiyordum.Kulaklıklarımı taktım ve okula kadar yürüdüm.Eylin de Adal da gelmişti.Eylin koşarak boynuma atlaı ve bende ona sıkıca sarıldım.Adal da dayanamayıp ikimize sımsıkı sarıldı.

  “Alya iyi misin?Solgun görünüyorsun.”  “Evet bir sorun yok.” Dedim gülümsemeye çalışarak.Yolda Adal esprileriyle beni güldürmeyi başarmıştı.Tek mutluluğumdu.Onlarla yeni tanışmıştım ama beni mutlu ediyorlardı.Birbirimizi çok önceden tanıyormuşuz gibiydik.Biraz sonra küçük pizzacı dükkanına girip duvar tarafında bulduğumuz boş masaya oturduk.Hepimiz kendi pizzamızı sipariş ettik.Yaklaşık on ya da on beş dakika kadar bekledikten sonra pizzalarımız geldi.Sabahtan beri aç olduğum için pizzama gömülmüştüm. Birden bizimkilerin kahkahaları üzerine başımı kaldırıp baktım.Ağzımın dolu olmasına rağmen “Ne?” diye çemkirdim.Bunun  üzerine daha çok gülmeye başladılar. “Yavaş ye boğulacaksın.” Adal bir yandan gülüp bir yandan bana yavaş yememi söylüyordu. “Sabahtandır bir şey yemedim.” Dedim utanarak. “Belli oluyor canım.” Eylin gülmeyi bırakıp kıkırdamakla yetinmişti.Utanarak  bu sefer yavaş yemeye başladım.Geç saate kadar sokaklarda dolaştık ve sonra hepimiz evlerimize dağıldık.Kapıyı yüzümde ufak bir gülümsemeyle açtım odama geçecekken  onu görmemle gülümsemem soldu ve hızlı adımlarla odama yöneldim. “Yarın bu evden gidiyorsun?” Ne! Doğru mu duymuştum.Yine aynı konuya mı dönüyorduk.Yavaşça arkamı döndüm. “Çok beklersin.Bu eve o kadar para yatırdım ben.” Sesimin bu kadar soğuk çıktığına inanamıyordum.Gerçekten de baya bir para vermiştim bu eve. “Bana bak kızım kolundan tuttuğum gibi dışarı atarım sesi ben yapmadan tıpış tıpış kendin git.” “Çok istiyorsan sen tıpış tıpış gidersin ben bir yere gitmiyorum.” Arkama dönüp odama giderken siktir dediğini ve arkadan çarpan kapının sesini duydum.Ben kalıyordum.Ve o gitmişti işte.Bu kadardı.Ondan nefret ediyordum.Ölesiye nefret ediyordum hemde.Asla umrumda olmayacak insan müsvettesiydi benim için.  

Oy ve Yorum istiyorum lütfen düşüncelerinizi paylaşın merak ediyorum :) 

Elma Şekeri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin