Evanescence - Bring Me to Life
Yazım yanlışlarım affola.
❧
Asansörün içinde sıkıntıyla nefes verirken kaçıncı katta olduklarını baktı. Sanki bugün inadına daha da yavaş gidiyordu asansör. Frank hakkında haberi aldığından beri yerinde duramıyordu. Nasıl olmuştu da kuleye kendisini anında hapse tıkacak adamların yanına gitmişti anlamıyordu.
"Bize söylemeliydin."
Kafasında düşünceleri bir kenara atıp Pietro'ya döndü. "Efendim?"
"Frank Castle ile tanıştığını." dedi sorusunu açarak. "Bize anlatmalıydın."
"Ne diyecektim?" dedi Erin sinirle. "Bu arada unutmuşum herkesin aradığı Frank Castle arkadaşım. Kendisi ailem gibidir ve burada yaşamama yardım mı etti diyecektim."
Pietro bir şey demeden önüne dönerken Erin'de bir an için yanlarında tek kelime bile etmeden duran Daniel'a göz ucuyla baktı. O konuşmadan beri tek kelime etmemişti. Frank olayında bile bir yorumda bulunmamıştı ki bu onun için garip bir davranıştı. Muhtemelen hala bana kızgın diye düşündü Erin.
Sonunda asansörün kapıları sonuna kadar açıldığında en arkada olmasına rağmen atakla ilk çıktı. Büyük odanın ortasında toplanmış kalabalığa doğru, "Nerede o?" diye sordu telaşla.
"Önce bir açıklama yapmanız gerekmiyor mu Bayan Anderson?"
"Açıklama yapmama da çok meraklıymışsınız. Durum ortada işte Frank bir arkadaşım hatta benim için bir aile. Şimdi nerede söyleyin."
Steve Rogers genç kızın öfkesini daha fazla üstüne çekmemek için Natasha'ya dönerek küçük bir baş işareti verdi. Kızıl saçlı kadın bu işareti anında alarak odadan çıkarken herkes sessiz bir şekilde olacakları beklemeye başladı. Aslında kafalarında bir çok soru vardı ama Erin'in sinirden nasıl gözünün döndüğünü anladıkları için susmayı tercih ediyorlardı.
Sonunda odaya Natasha'nın kolunda elleri kelepçelenmiş bir şekilde Frank geldiğinde Erin hızla ona doğru hamle yaparak sarıldı.
Clint, Pietro'ya doğru eğilerek fısıltıyla, "Bir ara çıkmış olmasın bunlar?" diye sordu.
"Saçmalama istersen." dedi Pietro hırıltılı bir sesle. Zaten şu kıskançlık vücudunu yakarken Clint'in söyledikleri hiçte hoş şeyler değildi.
Erin adamdan ayrıldığında sinirle soludu. "Delirdin mi sen? Buraya gelmekte ne demek oluyor?"
"Kusura bakma ama o sesli mesajdan sonra gelmemem garip kaçardı."
"Tanrı aşkına Frank! Seni merakta bırakmamak için o mesajı attım. Buraya gelmen için değil."
"Söylediğin tek şey ikiz bir kardeşin olduğu, başına soktuğun bela ve ailene ne olduğunu bulacağını söylemendi. Sence de bu insanı daha da merakta bırakmaz mı?" dedi bu sefer Frank ve devam etti. "Ama hata bende seni Wade gibi bir salağın eline emanet etmek saçmalıktı. O salak daha kendine bakamıyor ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lady and fighter ● marvel
FanficGeçmiş, oyunlar oynar. Kazandığını düşünürken seni hiç beklemediğin yerden vurur. Sonun başlangıcını tetikler. Kaybetmenin, canileşmenin, korkunun... Masumiyetini çalar ve seni dipsiz bir bataklığın içinde hiç çıkmayacak bir leke ile ölüme terk ede...