melek görünümlü şeytan-1

8.4K 540 73
                                    

"Çok teşekkür ederim. Nasıl beğendin mi kitabı?"

Gülümseyerek "İyiydi." dedim. "Oturalım mı?"

Saatine bakarak "Tabi, olur." dedi.

Tahmin edin kim elindeki kitabı 2 günde bitirip harekete geçmek için Esen'le buluşup kitap hakkında konuşmayı teklif etmişti?

Kaşlarımı yapmacık bir biçimde çatarak, "Sevgilin buluştuğumuz için kızmadı değil mi?" diye sordum. Ne kadar geniş olduğunu da öğrenmem gerekiyordu sonuçta.

Gergin bir biçimde etrafına bakarak, "Seninle buluştuğumu bilmiyor." dedi. "Hadi ya?" diyerek güldüm. Yüzündeki endişeli ifadeyle, "Ama kötü bir şey yapmıyoruz değil mi? Sonuçta sadece kitabı almak için geldim." Gülümseyerek kafamı salladım.

"Kitaptaki olay örgüsünü hiç sormayacağım bile." diyerek gülümsedi. Ben de gülümsemeye çalıştıktan sonra oyunumun ikinci perdesine geçiş yaparak yüzümdeki ifadeyi ciddileştirmeye çalıştım. "Aslında benim seninle konuşmak istediğim başka bir şey daha var." Birden yüzüne az önce yok olan endişesi geri geldi. "Öyle mi?" diyerek kollarını göğsünde bağdaştırarak arkasına yaslandı.

Tabi siz ilk sahneyi bilmiyorsunuz. Aslında çok da önemli bir şey değildi. Kitabı okurken ara ara Esen'e fotoğraf atarak biraz sohbet ettim. Yani şu an karşımda oturan Esen ve tanıştığım günkü Esen pek de aynı değillerdi. Az sonra söyleyeceklerimi ilk Esen'e söyleseydim muhtemelen istediklerim yolunda gitmeyecekti.

Çok gizli bir sırrımı paylaşıyormuş gibi yalandan etrafıma bir göz attım. Sonra Esen'e dönerek. Konuşmaya başladım, "Ben bir konuda kendimi çok kötü hissediyorum."

Kaşlarını çatarak ilgiyle, "Nedir o?" diye sordu.

"Doğa'yı kandırıyormuş gibi hissediyorum." diyerek yüzüme üzgün bir ifade takınmaya çalıştım. "Birkaç gün önce Kaya'yı öptüm."

Bizim Esen'in yüzü duyduğu cümleyle kireç taşına dönünce gülmemek için dudaklarımın içini ısırdım. "Kaya'yla hala arkadaşız. Ama kafam biraz karıştı." diyerek beklentiyle kızın gözlerine bakmaya başladım.

"Bunları neden bana anlatıyorsun Alper?" diye çıkışınca kaşlarımı kaldırdım. "Çünkü yardımını istiyorum." dedim.

Kollarını göğsünden çekerek avuç içlerini masaya yasladı. Çok gerilmişti. "Sana nasıl yardım edebilirim ki?"

"Bak Esen, kesinlikle Kaya ve Doğa'nın arasını bozma niyetinde değilim." dedim. "Beni anlayacağını bildiğim için sana bunları anlatıyorum."

"Ben sadece Kaya'nın Doğa'yı gerçekten sevip sevmediği konusundan şüphe etmeye başladım." Esen kaşlarını çatıp savunmaya geçecekken hemen konuşmaya devam ettim. Lafımı bölerse muhtemelen susmazdı.

"Senden istediğim şey sadece Doğa ve Kaya'nın ilişkisinin gerçek ve sağlam olduğuna beni inandırman. Hatta Kaya'nın gerçekten Doğa'dan başkasını sevmeyeceğini anlarsak iletişimimi bile kesebilirim. Söz veriyorum." dedim. Yavru köpek bakışları atmaya başladım. İşe yaramalıydı.

Karşımdaki kızın gaylere sempatisi vardı. Tam olarak gay olmasam da bir erkekten hoşlandığımı söylemem bana içten içe sempati duymasını sağlayacaktı. Sağlamalıydı. Ve mesajlaştığımız süre boyunca bana çok iyi biri olduğuma dair bir şeyler söylemesini sağlamıştım. Kesinlikle melek olduğumu düşünüyordu.

Düşünceli yüzü birden şefkatle bakmaya başlamasına yol açarken tek elini dizime koydu. "Seni anlıyorum. " dedi.

"Gerçekten elimde değildi. Çok kötü hissediyorum Esen." diye mırıldandım. Düşünüyordu.

"Doğa ve Kaya'nın özelini seninle paylaşmam çok yanlış olacaktır." dedi. Yüzümdeki hüsranı görmüş olmalı ki, "Ama bunu bir nevi arkadaşımın iyiliği için yapıyor olacağım. Sevgilisi onu seviyorsa ikisinden de uzak duracaksın sonuçta. Değil mi?" dedi. Hüzünlü bir gülümsemeyle kafa salladım. "Tamam öyleyse. Haber veririm." diyerek gülümsememi tekrar etti.

"Ama sen de bu sürede Kaya'yı aklından çıkarmaya çalış olur mu?" diyerek onay bekledi. Bu sefer kendimi tutamayıp harbiden gülümsedim. "Tamamdır."

"Çok teşekkür ederim."

"Önemli değil." dediğinde ayaklanarak, "Ben gideyim artık." dedim.

"Buluştuğumuzla ilgili kimseye bir şey söylemezsin değil mi? Sevgilim öğrensin istemiyorum." dedi. Kafamı yeniden sallayarak ellerimi ceplerime koydum ve gülümsedim. "Tabi söylemem, arkadaşlar bu günler için vardır."

Gülümsediğinde elimi omzuna koyarak, "Esen gerçekten teşekkür ederim. Çok iyi birisin." dedim. Bir nevi topraklama yapıyordum son son. İşimi sağlama almak önemliydi. Ve beni ters çevirirse yanlışlıkla sevgilisine buluştuğumuzu söyleyeceğime dair ihtimalleri de aklında bulundurmasını sağladığımı tahmin ediyordum.

"Alper şey..." diyerek yüzüme doğru kafasını kaldırdı. "Efendim?" diyerek olduğum yerde dikilmeye başladım.

"Ben Kaya'nın Doğa'yı bırakacağını sanmıyorum. O yüzden çok umutlanma tamam mı?" diyerek dudak büzdü. Kafamı sallayarak elimi havaya kaldırıp salladım. Arkamı dönüp yürümeye başladığımda sinirlenmiştim. Gider ayak ayar vermişti aptal kız. Homurdanarak telefonumu çıkarıp Ceren'e mesaj yazmaya başladım.

"Neredesin?"

Su'nun peşinden koştuğu için Kaya'nın da yerini biliyor olmalıydı. İki gündür çocuğun yüzünü görmemiştim. Evet arada konuşmuştuk ama sohbeti hep ben başlatmıştım ve şimdi de arayıp nerede olduğunu sormak çok peşine takılmışım gibi göstereceğinden yerini bulup denk gelmiş gibi karşısına çıkmak daha mantıklı geliyordu.

"Arkadaşımın evinde. Neden?" yazdığını görünce, "Kaya'nın nerede olduğunu biliyor musun?" diye sordum. Bir süre görüldü olarak bıraktıktan sonra, "Su'ya yarım saat önce şu kafede olduğunu söylemiş." diyerek konum attı. Konumu açtığımda yakınlarda olduğunu görüp gülümsedim. "Kiminleymiş?"

"Sorayım mı?" dediğini görünce cevap vermeden arama bölümüne girip Sümer'i aradım. Konum olarak atılan kafeye iki arkadaşını daha alıp geçmesini söylediğimde işlerimi bayağı random ilerletiyor olmama gülümseyerek arabayı çalıştırdım.

Madem unutuluyordum, o zaman kendimi hatırlatmalıydım değil mi?

FUCK BUDDYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin