Ceren'in karşısındaki koltukta, Kaya'nın kolunun altında oturmuş sigara dönüyordum. Evet doğru duydunuz. Bugün öğrendiğim ve sinirden kudurduğum şeye rağmen yine kendimi Kaya'nın kollarına atmıştım.
Okuldan çıkalı yaklaşık 2 saat kadar oluyordu. Hava kararmak üzereydi ve buraya gelmek için bulduğum nedeni şimdiden unutmuş gibiydim. Gelme sebebim hiç umrunda değilmiş gibi Ceren'in Su'ya bir şeyler anlatıyor ve gülüyordu. Belki de fırsat tanınsa, soracaktım.
Son derse kadar kendi kendimi yiyip durmuş ve okuldan çıkmaya yakın bir zamanda Kaya'yı özlediğimi fark edip Doğukan'ın kim olduğunu ona sormaya karar vermiştim. Bu karar doğrultusunda da Ceren'i aramış, evine Kaya'yı çağırmasını ve benim de geleceğimi anlatmıştım. O da hiçbir şey yokmuş gibi dediğimi yapmıştı. Sonuç olarak buradaydık. Tam olması gerektiği gibi okul çıkışı aynı çatı altında barınıyorduk. Veya tam olması gerektiği gibi değildi. Kolunun altında değil, karşısında oturmalıydım belki de?
Arasında sigara tuttuğu iki parmağını bana doğru uzatıp kısık gözleriyle dumanı dışarı üfledi. Gözlerinin kısık olması girdiği tripten kaynaklı mıydı yoksa gözü mü yanıyordu hiç öğrenemedim. Ama muhtemelen dumandan rahatsız oluyordu. Çünkü karşısında ben olmasaydım o dumanı bırakmak yerine üfleyerek uzaklaştırırdı. Hep üflüyordu.
Parmaklarına uzandım. Sigarayı alıp dudaklarımın arasına koydum. Ama bu kez nefes alamadım. Çünkü o bana bu şekilde bakarken benim aklıma sadece Batuhan'la yatmış olma ihtimali geliyordu. Veya yatıyor olma.
Sigarayı dudaklarımın arasından çekip küllüğe bastırdım. Kaşlarını hafif bir biçimde çatarak, "Ne oldu?" Dedi. Ceren bir an konuşmayı bırakıp bana döndüğünde göz göze geldik ve elini Su'nun koluna atarak kızı salondan çıkardı. Kaya sessizce gidişlerini izledikten sonra bana döndü. Az sonra ne yapacağımı merak ediyordu.
Sigarayı söndürdüğüme pişman olup sehpadan bir dal daha çektim. Kolumu tutup meraklı bakışlarıyla kafasını yana doğru eğdi. Birden "Doğukan kim?" Diye sordum. Tam o an sormasaydım bir daha soramayacaktım çünkü.
Ben bir yandan, vermem gereken tepkileri kestirmeye çalışırken elini kolumdan çekti. Arkasına yaslanırken, "Hiç kimse?" Dedi. Nereden çıktığını haklı olarak merak ediyordu. Çünkü çocuğun adını en son benim yüzümden kavga ettiğinde duymuştum. Bu ihtimali biliyordu.
Omuz silkip sigaramı dudaklarımın arasından çektim. "Bir daha sorayım mı?" diye yeniledim.
"Ne duymak istiyorsun?" Diye sordu. Az sonra kalk siktir git amın evladı diyecek kadar rahatsız olmuştu. Alt dudağımı büküp, "Her şeyi." Dedim. Fazla ileri gidiyordum. Ama bir şey demedi. Sadece bir anlığına gülüp eliyle kapıyı işaret etti. "Kızlar bunun için mi kalkıp gitti?"
Gevelemeden başımı salladım. Yine güldü. "Onlar varken de sorabilirdin." Dedi bu kez. "Gerek yoktu şu triplere."
Bozulmuştum ama çaktırmadım. Ters bir şey söylersem konu değişecekti. Ayrıca Ceren'e kalkıp gitmesini ben söylememiştim. Kendi yapmıştı.
Susmaya devam ettiğimi görünce arkasına yaslanıp tek kolunu koltuğun sırtına uzattı. "Sen sor. " dedi. "Ben de cevaplayayım.."
Kafamı salladım. Madem izin verdi, soracaktım. "Yatıyor musunuz?" Dedim. Belki de ilk olarak yakınlıklarını falan sormam gerekiyordu nezaketen. Ama nezaketi önemsemeyecek kadar hararetliydim. Tam olarak neyle karşı karşıya olduğumu bilmem gerekiyordu.
Rahat bir şekilde, "Hayır." Dedi. Kaşlarımı çatarak, "Yattınız mı?" Diye sordum. Sonra dikkatle yüzüne bakmaya başladım. Az sonra vereceği tepki çok önemliydi.
İfadesiz bir suratla, "Yattık." Dedi. Pek de memnun değil gibiydi. Rahatladım. Sonra aniden merakla, "Neden?" Diye atıldım. Azdık, yattık amın evladı sanane diye bağırıp koltuğu kafama fırlatacaktı. Haydi bismillah...
Duvara bakarak omuz silkti. "Sarhoştuk. " dedi. Sonra bana baktığında yüzümdeki anlamsız ifadeyi görüp, "Beni öptü." Dedi. Kaşlarımı büzerek ağlamaya başlamak istedim. Dudaklarını benden başkasıyla paylaşmıştı.
Sesimin normal çıkmasını umarak, "Ne zaman gerçekleşti bunlar?" Diye sordum. Düşünür gibi oldu. "Doğa'yla ayrılmıştık." Diye cevap verip, "Yedi, sekiz ay." Diye ekledi. Tepkilerimi inceliyordu. Ben de bir yandan tepkisiz kalmaya çalışıp diğer yandan da onun tepkilerini yakalamaya çalışıyordum.
Aklıma Ceren'in attığı mesaj gelince kaşlarımı çattım. İkisinin anlattığı şeyler uyuşmuyordu. Kaya tek gecelik anlamsız bir ilişkiymiş gibi anlatmıştı. Ama neden tek gecelik bir arkadaşlık insanı dayaklık derecesine sokardı ki?
"Tek gecelikti yani?" Diye sordum. Evet diyip beni aydınlatmasını bekliyordum. Ama içten içe sorumun cevabının hayır olduğunu da biliyordum. Beklediğim gibi, "Hayır." Dedi. Yani bu çocuk Doğa'dan ayrılıp ayrılıp erkeklerle takıldıktan sonra o kıza geri mi dönüyordu?
"Sana neden vurdu?" Diye sordum. Bir şeyleri açıklaması gerekiyordu. Aksi takdirde delirip oraya buraya kafa atmaya başlayacaktım.
Sinirle kaşlarını çatıp, "Kavga ettik." Diye çıkıştı. Sakin kalmaya çalışarak nefes verdim. "Neden kavga ettiniz?"
Ben ilgiyle yüzünü incelerken sadece susup omzunu silkti. Cevaplamayacaktı. Şaşırarak oturuşumu dikleştirdim. Çocuk gibi kaçıyordu sorumdan. Bu işin içinde bir iş vardı...
"Şşt." Diye seslendim. "Neden kavga ettiniz?"
Yüzüme kısa bir bakış atıp tepkisiz kaldı. Aniden aklıma gelen ihtimalle ben de oturduğum yerde kaldım. Kaya'nın istemeden altta olmayı kabul ettiği tip Doğukan mıydı? Nasıl soracaktım lan? Muhtemelen farklında olmadan büyüttüğüm göz bebeklerimle suratına baktım. O da bana baktı. Bir süre öyle bakıştık. Sigaramı küllüğe basıp hızla ayağa kalktım. Masanın üstünden telefonumu kaptığım gibi kendimi önce odanın, sonra da evin dışına attım.
Kendisinin bile üstünü kapatıp kaçmaya çalıştığı o konuyu ben nasıl dile getirecektim? Ne diyecektim? Ne yapacağıma dair aklımda hiçbir şey yoktu. Sadece basıp evime gidecek, bir şişe vodkayla odama kapanacaktım.
Ve Doğukan'ı gördüğüm ilk yerde komalık edecektim.