"Alper müsait misin?"
Telefonumun ekranının aniden aydınlanmasıyla gelen mesaja doğru eğildim. Kaya'dandı.Saat gece 1'e geliyordu. Müsait falan değildim. Bir şeyler yazıp sonra da uyumayı planlıyordum. Mesaj bildirimini sağa çekerek ekranı açtım ve Whatsapp'a girdim.
"Evet"
Anında online oldu. "Evde misin?"
"Evdeyim." Yazarak beklemeye başladım.
"Gelebilir miyim?" Yazdı. Gece birde neden aq diye sormak istesem de çeneyi kapalı tutup. "Gel." Yazdım.Babam evde yoktu. Ama annem duruma ayılırsa söylenecekti...
"Kapıyı çalma. Annemler evde." Yazarak yolladım. Bekledim ama cevap gelmedi. Ben de masadakileri toparlayarak banyoya daldım. Bu saatte gelen fuck buddy naber len diyip köşede oturup muhabbet etmezdi herhalde?Duştan çıkıp giyindiğimde gelen mesaj sesiyle masadaki telefona doğru eğildim. "Aşağıdayım." Yazmıştı.
Hızlı adımlarla odadan çıkarak mümkün olduğunca ses çıkarmamaya çalışarak ön kapıyı açtım. Dışarı çıkıp bahçenin kapısını da açtığımda arabasının yanında bekliyordu. "Selam." Dediğinde sabırsızca elimi salladım. "Gelsene içeri."
"Ailen rahatsız olacaksa başka bir yere de gidebiliriz?" Diye sordu. Dış kapıyı tutan elim demirin soğukluğundan üşümüştü. Bırakarak boş gözlerle çocuğa bakmaya başladım. "Nereye gidebiliriz mesela?"
Omuz silkerek, "Neresi olursa." Dedi. Yazık, sakat galiba.
"Hadi içeri." Diyip gelmesini beklemeden eve doğru yürümeye başladım. Ön kapıdan içeri girerken eğilip ayakkabılarına baktım. "Adımlarını yavaş at." Diye fısıldadım. Kafasını sallayarak peşimden gelmeye başladı.Annem ayılmadan odama girdiğimizde ben gelen rahatlamayla kendimi yatağıma atmışken o ceketini çıkarıp özenle katladıktan sonra köşede duran tekli koltuğun üstüne bıraktı. Mal mal çocuğu izlemeye devam ettim.
Gelip yanıma uzandığında derin bir iç çekerek, "Naber?" Dedi. Yüzüne döndüm. "İyi?" Diyerek gözlerine baktım. Gözleri benimkileri bulduğunda omuz silkerek, "Çok iyi sayılmaz." Diye mırıldandı. Üzgünden çok, sinirden delirmiş de yeni yeni sakinleşmeye başlamış gibi duruyordu. "Sorun ne?" Diye sordum. Bu çocuğu niye üzüyonuz oğlum?
Tek dirseğimden destek alıp hafif yükseldim. Yüzüne yukarıdan bakmaya başladım. Sorun ne olabilirdi ki? "Boşver." Diyip dudaklarıma uzandı. Sorununu harbiden merak etmiştim. Ama dudaklarıma ısrarla değdirdiği dudakları bu konuyu biraz erteleyebileceğimi kabul ettirdi.
Dudaklarımı hafif aralayarak öpüşüne karşılık vermeye başladım. Bana uzanmak için kaldırmış olduğu kafasını yatağıma yasladığında üzerine biraz daha eğilip boşta kalan elimle yanağını okşamaya başladım. Ağzımı açtıkça diline daha çok temas ediyor ve her temasımda daha fazlasını istiyordum. Dirseğimin üzerinde biraz daha yükselerek tek bacağımı vücudunun diğer tarafına attım. Diğer elimi de kafasının yanına yerleştirip yüzüne yeniden eğildiğimde beni bekliyormuşçasına ağzını açarak dilimi karşıladı.
Dudaklarının içinde iyice kaybolmamak için kendimi çekerek boynuna birkaç öpücük kondurmaya başladım. Dudaklarım tişörtünün yakasına değmeye başladığında doğrulup eteklerinden tuttuğum tişörtü çıkararak kenara bıraktım. Yeniden diliyle dudaklarımı ıslattığında tek eli ensemden saçlarıma gitti sıkıca kavradıktan sonra geriye doğru çekerek dudaklarımızı ayırdı, "Duş mu aldın?" Diye mırıldandı. Saçlarım muhtemelen hala ıslaktı.