Biz Evliyiz

11.6K 325 46
                                    

Kimse masada oluşan sessizliği bozamıyor, dahası duydukları şeye ne tepki vereceklerini bilemiyorlardı. Diğer tüm gözler etrafta dolaşırken karşılıklı oturan iki kişinin gözleri birbirine dikilmişti. Leon konuşmakta tereddüt ederken Hilal daha cesur davrandı.

''Ben bu masada oturmaya dahi tahammül edemiyorken bir de ne yapacakmışım?'' dedi sinirli bir sırıtışla. ''Ben... Ben kimseyle evlenmem! Hele sizin istediğiniz biriyle hiç!''

Leon biraz ona baktıktan sonra ''Ben de sizinle aynı fikirdeyim Küçük Hanım.'' dedi ciddi bir ifadeyle ve dönüp ortaya bu fikri atan adama baktı. ''Sayın Başbakan Yardımcısı, size karşı kabalık etmek istemiyorum lakin bu söylediğiniz olacak iş değil.''

''Siz ne vakittir emirlere karşı geliyorsunuz Teğmen?'' dedi Vasili sinirle.

''Yani bu bir emir mi? Fikrimiz dahi sorulmayacak. Öyle mi?''

''Öyle Teğmen! Ben evleneceksin diyorsam, evleneceksin.''

Hilal hemen atıldı oturduğu yerden. ''Siz oğlunuza emir verebilirsiniz. Lakin bana emir veremezseniz.''

''Kumandan veremiyorsa ben veriyorum kızım.'' dedi Cevdet. Azize ve ikisi bir süre sessiz kalmıştı. Cevdet söylediklerinden sonra karısıyla göz göze geldi. Azize bu hiç olmayacak iş için konuşmaya tenezzül dahi etmeyecekti ama dayanamadı.

''Ben müsaade etmiyorum! Annesiyim ben onun ve kızım için bu izdivacı hayırlı görmüyorum.''

''Karar verildi Azize!''

''Kim vermiş bu kararı? Kızıma, bana danışmadan.''

Başbakan Yardımcısı'ydı bu kararı veren. Geldiğinden beri sürekli yaşanan kötü hadiseler, alınan yenilgiler, şehrin karışıklığı... En göze batanı da gelişlerinin bir türlü kabul görmemesiydi. Kimseyi birlikte yaşayabileceklerine inandıramamışlardı. Vasili'nin en çok da bu konuda yetersiz kaldığını görmüştü. Yine de onun yaptığı zulme şahit olduktan sonra bile hâlâ bu birlikte huzurla yaşama fikrini savunabiliyordu. Çünkü birkaç isyancı olarak gördüğü vatanseverlerin bu haksız kıyımı hak ettiklerini düşünüyordu. Bu adam şehri onların sayıyor, buraya olmadığını iddia etiği medeniyeti getirmeye kararlı görünüyordu. Şimdi ortaya attığı bu evlilik fikrinin bu tasarını gerçekleştirmede güzel bir ilk adım olacağına, bir örnek teşkil edeceğine karar vermişti.

''Kararı Azize Hanım...'' dedi Başbakan Yardımcısı Kostas ona dönerek. ''Ben ve bu gençlerin babaları verdi. Bu fikri onlara açtım ve çok müspet yaklaştılar. İki iyi dostlar. Neden akraba da olamasınlar?''

''General'inizi bilmem fakat ben bu aileyle akraba olmak istemiyorum. Kızımın üzerinde babasından çok benim hakkım var. Bu sebepten istikbali hususunda kararı vermek de bana düşüyor. Son sözüm budur!'' dedi Azize ve kalktı masadan. Yan tarafta oturan kızlarına döndü. ''Çabuk kalkın siz de!'' deyip onları önüne katarak Hasibe Hanım'ın bulunduğu odaya gittiler.

Leon da bu kez kabalığı önemsemeden izin isteyip odasına çıktı. Oğlu gittikten sonra bu konuda fikrini söylemeyen Veronika beylere doğru konuştu. ''Leon isteseydi belki benim de rızam olurdu. Lakin oğlum istemiyor. Haliyle ben de bu izdivaca karşıyım Vasili.'' dedi ve o da masadan kalktı.

Bu tepkiler Kostas'ı yıldırmamıştı. Kafasına koyduğu şeyi yapmadan Atina'ya dönmeyecekti. O böyle rahatken Cevdet ve Vasili düşünceli görünüyordu. Biri vazifesi gereği şimdilik bu izdivaca memnun görünmek zorundaydı ki o kişi Cevdet'ti. Karısı ve kızının karşı çıkmaya devam edeceğini bilse de kalbi huzur bulmuyordu. Vasili ise oğlunun, kararını sorgulaması kısmına takılmıştı.

BedbahtlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin