Hilal ile Mecnun

4.4K 132 98
                                    

Çocuklar hep bir ağızdan çığlık atmış, kimisi en yakınındakine sokulmuş, kimisi de bulduğu bir anlık cesaretle yatağına koşup yorganın altına girmişti. İçlerinden yalnızca biri, hiç istifini bozmadan ve gözlerini daha da açarak bekliyordu hikâyenin devamını duymayı. Odanın tam orta yerinde titrek ışığıyla yanan bir mum vardı. Arkadaki kapı aniden açılınca içeri giren rüzgârla mum söndü. Ama birkaç saniye içinde tepelerindeki ışık yandı ve odanın içi tamamen aydınlandı.

''Leon!'' diyerek içeri dalmıştı Yorgo, öfkeli bir sesle. Çocukların çığlıklarını üst kattan duymuş ve hemen buraya koşmuştu. ''Yine ne anlatıyorsun bunlara?'' Birbirlerine sokulanlar yavaşça ayrılmış, yorganın altındakiler başlarını çıkarmaya başlamıştı.

Leon omzunun üzerinden başını biraz kaldırıp arkadaşına baktı. ''Masum bir hikâye.'' Dudaklarını büzüp gülümsedi.

''Evet.'' deyip onu destekledi Niko, anlatılan hikâyeden bir tek o korkmamıştı. Arkadaşları da ne korkaktı! Hayaletin h'sini duyunca titremeye başlıyorlardı.

''Biliyorum ben o masum hikâyeleri!'' Yorgo içeri doğru ilerledi. ''Hepiniz doğru yatağa! Sen de Niko!''

Çocuklar birer birer kalkıp yataklarına doğru yürüdü. Niko'nun keyfi kaçmıştı, hikâyenin devamını duyamadığı için. Bu sebeple onun omuzları biraz çökmüştü. Leon da çevik bir hareketle kalktı bağdaş kurup oturduğu yerden, ellerini cebine koyup yerinde hafifçe yaylandı.

''Dışarıda bekle sen!''

''Emredersiniz!'' dedi Leon ve çocuklara doğru döndü. Uzayıp giden odanın içinde iki yana sıralanmış toplam yirmi yatak vardı. Altı ve sekiz yaş aralığında olan çocuklar bu odada kalıyordu. Daha küçükler ve büyüklerin odaları başkaydı. ''İyi geceler çocuklar!'' diye bağırdı. Artan bir uğultu şeklinde, sesleri birbirine karışırken aynı karşılığı aldı onlardan. Sonra da odanın dışına çıktı.

Yorgo çocukları sırayla kontrol edip üzerlerini örttükten sonra ışığı kapatarak dışarı çıktı. Leon'a çatık kaşlı bir bakış atıp merdivene doğru yürüdü ve peş peşe merdiveni çıktılar. Üst katta müdürün, öğretmenlerin ve ikisinin odası vardı. Gelişlerini hatırlayamayacak bir yaşta bırakılmışlardı bu yetimhaneye. Arkadaş olduktan sonra da hiç ayrılmamışlardı.

''Yok bir şey!'' dedi Yorgo, üst kata çıkıp da kapı önünde bekleyenleri görünce. ''Odanıza girin, iyi geceler.''

Yetimler gibi, öğretmenlerin hepsi de erkekti. Kapılar birer birer kapanırken koridorda ilerlemeye devam ediyorlardı. Müdürün, bu yetimhaneye tüm hayatını adamış Bay Sakis'in, kapısının önünden geçerken içeriden gelen ve bir ikaz olduğunu çok iyi bildikleri yüksek öksürük sesini duydular. Hızlanıp koridorun en sonunda kalan odalarına girdiler.

''Çocuklara bak, gel, dedim! Yapacağın buydu!''

''Hikâye diye kendileri tutturdu.'' derken yatağının üzerine sırt üstü devrildi Leon. İki elini ensesinin altına yerleştirdi, bir ayağını da diğerinin üzerine attı.

''Senin de canına minnet! Bayılıyorsun çocukları korkutmaya!''

''Birazcık cesur davransalar, ne çok eğlenecekler haberleri yok. Ayrıca bir uyduruk hikâyeden böyle korkuyorlarsa... Gerçek hayat bu hikâyelerden bin kat daha korkunç, nasıl başa çıkacaklar?''

''Çocuk onlar daha!''

''Bizim gibilerin böyle bahaneleri olmamalı Yorgo, biliyorsun. Biz zaten mağlup olarak başladık hayata, diğerlerinden bir adım geride... Bu açığı kapatmaya ve hatta öne geçmeye şimdiden başlamaları lazım. Aksi takdirde yitip giderler.''

BedbahtlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin