Ben Yanındayım

7.6K 258 62
                                    

Kucağındaki bebeği uyandırmamaya çalışarak beşiğine koydu Hilal. Beşiği de hafifçe salladı ki iyice uykuya geçsin. Babaannesi giderken uyutmuş ama huysuzlanmaya başlayınca tekrar kucağına almıştı. Yan odadan gelen sesleri duyuyordu o sıra. Oradaki yumurcaklar hâlâ yataklarına girmemişti. İyi bir fırça yiyeceklerdi. Odadan parmak uçlarında çıkıp kapıyı yavaşça üzerine çekti.

Yan odaya giderken kapının vurulduğunu duydu. Ablası ve babaannesi çoktan gitmişti, onlardan biri geri dönmüş olamazdı. Gece de epey ilerlemiş sayılırdı. Kapı bir daha vuruldu. Korktu ama kapıyı da açmalıydı. Odaya gidip eşarbını aldı ve merdivene yöneldi.

Kapıyı açmadan önce dışarıya doğru seslendi. Tedbir olsun diye de mutfaktan bir odun almıştı. Onu elinde sıkarken bir kere daha bağırdı dışarı. Dışarıdaki cevap vermiyordu ama gülüyordu.

''Leon!'' dedi kızarak, kapıyı açtı. Leon sırıtmaya devam ederken bir omzunu kapıya yasladı.

''İçeri almayacak mısın kocanı?''

''Münasip bir vakitte gelmemiş kocam, almayacağım içeri!'' Kapıyı yüzüne kapatmaya yeltendi. Leon ''Dur!'' deyip kapanan kapıyı tuttu, içeri girdi. Hilal geri giderken elindeki odunu sinirle bir köşeye attı. Leon oduna bakıp da gülmüştü. Sevgili zevcesi kendini bununla korumaya çalışacaktı.

''Neden geldin?''

''Çocuklar uyudu mu?'' Elinde tuttuğu kutuyu salladı. ''Onlara çikolata getirdim... Üniformadan korkuyorlar, üzerimi değiştirmeye konağa gittim. Dayım beni lafa tuttu. Ancak bu vakitte gelebildim.''

''Leon, ya biri görseydi seni... Belki de gördü.''

Leon umursamaz bir tavırla omzunu silkti. Paltosunu çıkarıp Hilal'e uzattı ve merdivene doğru yürüdü. Basamakları bitirip gözden kaybolana kadar peşinden kaşları çatık baktı Hilal. Paltoyu sinirle silkip astı. O da peşinden gideceği sırada kapı bir daha vuruldu.

''Eyvah! Kim geldi şimdi?'' Telaşla gitti kapıya, dışarıya doğru seslendi.

''Benim Hilal... Mehmet.''

''Bir sen eksiktin!'' Kapıyı yarıya açmışken söylemişti bunu, Mehmet duymuştu. ''Aşk olsun Hilal.'' dedi, gülümserken. ''O nasıl laf?''

''Niye geldin Mehmet?''

''Çocuklara lokum getirdim. Uyudular mı?''

''Allah'ım beni neyle imtihan ediyorsun bu gece?'' Söylenirken kenara çekildi. Mehmet içeri girince kapıyı kapattı. ''Leon burada, haberin olsun.''

''Onun ne işi var burada?''

''Esas senin ne işin var Mehmet?''

''Lokum getirdim, dedim ya.''

''O da çikolata almış. Çocuklar mide fesadı geçirerek... Hadi, yürü!'' Önüne geçip basamakları çıktı. Çocukların odasından hiç ses gelmiyordu. Hilal, neşeyle Leon'un elindeki kutuya saldıracaklarını düşünmüştü.

Kapının önüne gelince içeri bir bakış attı. Çocuklar bir yatakta toplaşmış, çatık kaşlarla kapıya yakın ayakta duran Leon'a bakıyordu. Demek ki dertleri sadece üniforma değildi. Arkasından gelen Mehmet görününce ise bir cümbüş koptu. Onun içeri girmesiyle çocuklar yerlerinden fırlayıp ona doğru koştu.

''Mehmet Abi!'' Sesleri belki de dışarıdan duyuldu.

''Çok mu özlediniz beni?'' Elindeki kutuyu bir yatağa bırakıp yere çömeldi. Bu kez hepsi birden boynuna sarıldı. Başını biraz arkaya çevirip Leon'a üstün körü bir baş selamı verdi.

BedbahtlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin