Crucio

1K 115 75
                                    


Merhabaaa!!
Evet, minişlerimm...
Bir adet özel bölüm ile karşınızdayım. Bu bölümün de 6. kitapta falan olmasını tahmin ediyorum ama tabii işler değişebilir, o yüzden kitap meselesine çok takılmayın. Yani ben kitapta olmayan kısımları da yazmayı düşündüğüm için birazcık karışıyor 😏😏
Her neyse, umarım beğenirsiniz. Tahminleri de alabilirim 😂😂 İşleri sandığınızdan çok çok daha fazla karıştırıp aklınıza gelmeyecek şeyler yapacağım. Fakat aydınlanmanız açısından söylüyorum, diğer bölüm bu kitabın finali olacak ve finalde Merope'un gizemini ortaya çıkartacağım. Tabiii başka sırlar oluşacak.
İyi okumalar!!


"Canımı sıkıyorsun," diye mırıldandım, iksir şişelerini incelerken.

Karanlık malikane, her an gözleriyle beni takip eden boğucu tablolar, alt kattan gelen acı dolu çığlıklar, neşeden uzak, buz gibi kahkahalar yeterince kötü hissetmeme neden oluyordu. Bir de onunla uğraşmak istemiyordum.

Hogwarts'da olsaydım böyle olmazdı, biliyordum. Etrafımda kasvetli bir havayla dolaşan ölüm yiyenler yerine şen şakrak öğrenciler, gülümseyip espri yapan hayaletler olurdu, bir de Hermione, Ron ve... Harry...

Yavaşça iç çektim. Düşüncelerimde bu adın yankılanmaması gerekiyordu.

"Sen de benim canımı sıkıyorsun," dedi, Bellatrix. Koyu gözlerini donuk bir bakışla beraber üzerime sabitlemişti. Ne tarafa gidersem gideyim, peşimden geliyordu.

Kendimi kurumuş kan rengindeki (belki de gerçekten bu kurumuş bir kandı) koltuklardan bir tanesine attım.

"Peşimden gelmeyi kes," dedim sert bir sesle. Sesimdeki hırıltılı ton beni bile ürkütmüştü.

"Ona benzemeye mi çalışıyorsun?" Bellatrix sinir bozucu bir kahkaha attı. "Beni böyle kandırabilir misin sanıyorsun? Kim ne derse desin buna inanmayacağımı bilmiyor musun?"

Kaşlarımı çatarak "Bunu söyleyen zaten ben değilim," dedim. Ardından kocaman sırıttım.
"Canını acıttığı için inanmak istemiyorsun değil mi?"

Yüzündeki gülümseme kaybolup yerini düşünceli bir ifadeye bıraktı. Ne hissetse suratından hemencecik okuyabiliyordum.

Kıkırdayarak koltuktaki yastıklardan birine sarıldım. Dudaklarımı büzdüm.
"Ne o? Bellatrix'in kalbi mi kırıldı?"

Asasını hızla doğrultup, üzerimden geçen bir büyü savurdu. Asadan çıkan elektrik akımı duvardaki çerçevelerden birini paramparça etmişti.

"Sana inanmıyorum," dedi keskin bir sesle.

Kaşlarımı çatarak doğruldum.

"Asanı indir, Bellatrix."

Beni dinlemeyerek bu defa asasını bana çevirdi. Gözlerinde öfkeyi, nefreti ve endişeyi görüyordum. Her zaman olduğu gibi zevkten deliren bir Bellatrix yoktu. Kıskançlık içinde boğuluyordu.

"Aptal olma," dediğimde sesim tüm odada yankılanmıştı. "Asanı çek!"

Kahkaha attı ama titriyordu.
"Neden?" diye sordu tiz sesiyle. "Korkuyor musun?"

Odanın dev kapısı açıldığında içeri giren, Malfoy ailesinden Draco ve Narcissa'yı gördüm. Draco hızla teyzesinin yanına geldi, yüzünü buruşturmuştu.

"Ne yaptığını sanıyorsun?" diye yükseldi Bellatrix'e.

"Bu haine küçük bir ders vermeye hazırlanıyorum."
Bellatrix, hiç beklemeden yanıtlamıştı.

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin