Geri Dönüş

2.8K 191 32
                                    


Tanıtım bölümü gibi kısa ve öz bir şey. Lütfen kendinizi belli edin, ikinci kitap Sırlar Odası'yla Hogwarts'a geri dönüyoruz! Yeni bölümü hemen ekleyeceğim.


Bacaklarıma sürünüp duran kedim Puffle'ı kucağıma alıp gülümsedim. Kulaklarının arkasını ve çenesini bir süre okşadım. İyice büyümüştü, kabarık tüyleri, kocaman gözleri vardı.

Mırlayarak yanağıma başını sürttükten sonra kucağımdan yere atladı. Tembel adımlarla ilerleyip kanepeye yattı.

"Juliet!"

Salondan çıkıp mutfağa geçtim. Shannon, dalgalı kısa saçlarını her zamanki gibi özenle yandan ayırıp kabartmıştı. Renkli eteği ve gözleri gibi yeşil kısa kollu gömleği vardı üzerinde. Vişneli turta pişirmişti, gülümseyerek bana bir dilim ayırıyordu.

Archie, en az Shannon kadar cömertti. Güzel karısına sevgi dolu bir biçimde bakıyordu, beni kendi çocuğu gibi benimsiyordu. Çok naziklerdi. İki katlı fakat küçük olan evleri ağzına kadar mutluluk ile doluydu. Muggle hayatlarını olabildiğince büyülü bir biçimde geçiriyorlardı. Dumbledore'un neden onları seçtiğini anlayabiliyordum.

İşin sıra dışı yanı da vardı, elbette. Archie Johnson ve Shannon Johnson benim ile ilgili birçok anıya sahipti. Evlerinde benim küçüklük fotoğraflarım vardı. Ailemin bir trafik kazasında öldüğüne inanıyorlardı, ikisinin de büyücü olduğunu düşünüyorlardı. Çok yakın arkadaş olduklarını anlatıyorlardı. Bana neredeyse 3 yaşımdan beri baktıklarını sanıyorlardı. Yaz tatilimin yarısından çoğu bunları düşünmekle geçmişti. Hayır diyemiyordum, evet ise hiç diyemiyordum. Aslında bundan memnundum. Bana kendi ailemi öyle farklı, öyle güzel anlatıyorlardı ki! Gülümseyerek ne derlerse dinliyordum. Peki ailemi özlüyor muydum?

İşin aslı şu ki; onları hiç özlemiyordum. Bu dünyada, olmak istediğim yerdeydim. Huzurluydum. Başımda sürekli bana bağıran, bana kendimi kötü hissettiren bir anne yoktu ya da varlığı ile yokluğu belli olmayan bir baba yoktu. Beni endişelendiren tek şey, Harry'ye ulaşamamaktı. Biliyordum, Dobby gönderilen mektupları saklıyordu, Vernon eniştesi Hedwig'i çıkarmasına izin vermiyordu.

Ama Tanrı aşkına, bugün onun doğum günüydü! Gönderdiğim mektupların ona ulaşmadığını bilmek en çok da bugün üzüyordu beni.

Ben derin düşüncelere dalmış, turtamla oynarken Archie içeriye girdi. Shannon'a sarılıp yanağına bir öpücük kondurdu. Daha sonra yanıma gelip elini omzuma koydu, mavi gözlerini gözlerime dikti.

"O turta oynanmayacak kadar enfes gözüküyor," dedi gülümseyerek.

Çatalı bırakıp umutsuzluk içerisinde ona döndüm.

"Harry'ye ulaşamıyorum, bugün doğum günüydü."

Minik yüzümü büyük avuçlarıyla kavradı. "Eminim Harry iyidir."

Hafifçe tebessüm ederek ayağa kalktım. Odama çıkacağım sırada bir gürültü duyup yeniden arkama döndüm. Mutfağın penceresine bir baykuş çarpmıştı. Doğrulup kendine geldi ve bağırdı. Ağzında bir mektup vardı. Bu Weasley'lerin baykuşuydu!

Tatilde sürekli mektuplaşmıştık, Hermione de Ron da Harry'nin neden cevap vermediğini merak ediyordu. Tabii onlara nedenini anlatamıyordum.

Koşup Errol'ın getirdiği mektubu aldım. Bu yaşlı, sakar baykuş bana öyle sevimli geliyordu ki.

"Ron yollamış," dedim sevinçle. Adeta seke seke odama çıktım.

Mektubu açarken yatağıma oturdum. Ron mektubunda beni evlerine davet etmişti. Hogwarts'ın açılmasına az bir zaman kalmıştı ve kitapta okuduğum üzere Harry de yakında orada olmalıydı. Yani Ron, Fred, George el birliğiyle onu alıp getireceklerdi.

Aceleyle ayağa kalktım. Shannon ile Archie'ye sorma ihtiyacı duymayan valizimi çıkardım. Heyecanla kıyafetlerimi tıkıştırmaya başladım. Sonunda yeniden onları görebilecektim, neredeyse bunun bir rüya olduğuna inanmaya başlamıştım. Uyanmaktan çok korkuyordum. Yeniden büyü yapamamaktan korkuyordum.

Ben hızla bir dolaba bir valize koşarken odama Shannon ve Archie girdi. Şaşkınlıkla beni izlemeye koyuldular. Sonunda ben valizimi kapatıp diğer şeyleri toparlamaya koyulacakken Archie "Bir yere mi gidiyorsun?" diye sordu.

Başımı hızlı hızlı salladım. "Ron, beni evlerine davet etti. Hemen gitmek istiyorum."

"En azından bize de söyleseydin," dedi Shannon sakince.

"Mektup şimdi geldi ya," diye şakıyarak gülen gözlerle onlara baktım.

Anında yumuşayıp gülümsediler.

"Pekala, o zaman," dedi Archie. "Seni biz götürelim."

İşte arkadaşlarıma ve Hogwarts'a geri dönüşüm böyle başladı.

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin