Diagon Yolu

1.4K 134 41
                                    


Yazım hataları için şimdiden özür dilerim. Yaklaşık 1600 kelimelik bir bölüm oldu, biraz sıkıcı olabilir ama ne yapalım olaylara giriş yapıyoruz yahu! :D İyi okumalar, potterkafalar 😏

Draco'nun dolaba uzanan eli, babasının ona seslenmesi ile geri çekildi.

"Gel, Draco!"

Draco geriye dönünce, Harry alnını koluna sildi. Ona bakarak rahat bir nefes verdim.

"İyi günler, Mr Borgin. Yarın malları almaya gelmeniz için sizi malikaneye bekliyorum."

Kapı kapanır kapanmaz, Mr Borgin de yağlı tavırlarını bir kenara bıraktı.

"Sana iyi günler, Mr Malfoy, eğer anlatılanlar doğruysa bana malikanende saklı olanların yarısını bile satmadın demektir.."

Mr Borgin, melun melun homurdanarak arka odaya gidip gözden kayboldu. Harry ile gelmeyeceğinden emin olmak için bir dakika bekledik, sonra sessizce dolaptan dışarı kaydık. Cam kavanozların yanından geçtik ve dükkan kapısından çıktık.

Tamamen Karanlık Sanatlar'a adanmış dükkanlardan oluşuyormuş gibi görünen kasvetli, dar bir sokağa çıkmıştık. Az önce çıktığımız dükkan, Borgin ve Burkes, en büyükleri gibiydi ama karşıda kirli bir vitrinde kuruyup küçülmüş kafatasları sergileniyordu ve iki kapı aşağıda da içinde devasa kara örümceklerle capcanlı bir kafes vardı. Pejmürde görünüşlü iki büyücü bir aralığın gölgesinden bizi, daha doğrusu Harry'yi gözlüyor, mırıldanarak konuşuyorlardı.

Harry kırık gözlüğünü düz tutmaya çalışırken koluna sarıldım.

Bana baktı. Belki de beni bile bulanık görüyordu, yine de ona umutlu bir gülümseyişle daha sıkı tutundum. O benim en iyi arkadaşımdı.

Zehirli mumlar satan bir dükkanın üzerindeki eski, tahta sokak tabelası, bize Knockturn Yolu'nda olduğumuzu söylüyordu.

Tam o sırada bir ses "Kaybolmadınız ya," deyince yerimizde zıpladık.

Önümüzde yaşlı bir cadı duruyordu, korkunç bir şekilde insan tırnaklarına benzeyen bir tepsi taşıyordu. Bize pis pis gülerek, yosunlu dişlerini gösterdi.

"İyiyiz, teşekkürler," dedi Harry. "Biz sadece..."

"HARRY! BURADA NE YAPTIĞINI SANIYORSUN SEN?"

Yeniden sıçradık, bu defa cadı da bizimle beraber sıçradı. Bir dolu tırnak, ayaklarına doğru şelale gibi yağdı. Hogwarts bekçisi Hagrid muazzam cüssesiyle, dimdik, kabarmış sakalının üstünde parıldayan böcek karası gözleriyle uzun adımlar atarak bize doğru gelirken cadı ona lanet okudu.

Harry rahatlamış bir sesle "Hagrid!" dedi. "Kaybolduk... Uçuç tozu..."

Hagrid ikimizi ensemizden yakaladı ve cadıdan uzaklaştırdı. Dolambaçlı sokakları geçtik, ileride kar beyazı mermer bir bina göründü, Gringotts Bankası. Hagrid bizi dosdoğru Diagon Yolu'na götürmüştü.

"Sizi burada bulacağım aklıma gelmezdi," dedi bize bakarak. "İkiniz birden nasıl kayboldunuz?"

"Harry Uçuç Tozuyla Diagon Yolu'na gelecekti," diye yanıtladım. "Ama beceremedi ve ben de şöminenin önündeydim sonra birden içeriye çekildim."

Hagrid "Garip," dedi. "Üstünüz başınız berbat halde."

Bizi öyle bir silkeledi ki az daha bir eczanenin dışındaki ejderha gübre variline yapışacaktık.

"Knocktun Yolu'nda sinsi sinsi dolaşmak...? Bilmiyorum, tekinsiz bir yer. Kimsenin sizi orada görmesini istemezsiniz."

Harry, "Bunun farkındayım," dedi. Hagrid tekrar bizi silkelemeye kalkışınca kaçıp kurtulduk. "Dedim ya, kaybolduk. Peki, sen orada ne yapıyordun?"

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin