Sırlar Odası'ndaki Gerçekler/ Final Part 1

1K 108 97
                                    




Selaamm!

Sizi beklettiğim için üzgünüm ama 2500 bölümlük epey uzun, belki de yazdığım en uzun bölüm oldu ve maalesef finali buraya sığdıramadım... O yüzden şimdilik burada keseceğim, ardından Part 2 yi yayınlayacağım.

İyi okumalar!

Not: Yazım hatası varsa çok özür dilerim...





Çok uzun, loş bir odanın ucundaydım. Oyma yılanlarla bezenmiş yüksek taş sütunlar karanlığın içinde kaybolan bir tavana yükseliyor ve odayı kaplamış olan garip, yeşilimsi soluk ışığın üzerine uzun siyah gölgeler düşürüyordu.

Başımı ovuşturarak uzanmakta olduğum soğuk zeminde doğruldum. Merope beni borudan aşağıya ittiğinde başımı çarpıp bayılmış olmalıydım. Etrafıma baktığımda kimseyi göremedim, sadece ürpertici bir sessizlik vardı.

Odanın kendisi kadar yüksek bir heykelin tam önündeydim. Yukarıdaki dev suratı görmek için başımı kaldırdım. Çok yaşlı ve maymunsu bir surattı bu. Yerleri süpüren taştan büyücü cübbesinin neredeyse en altına kadar uzanan ince bir sakalı vardı. Kurşuni renkli iki devasa ayağı, odanın zeminine basıyordu.

Derin bir nefes alıp ayağa kalkmaya çalıştım fakat kendimi yapamayacak kadar güçsüz hissediyordum. Hafif hafif yankılanan kıkırdamaları yükselirken bana doğru adımlayan kızıl saçlı Merope'u gördüm. Benim yaşlarımda gözüken ufak, masum bir kıza benziyordu ama gözlerinde korkunç bir ifade vardı.

Hala cübbemin içinde olan asama tutundum. Sihrim zayıftı, hissedebiliyordum ama hiçbir şey yapmadan teslim olmayacaktım.

"İşin bitti," diye tısladı Merope, sinsi sinsi gülümserken.

Ağzımı açacağım sırada benim yerime konuşan erkek sesini duydum.

"Çok iddialısın, Merope."

Arkama baktığımda uzun boylu, siyah saçlı bir erkek vardı. Hatları tuhaf bir şekilde bulanıktı, onu buğulu bir camın arkasından görür gibiydim. Gene de kim olduğuna şüphe yoktu.

"Tom Riddle?" yavaşça fısıldadım.

"Sen de Julliet olmalısın," dedi memnuniyetle. Dudakları yukarıya doğru kıvrılmış, göz bebekleri ışıldamıştı. "Sonunda tanıştık... yüz yüze."

Buğulu yansımasına bakarak iç geçirdim. "Pek de 'yüz yüze' denemez."

Beyaz dişlerini göstererek güldü. Tabii, bu içten bir gülüş değildi.

"Çok yakında tanışacağımızı garanti ederim öyleyse."

Ayağa kalkmak için mücadele ettiğimi belli etmemeye çalışarak toparlandım. İki ayağımın üzerinde duruyor olmak benim için korkunç derecede zor bir eylemdi.

"Yerinde olsam, o kadar emin olmazdım," dedim. Sesim titriyordu yine de iyi bir iş çıkardığımı düşünüyordum. Sadece onun Voldemort olduğu gerçeğine takılmamalıydım. Çünkü bunu hatırladıkça vücudumdaki tüm tüyler tek tek havalanıyordu.

"Cesaretinden etkilendim," dedi Merope keskin bir tonda. Ardından alayla güldü.
"Yoksa aptallığından mı demeliyim?"

Asamı ona doğru çevirdim. Beni o kadar zorluyordu ki dişlerimi sıkarken kırılmalarına sebep olabilirdim. Ondan gerçek anlamda nefret ediyordum, istediğim tek şey yok olup gitmesiydi.

"Ona saldırmak sadece zaman kaybı olur," dedi Tom yanı başımdan.

Şaşkınlıkla ona baktım. Kafam yeterince karışıktı, daha fazla bulandırmasına izin vermek istemiyordum ama meraklı kişiliğim her şeyin aslını öğrenmek istiyordu. Merope kitaplarda yoktu, aniden nasıl ortaya çıkmıştı? Gerçekte kimdi?

Eğer Harry Potter'da Olsaydım (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin