Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Yazmak için çok uğraştım lütfen emeği saygı olarak sonuna kadar okuyun..
Tony gözlerini araladı ve 2. Kez yüzünü buruşturarak yeni bir güne başladı. Yaslandığı sert kayadan destek alarak doğruldu. Claire'i de uyandırmak için arkasını döndüğünde duraksadı sonra koşarak saklandıkları oyuktan dışarı çıktı ama Claire yoktu. Gitmiş... Güneş daha doğmamıştı. Ne yapacağını düşünmek için oyuğa döndüğünde bir taşın altındaki parlayan beyaz kağıdı gördü. Hızlıca eğilip sayfası aralık bir şekilde bırakılan not defterini aldı ve zaten açık olan sayfayı okudu.
"Tony..." ilk kelimeyi okuduğunda sıkıntıyla yüzünü ovuşturdu. Ardından okumaya devam etti.
"Adını bana benim iyiliğim için söylemediğini biliyorum. Ama seni tanıdım. İyi ki de tanımışım, böylece şu anda almış olduğum kararın doğru olduğuna inanıyorum. Tony, bunu ikimiz için yapıyorum. Ben doğru olduğuna inandığım bir şey için ölürken sen de yaşayacaksın. Yaşayacaksın ve intikamımı alacaksın. Bunu biliyorum Tony... Her ne kadar duygularını ve gerçek kişiliğini saklasan da doğru olduğuna inandığın şeyleri yaparkenki dik ve kendine güvenen duruşunu ayrıca gözlerindeki o ışığı saklayamazsın... Sana inanıyorum Tony doğru olduğuna inandığın şeyi yap..."
Tony duyduğu tek el silah sesiyle dondu. Silahın yankıları son bulduğunda ise gözlerini öfke ve üzüntüyle sıkıca kapattı. Bir süre öyle durdu ve etrafını dinledi. Sonunda notun son cümlesini okuyacak gücü kendinde bulduğunda gözlerini açtı.
"İmtikamımı al Stark..."
Tony sessizce not defterini kapattı ve cebine koydu. Şimdi yola koyulmalıydı. Claire kendisini onun için feda etmişti. Oyuktan dışarı çıktı ve geldikleri yönün tersine doğru yürümeye devam etti.Tony 2 saattir yürüyordu. Bir kaç defa araba sesi duyduğunda artık başka bir yola yaklaştığını anlamıştı. Soluklanmak için bir ağacın yanına çöktü ve ne yapacağını düşündü. Eğer anayola çıkıp yardım isterse daha hızlı kaçabilirdi ama aynı zamanda izini daha kolay sürerlerdi. Bu riski göze alamazdı. Onun yerine ormandan ilerlemeye devam edecek ve izini kaybettirdiğinden emin olunca yardım isteyecek birileri bulacaktı. Biraz dinlediğinde ayağa kalktı. Yol kenarına beklediğinden daha yakındı. Bir kaç araba daha geçip gittiğinde etraf sessizleşti. Tony yine helikopter sesi duyar gibi olduğunda dikkat kesildi. Evet yanılmamıştı. Geldiği yönden bir helikopter sesi duymuştu. Tony gizli olması gerektiğini kendine hatırlatarak var gücü ile anayola fırladı. Orada daha fazla beklerse yakalanması işten bile değildi. Soluk soluğa yolun karşısına geçtiğinde ağaçların arasında biraz ilerledi ve yine etrafını dinledi. Rüzgarın sesinden başka bir şey duyamıyordu. Nefesleri düzene girdiğinde Tony hızlıca uzaklaşmaya devam etti.
Tony neredeyse yarım gündür yürüyordu ve Tesisten kaçalı neredeyse 4 gün oluyordu. Bu da yaklaşık olarak 9-10 kilometre yürüdüğü anlamına geliyordu. Ayakları mahvolmuştu. Ayrıca yiyecek ve suya ihtiyacı vardı. Durup dinlenebilirdi ama geceyi geçirecek bir yer bulmalıydı. Biraz daha yürüdü. Nihayet küçük bir kulübe göründüğünde ayakta zor duruyordu. Kendini zorlayarak kulübeye ulaştı.
Içeride biri olabilir düşüncesiyle kapıyı çaldı ve seslendi kimse cevap vermeyince cebindeki kalem ve bir dal yardımıyla kapıyı açtı. Kulübenin içi döşeliydi. Sanırım kiralık.. içeri girdi ardından kapıyı kapattı. Ilk önce buzdolabını açıp biraz yemek yedi ve su içti. Uyursa yakalanabileceğini bildiği halde yatağa uzandı. Çok yorgundu dayanamayarak kendini uykunun kollarına bıraktı.
Pepper'ın kana bulanmış kolyesine dokundu. Titreyen ellerindeki kana bakarken birbirine yapışmışcasına mühürlenen dudaklarını Pepper'ın adıyla ayırdı ve bakışları açık kalan yeşil gözlerine değdi. Suçlarcasına ona bakıyordu. Kan başının çevresinde siyahımsı bir gölet oluşturmuştu. Gözünden akan gözyaşı kana damlayıp minik bir dalgacık oluşturduğunda...
Tony ter içinde uyandı. Kendini toplandığında duvardaki saate baktı. 05.11... Yatakta doğruldu. Kendini biraz toparladığında ayağa kalktı. Başı sanki beyni patlayıp bin parçaya ayrılacak gibiydi. Dolapları karıştırmaya başladı. Iki tane ağrı kesici bulduğunda titreyen elleriyle hapları ağzına aldı ve bir bardak su içti. Midesine doğru yol alan ağrı kesicilerle birlikte kabuslarının bitmesini diledi. Buzdolabını açtı. Alel acele ağzına bir şeyler alırken bir yandan da su şişesi arıyordu. Çekmeceleri karıştırırken bir çakı buldu. Çakıyı tezgahın üstüne bıraktı. Diğer çekmeceyi açtığında ise küçük bir SeeCamp 32 buldu. Hızlıca 4 haneli sarjörünü kontrol etti. Doluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STARK'IN VARİSİ -Ended-
Fanfiction"Kahve ister misin?" Cevap vermeme fırsat tanımadan zırh mutfağa dönmüştü bile. "Gel hadi." Mutfaktan içeri girdik. Yani ben ve zırh. Sandalyelerden birini geriye çekti. "Otur." Sandalyeye oturup zırhı izledim. Kahve makinası çalışıp içine kahve atı...