Ve yeni bölüm...
Sizlere bir sorum var Egemen hakkındaki düşünceleriniz nedir? Onu sevdiniz mi? Yoksa kararsız mısınız? Yorumlarınızı bekliyorum...Yatağımda uyandığımda sanki bir rüya görmüş gibi hissediyordum. En son Egemen'le sessizce oturuyorduk. Uyuya kalmış olmalıyım. Sonra aklıma birbirimize anlattıklarımız geldi. Acılarımız... Gözlerimi kırpıştırdım. Neden böyle garip hissediyordum ki? Sanki alkol almıştım ama... Ben daha önce hiç içmemiştim ki? Öyleyse bu saçma halim neden kaynaklanıyor olabilirdi? Yataktan kalkıp banyoya girdim. Yüzümü yıkamadan önce aynaya baktım. Gözlerim simsiyahtı. Kaşlarımı çatıp başımı eğdim ve yüzüme su çarptım. Bu iyi gelmişti. Tekrar aynaya baktığımda herşey normaldi. Başımı iki yana sallayıp iyice yüzümü yıkadım. Aklıma Egemen gelirken sessizce salona girdim. Fakat salon boştu. Mutfağa girdiğimde orada da olmadığını gördüm. Evde olmadığını anlayıp işe geç kalmamak için hazırlanmaya başladım. Üzerime hızlıca deri siyah pantolonumu, saks mavisi sıfır kollu tişörtümü ve deri ceketimi giydim. Saçlarımı yanlardan açık bırakarak yüzüme yaşımı 18 civarlarında gösterecek bir makyaj yaptım. Çok ağır bir makyaj olmasa da iki kat yüz derim varmış gibi hissediyordum. Dudağıma hiç bir şey sürmedim. Çünkü dudaklarım normalde de aşırı dolgun oldukları için zaten dikkat çekiyorlardı. Ayağıma içinde yeşil ve mor renkler olan airmax lerimi geçirip çantamı aldım. Evden çıkarken karnım gurulduyordu ama eğer bir şeyler yemek istesem geç kalabilirdim. Ve bir zamanlama hastası olarak bu isteyeceğim son şey olurdu.
Barın olduğu sokağa girdiğimde biraz tedirgindim. Ilk defa yanımda hiç biri olmadan böyle bir yere geliyordum. Nefesimi verip kendi kendime "Aş bunları" dedim. Artık hayatımın çoğu kısmı böyle geçecekti. Bardan içeri orada çalıştığımı gösteren kimliği uzatarak girdim. Kapının önündeki korumalar geçmeme müsade ederek kapıyı açtılar. İçeriden gelen sıcak hava ve alkol kokusu yüzüme çarpınca iyi ki birşey yememişim diye düşündüm. Bar tezgahının arkasına geçtim ve ceketimi arkadaki portmantoya astım. Bar henüz neredeyse boş gibiydi. Fırsattan istifade yanımdaki Egemen'in konuştuğu barmenden neler yapmam gerektiğini, içeceklerin adlarını ve nasıl hazırlanacaklarını öğrendim. Adının Sebastian olduğunu öğrendiğim barmen bunları anlattıktan sonra bana gülümseyerek bunları zamanla öğreneceğimi şimdilik bardakları parlatma, temizleme, getir-götür işleri, temizlik vs. gibi işleri halledebileceğimi söyledi. Başımı sallayarak anladığımı belirttim. Köşedeki bardaklara uzanıp bir bez yardımı ile silmeye başladım.
Yapacağım iş normalden fazla olsa da itiraz etmiyordum çünkü maaş da işler gibi normalden fazlaydı. Bu işte Egemen'in parmağı olduğunu düşünsem de Sebastian'dan aldığım ücretin kendisininkinin yarısı bile olmadığını öğrenince rahatladım. Bu yer cidden iyi para dönderiyor olmalıydı.Saat üç buçuk civarı bara Egemen girdi. Islık çalarak tezgaha yaklaşırken ne yapacağımı bilemeyerek utançla kaskatı kesildim. Dikkat çekmek ya da bu şekilde iddalı giyinmek bana göre değildi. Egemen nihayet önümde sırıtarak durduğunda "Merhaba" dedim anlamamış gibi yaparak. Sırıttı. "Size de merhaba hanımefendi. Daha önce tanışmışmıydık acaba?" Dudaklarımı kemirerek "Git işine" dedim. "Birisi utandı galiba?" Kaşlarımı çatıp "alakası yok" diyerek cevapladım. "Hmm. Peki öyle olsun." Sandalyelerden birisine çökerken Sebastian'dan bilmediğim bir içecek istedi. Mavi renkli sıvı önüne gelince bir yudum alırken yüzünü izledim. Fakat hiç bir değişlik olmadı. "Ilk defa içmiyorsun ha?" Dudağı hafifçe yukarı kıvrıldı. "18'imi geçtim ben ufaklık" yüzümü buruşturdum. "Ufaklık mı? Ayrıca 20 li yaşlarındaymışın gibi konuşuyorsun. Ama eminim ki en fazla 19 una yeni basmışındır." Bir yudum daha alırken "iyi tahmin" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STARK'IN VARİSİ -Ended-
Fanfiction"Kahve ister misin?" Cevap vermeme fırsat tanımadan zırh mutfağa dönmüştü bile. "Gel hadi." Mutfaktan içeri girdik. Yani ben ve zırh. Sandalyelerden birini geriye çekti. "Otur." Sandalyeye oturup zırhı izledim. Kahve makinası çalışıp içine kahve atı...