Öncelikle sabırsızlıkla yeni bölüm bekleyen okuyucularıma;
Biliyorum heyecanla bölüm bekliyorsunuz ama inanın ben de sizin gibiyim. Yani ileride ne olacağını ben de kestiremiyorum. Sadece elime kağıt kalemi alıp yazmaya başlıyorum ve kendiliğinden hikaye oluşmaya başlıyor. Kafamda sadece finali nasıl yapacağıma dair tam bir fikir var. Onun harici akışına bırakmış gibiyim... umarım sonunda hepimizi tatmin eden bir bütün ortaya çıkar. Sevgilerimle...❤Yol boyunca yanımdaki yavşak herifin bana sarkmalarını umursamamaya çalıştım. Fakat dokunma girişimlerinde bulunmaya başlamasıyla gerginliğim hat safaya çıkmıştı. Her an Stark adamın üstüne atlayacak gibiydi. İşi bozmasa bari... diye düşündüm. Allah'tan adamı öldürecekmiş gibi bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Ben de ikimizi de bu çileden kurtarmak için uyuma taklidi yapmaya karar verdim. Önce bir iki kez esneme numarası yaptım. Daha sonra yüzümü pencereden tarafa döndürerek uyuma taklidine başladım. Başlarda biraz mızırdansa da sonra pes etti ve nihayet beni rahat bıraktı.
Şehir göründüğünde horlamayı bıraktım. Evet, biraz abartmış olabilirim. Gerinerek esnedim. Ağzımı yayarak -yeni uyanmış taklidi yapıyorum- "geldik mi?" dedim. Yayvan bir gülümsemeyle "Az kaldı. Nerede ineceksin? Istersen evine kadar bırakabilirim?" Yemezler canım ben de yapmacık bir gülümseme ile "en yakın hastane lütfen" diye cevapladım. Yüzü asılırken arabayı hastaneye doğru sürdü.
Hastane önünde durduğunda "teşekkürler" diyerek arabadan indim. Stark'ın inmesine yardımcı olmaya çalışırken adımı telefon numaramı ev adresimi soran sorularını yarım ağız savuşturdum. Sonunda içeriye girdiğimizde acil tarafına yöneldik. Stark elinden geldiğince başını önde tutuyor ve hızlı bir şekilde yürüyordu. Hasta kayıt masasına yaklaştığımızda beni lavabolara doğru çekiştirmeye başladı. Kaşlarımı ne yapıyorsun dercesine kaldırarak beni sürüklemesine izin verdim. Lavaboya girdiğimizde kapıyı kapattı ve kabinleri kontrol etti. "Sargıların yenilenmesi ve pansuman yapılması gerek" musluğu açıp bir avuç soğuk suyu yüzüne çarpmadan önce "şu anda kimliğimi belli etmek istemiyorum" dedi. Elini peçeteye silerken telefonumu istedi. Çantadan çıkarıp şebekeyi etkin hale getirdiğimde telefonuma bildirim yağmaya başladı. Çabucak bildirimleri temizleyip telefonu uzattım. O konuşurken aynaya takıldı gözlerim. Yüzüm berbat görünüyordu. Rengim solmuş gözlerimin altına gölgeler düşmüştü. Derin bir nefes alıp yüzümü yıkadım. Daha sonra ellerimle saçlarımı düzeltmeye çalıştım. Sonunda görünüşüm normal bir hal alınca durdum. Stark'a döndüğümde elindeki telefonu bana uzattı. Sessizce telefonu cebime yerleştirip yüzüne baktım. Bir şey söyleyecek gibiydi fakat sustu. Sustum. Bir süre öylece durduktan sonra "gitmeliyim" dedim alçak sesle. Bana cevap vermek üzereydi ki lavabonun kapısı gürültüyle açıldı ve içeriye kalabalık bir grup girdi. Daha fazla uzatmak istemediğimden aramıza bir kaç kişi girince hızlıca kapıdan dışarı çıktım. Hastane koridorlarında koşar adımlarla yürüyüp kendimi dışarı attım. Eve doğru yürümeye başladığımda bana söylemek üzere olduğu şeyi düşündüm. Eminim ki bana 'bundan sonra ne yapacaksın? Gidecek bir yerin var mı?' gibilerinden sorular soracaktı. Bana soru sormasını istemiyordum. Bana acımasını istemiyordum. Sadece yürümek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STARK'IN VARİSİ -Ended-
Fanfiction"Kahve ister misin?" Cevap vermeme fırsat tanımadan zırh mutfağa dönmüştü bile. "Gel hadi." Mutfaktan içeri girdik. Yani ben ve zırh. Sandalyelerden birini geriye çekti. "Otur." Sandalyeye oturup zırhı izledim. Kahve makinası çalışıp içine kahve atı...