~2.BÖLÜM~

179K 7.1K 588
                                    

Ela renkli gözlerim, onun kahverenkli gözleriyle buluşurken şaşkınlıkla ona bakıyordum. Görücüm(!) ise gayet rahattı. Hiç bir telaş endişe yoktu. Hayır yani insan bir düşünür değil mi? 'Ben bugün bankta bir kızla öpüştüm hem de baya baya, hatta öpüşürken şuanda görücü olarak talip olduğum kız beni gördü.' Ama yok yani! Gözlerinde ve yüzündeki mimiklerde pişmanlık ve utançın zerre kırıntısı yok!

Gözleri yüzümden vücuduma geçince istemsiz olarak gözlerimi,kahve renkli gözlerinden yerdeki beyaz halıya çevirdim.Halının desenleri beynimde dönüyordu.Banktaki adamın,benim evimin salonunda ne işi vardı?

"Kızım misafirlerimize hoş geldin desene."

Halıya sabitlenmiş gözlerimi yavaşça anneme çevirdim. Sitem dolu bir tavırla söylediği bu söze nefesimi yutup cevap vermedim.Gözlerim ona çevrildiğinde,beyaz teninin sardığı koyu kahverengi gözleri ve keskin çene hatları,kumral renkli dağınık saçlarıyla birleşmişti.Kot gömleğinin altına giydiği lacivert pantolonuyla olması gerektiğinden çok daha rahattı.

Boğazımı temizleyip anne ve babası diye düşündüğüm,40'lı yaşların sonlarındaki görücülerime döndüm.

"Hoş geldiniz efendim."dedim kısık bir sesle.

"Hoş bulduk kızım."

Bir iki saniye sessizlik oldu.Bu sessizlik beni geriyordu.Ah hadi ama hiç kimse mi konuşmaz? Daha demin ne güzel konuşuyordunuz.

"Oğlum, Suada kızımıza hoş bulduk desene." dedi görücümün annesi. Ahşap renkli gözler bana döndü.Gözleri beni baştan aşağı taradığında,yerin dibine girmek istedim.

"Hoşbulduk Suada."dedi.Rahatlığını bozmayacak kadar küçük bir ihtimal,heyecanlıydı.Bu arada ben hâlâ ayakta olduğumu fark ederek bir koltuğa sineceğim sırada,babamın sesi kulaklarıma ölüm gibi geldi;

"Artık kahveleri getir kızım."

Gözümü kapatıp açtım ve ayağımı kaldırıp mutfağa doğru bir adım attım. Ama arkamdaki ses beni durdurmaya yetmişti.

"Suada,bana lavoboyu gösterir misin?"

Arkamı döndüm ve kısık bir sesle;

"Tabii."diyerek elimle önümü gösterdim. Tebessüm ederek yanıma geldi ve yürümeye başladık.Salondan çıkıp holde yürümenin ardından misafir banyosuna ulaştık. Boğazımı temizleyerek;

"Buyrun."dedim elimle lavoboyu gösterirken.Hemen buradan gitmek istiyordum.Bana utangaç bir gülümseme yolladı.Ardından önüne düşen saçlarını eliyle düzeltip,benim elimin iki katı olabilecek elini bana uzattı.

"Bu arada tam tanışamadık ben Burak."

Yok artık! Beni tanımadı mı ya?Halbuki benim dalgınlığıma gelerek bir iki saniye de olsa göz göze gelmiştik.

Uzattığı eline hoşnutsuzlukla baktım ve elimi ona uzatmadan duygusuz ve umursamaz durmaya çalıştım.

"Ben de Suada."

Uzattığı eline kısa bir bakış attı ardından beni kolumdan tutarak tuvalete soktu.O kadar ani bir hareket yapmıştı ki çığlık atmaya fırsatım olmamıştı.

Kapıyı kapatıp kendi bedenini kapıya yaslayarak çıkmama fırsat vermedi.Kolumdaki elini çekmeyip,aksine uyarırmış gibi sıkınca dudaklarımı ısırdım.Acıyordu.

"Altı üstü elimi sıkacaktın."

Nefesini yüzüme üfledi.Nefesi saf nane kokuyordu ve bu midemin bulunmasına sebep olmuştu.

"Utanmana gerek yok. Yakında evleneceğiz zaten."

Bana utangaç gülümsemeler atan adam gitmiş,yerine sinirli biri geçmişti.Tüm bedenim ürperdiğinde kendime gelerek kolumu silkeledim ve elinden kurtuldum.

"Ruh hastası mısın sen?!"

Ellerini yavaş hareketleriyle cebine soktu.Tavana bakıp düşünür gibi yaptı.Ardından gözleri tekrar beni buldu.Ağzımdan kayıp çıkan cümleye kesinlikle pişman olmam gerekirdi.Özellikle de bana şimdi gülümsemeye başlamışken.

"Bilmem,bu iyi bir şey mi?"

Gözleri o kadar derin bakıyordu ki,sanki düşüncelerimi okuyabilirmiş gibi hissettim.Gözlerimi ondan hemen kaçırıp,kahverengi kapıya bakmaya başladım.

"Çekilir misin şuradan?"

Kapıya yaslanmaktan vazgeçeceğini umut ederek bir adım attım.Kılını bile kıpırdatmadı.

"Sorumu cevaplamadın."

Kafamı ona doğru kaldırmıştım ki,gözlerine bakamayıp ellerimle oynamaya başladım.

"Demek,seninle konuşabilmem için nişanı beklemem gerekiyor."

Kelimelerinin dudaklarından dökülmesinin hemen ardından ondan bir iki adım uzaklaştım.Nişan derken?Hah!Saçmalık.

"Sen nişanı rüyanda görürsün!"

O adrenalinle kafamı kaldırıp,sesimi yükseltmiş olabilirdim.Kısık sesle bir kahkaha attı.

"Şuanda baban seni bana vermiş bile olabilir."

"Babam beni istemediğim hiç bir şeye zorlamaz."

Cümlesinin ardına dizdiğim cümlemden sonra dudaklarındaki alaylı sırıtmayla, gözlerini kıstı.

"Bir dakika,sen benim gibi..."

Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Yakışıklıyı mı istemeyeceksin?"

"Çok mütevaziyiz."

Yüzünü yüzümden çekti.

"He yani yakışıklı olduğumu inkâr etmiyorsun?"

Ona cevap vermeden,o anki boşluğundan yararlanarak kapıyı açıp sessizce kendimi dışarıya attım.

"Sen...Sahildeki kızsın! Tabii ya,bende bu kızı nerede gördüm diye kendi kendime soruyordum."

Arkamdan fısıldar gibi bunu söylese de,şu söyledikleri kulağa pek de inandırıcı gelmiyordu.Ama kurcalamadım,buna gerek de yoktu.

Uzun holden geçip mutfağa girdim.O ise salona girmişti.

Allah'ım ya görücü diye sapığa çıktık iyi mi? Tövbe tövbe Allah'ım sen affet. Tuvalette olanlar neydi öyle? Onun için normal olabilir. Sonuçta bir kızla öpüşmüştü.Ama benim için kesinlikle normal ötesi,hatta anormal ötesiydi.

Kahveleri ocağa koyup karıştırmaya başladım ama eş zamanla da bu görücülerden nasıl kurtlacağımı düşünüyordum.Kafamda bir milyon soru vardı ama en önemlisi de şuydu:

BURAK NEDEN BENİMLE EVLENMEK İSTİYOR?

MÜSTAKBELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin