~4.BÖLÜM~

170K 6.7K 435
                                    

Multimedia'daki araba,Suada'nın arabası.

Suratına bön bön bakarken, arkasını dönüp adımlarını kapıya yöneltti. Bakışlarım sırtını delip geçtiği sırada kapının ağzında durdu ve şaşkınlıktan kocaman açılmış gözlerime kafasını çevirip baktı.

"İyi geceler Suada."

Bir iki saniye olduğu yerde durdu.Sırıtarak ellerini ceplerine koydu.

"Ya da...Sözlüm mü demeliydim?"dedi.Bu beni sinirlendirmişti.Bu evden defolup gidince hemen babamla konuşmalıydım. Şuan sadece bu odadan ardından da bu evden defolup gitmesini istiyordum.

Hâlâ piyanonun siyah deri koltuğunda otururken, başımı kapıdan çevirip piyanomda sabitledim ve sinirle çıkan sesimle,"Defol!"diyebildim yalnızca.

Ardından beni sinir edecek kahkahası tüm odayı çınlattı.Daha fazla bu sese dayanamayacaktım. Aşırı sinirlenmiştim.Sinirden titreyen ellerimle, piyanomun tuşlarını örten tahta kapağı kaldırdım ve hızlı ritimli bir şarkı çalmaya başladım.

Burak bir şeyler mırıldanıyordu ama piyano tuşlarına o kadar sert ve hızlı basıyordum ki Burak'ın söylediği şeyleri duymuyordum.Piyano tuşlarımın üzeri bir anda tahta kapakla buluştu. Parmaklarımı korkuyla geriye çekip, gözlerinden ateş çıkan Burak'a baktım.

"Yeter!"

Kendinden emindi.Sanki bana istediği gibi davranabilirmiş gibi davranıyordu.

"Benim yanımda bu zımbırtıyı çalmanı istemiyorum. Anladın mı?"

Hah! Bu kendini ne sanıyor? Bir de bağırıyor bana.Bana? Suada Beykent'e?

Ayağa hışımla kalktım tam cevap verecekken, Burak'ın buna bile layık olmayacağını düşünerek, gözlerine her an patlayacak bir volkan gibi baktım ve sakince odadan çıktım. Ardımdan sessizce kapıyı kapatıp odamın önünde merakla bekleyen anne ve babama 'sağolun ya gerçekten sağolun beni böyle biriyle sözlendirdiniz.' gibi bir bakış attım veya atmaya çalıştım. Artık ne kadar olduysa.(!)

Dış kapıya ilerledim ve kapıyı açıp rüzgarlı havaya kendimi bıraktım. Arabama binip sahile doğru sürdüm.Saat akşam dokuz suları olduğu için pek de trafik olduğu söylenemezdi.Sahile geldiğimde, arabayı deniz kenarına park ettim ve arabanın içinde sessizce ağlamaya başladım.Hayatımda yaşadığım en saçma ve akıl almaz günümden birisi bugündü.

Gözlerimi kaldırıp camı tıklatan kişiye baktım. Ahşap renkli, kapıyı açmam için sabırsızlanan bir çift gözle karşı karşıya kaldım.Bir o eksikti zaten.Geldi ya tam olduk.Hemen peşimden evden çıkmış olmalıydı yoksa bana yetişmesi imkansızdı.Mükemmel.

"Suada,açar mısın?"

Camın ardından boğuk sesini duydum.Hayret !Bu kadar nazik olabiliyor muydu ya bu adam?

"Sadece konuşmak istiyorum."

Kısa bir bakışma geçti aramızda hiç de pişman bir hali yoktu. Gözyaşlarım gözümde kurulmuştu. Kahretsin, kesin onun için ağladığımı sanacaktı.Gözlerimi yolla buluşturdum.Muhtemelen arabasını arkama park etmişti.

"Aç şu kapıyı,lütfen."

Odamdaki emir kipleriyle konuşan öfkeli adamla alakası olmayan bu adama bir şey diyemeyip,kapımın kilidini açtım.Arabadan çıkınca "Teşekkür ederim." diye fısıldadı ama cevap vermedim.

"Ben seninle evlenmem."

Bir çırpıda bunu söylediğimde bile sakinliğini korumaya devam etti.Uzun bir sessizliğin ardından konuşması gerektiğini fark ederek,"Biliyorum." dedi.

"Ama izin verebilirsin..Yani,"

Eliyle beni gösterdi.

"Birbirimizi tanımamıza izin verebilirsin."

Bunu inkâr edercesine kafamı sağa sola salladım.

"Sahilde seni o kızla gördüm.Ailen istediği için benimle evlenmek zorunda değilsin."

Bana doğru bir adım atmış,elime doğru elini uzatmıştı ki geri çekildim birden.

"Bunun onlarla bir ilgisi yok."

Gözlerine bir saniyeden daha fazla bakmıyordum.Bakmak istediğim de söylenemezdi.Erkeklerle göz teması kuramazdım,fazlaca kuramıyordum da.Ama sesinden gizlediği bir şeyler olduğu belliydi.Sanki bana söyleyecek çok şeyi vardı ama kelimeleri birbirine değdirip,cümlelerini toparlayamıyordu.

"Kiminle ilgisi olup olmadığını bilmek istemiyorum.Seni kırmak da istemiyorum ama üzgünüm.Gerçekten özür dilerim,ben yapamam.Evlenmek şuan için planımda olan bir şey de değil zaten."

Arkaya doğru gitmiş,arabamın kapı kolunu kavramıştım.

"Peki seninle evlenmek,benim planımda olan bir şey ise?"

Dedikleri beynimin içinde uğuldamaya başladığında,tuhaf gülümsemesinden gözlerimi geri çekip arabama bindim.Ve hiçbir şey demeden hızlanan nabzımla eve sürmeye başladım.Bu adamla evlenmek gibi bir hataya düşemezdim.Babamın,Burak'ın şu kısa zamanda gördüğüm tüm kötü yönlerini nasıl görmediğini düşündükçe,kendimi kafayı sıyırmış kaçığın teki gibi hissediyordum belki ama bu işin içinde bir iş olduğundan artık emindim.

MÜSTAKBELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin