~17. BÖLÜM~

103K 4.2K 181
                                    

Korkuyorum. İçimde oluşan sessiz çığlıklar var. Beni rahat bırakmayan bir vicdanım, kafamın içinde durmadan başa saran Etka'nın o aşağılık herife vurmadığı takdirde oluşabilecek durumlar var. Gözümden süzülen yaşı sertçe elimin tersiyle sildim. Tekrar onun yaptığı bir şey için ağlıyordum. Çaresizdim. Tüm çıkış kapılarımın girişine koca bir taş oturmuştu. Ondan nefret ettiğimi bilmem kaçıncı kez söylerken, haykırarak tekrar etmek istiyordum bu cümleyi. Hıçkırıklarımı tutamaz duruma gelmiştim. Kendimi zorlayarak koşmaya devam ettim. Koşmayı seviyordum ama şu durumda koşmak, işkence gibiydi. Biraz yavaşlayarak dakikalardır yaptığım gibi arkama baktım. Peşimde kimse yoktu. Nefesimi düzene sokmaya çalışarak yürümeye başladım. 'ESON SİTESİ' tabelasının ardından bekçimiz Selami Amca göründü. Bekçi kulübesinde akşam çayını yudumluyordu. Keyfi yerindeydi anlaşılan. Ama beni görür görmez, bu halime şaşırmış olacak ki, ayağa kalktı ve bekçi kulübesinden dışarıya çıktı. Siteye iyice yaklaştığımda son bir kez daha arkama baktım. Görünürde kimse yoktu. Adımlarım normal adımlarıma dönüşse bile nabzım hâlâ aynı hızındaydı.

"Suada, kızım ne oldu?"

Bana endişeyle bakan Selami Amca'ya, korku dolu gözlerle bakmaya devam ettim.

"Sanırım peşimde."

Bana delirmişim gibi bakıyor, endişesini gizlemeye çalışmıyordu. Sakinleştirmek istercesine kolumu sıvazladı. Bir an tedirginlikle Selami Amca'dan uzaklaştım. Bana zarar verecek değildi. Altmışlı yaşlarda, çok iyi kalpli bir adamcağızdı. Ama Burak'ın yaptığı o şeyden sonra sanırım erkeklerden bir süre uzak duracağım.

"Kim peşinde kızım, ne oldu?"

Yerden bakışlarımı kaldırıp, aceleyle arkama baktım. Issız sokakta hava kararmış, sokak ışıkları yanmıştı. Uzaklardan gelen tek tük köpek havlamalarına karışan gecenin uğultusu, ıssız sokağı daha da korkunç yaptı gözümde.

"Hi-hiç kimse." diye kaçamak bir cevap verdim ve koşar adımlarla sitenin içine girdim. Eve doğru yürürken sürekli arkama bakıyordum. Ya tekrar öyle bir şey yaparsa? Başımı sağa sola hafifçe salladım ve gözyaşlarımı gözlerime tıkarak, aceleyle yürümeye devam ettim.

Görüş alanıma iki katlı evimiz girince şu ana kadar içimde tuttuğumu fark etmediğim nefesimi titrekçe dışarıdaki soğuk havayla buluşturdum. Evin kapısının önüne geldiğimde ezberlediğim hareketi yaparak arkama kısa bir bakış attım ve titreyen elimle cebimden anahtarı çıkarıp kapı deliğine sokmaya çalıştım. Korkuyla inip kalkan göğsüme inat, deliğe sokamadığım anahtarın ucuna söylenerek, tekrar kapı deliğinden içeriye sokmaya çalıştım. O sırada kapı birden açıldı. Korkuyla geri çekildim.

"Suada?"

Kendimi, kaşları havaya kalkmış Buket Teyze'nin kollarına bıraktım. Gözüme tıkadığım tıkaçları çıkardım ve gözyaşlarımın serbestçe yanağımdan süzülmesine fırsat verdim.

"Ne oldu Suada? Kızım ne oldu?!"

Ben konuşmaya cesaret bulamayınca, bedenimi eliyle içeriye yönlendirdi. Annemler daha gelmemiş olmalıydılar. Bir iki saat sonra gelirlerdi eve. Umarım geç gelirler çünkü beni bu halde görmeleri onları üzer ve ben onlar üzülsün istemiyorum. Hem annemin Burak'ın gerçekliği hakkında herhangi bir haberi dahi yoktu. Ona nasıl açıklardım tüm bu olanları?

Buket Teyze, "Kuzum, ne oldu?" diye ısrar etti. Puslu gözlerle ona baktım.

"Burak..."

Ağzımdan çıktığına bile emin olamadığım derecede kısık sesle söyledim onun adını. Ardından hıçkırarak ağlamama devam ettim. Beni saran kollarından sıyrılıp, ne ara oturduğumu bilmediğim koltuktan yavaşça kalktım. Buket Teyze de benimle beraber ayağa kalktı. Dengemi sağlayamayarak düşecekken, kolundan tutundum. Başım çatlıyordu. Ağlamaktan ağrımıştı ya da günün psikoloji ağır gelmişti. Bugün, hayatımda ilk defa bir evlenme teklifi almış ve aynı zamanda ilk defa da tacize uğramıştım. Hem de evleneceğim kişi tarafından! Öğlen bana aşk dolu sözcükler sarf eden adam, akşamleyin neler demişti. Ardından yeni bir kursa başlıyordum ve orada kendime bir arkadaş ediniyordum. Sonra bir tane de gitar hocasıyla tanışıyordum ve kurs çıkışında benim için evleneceğim adamı yumrukluyordu. Aslında beni kurtarmak için yapmıştı bunu. Ya da Burak kendisine vurduğu için intikam almak istemişti.

"Ne yaptı Burak?"

Zihnimde dolanan düşüncelere beyaz bayrak çektim. Buket Teyze'nin 'Burak' dediğini idrak edince, kusma istediğimi içime tıktım ve kolundan destek aldığım elimi çekerek düzensiz adımlarla merdivenlerden çıktım. Odama gelmeyi başardığımda, kendimi direkt banyoma attım. Aynada kendi yansımamı gördüğüm gibi şiddetli bir biçimde tekrar ağlamaya başlamıştım. Bedenim ağlamanın şiddetinden sarsılırken, musluğu açıp yüzüme su çarptım. Dakikaların ardından musluğu kapatıp, havluyla suratımı kuruladım. Kendime ağlamayacağıma dair söz versem de, bu sözü tutamayacağımı adım gibi biliyordum.

Odama titrek adımlarım eşliğinde yürüyüp, kendimi yatağıma attım. Tavana bakarken aklıma onun gelmesi normal miydi? Ya Etka gelmeseydi? Beni gerçekten öper miydi? Beni seviyorsa incinmemi nasıl isterdi? Ruh sadisti miydi? Beni kırmak, kalbimi ezmek hoşuna mı gidiyordu? Peki, evlenirsek ne yapardı bana? Eziyet eder miydi? Ya döverse? Gerçekten de döver mi?

Yatağımdan bir hışım kalktım. Onunla nasıl evlenirim? Nişan yarındı. Bir dakika nişan... Kıyafet alacaktım!

MÜSTAKBELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin