~21. BÖLÜM~

101K 4.1K 540
                                    

"Elçin yalvarırım ne olursun gel, beni yalnız bırakma."

Elçin'e yarım saattir dil döküyordum. Bu gelinlik alış verişine Burak'la yalnız başıma mümkünü yok, gitmem.

"Gelemem Suada, teyzem yine fenalaşmış. Biliyorsun işte... Bana ihtiyacı var."

Ses tellerinden yorgunluk damlayan Elçin'i daha fazla zorlayamazdım ya! Hem dediği gibi teyzesinin ona ihtiyacı vardı. Onlara destek olmalıydı.

"Tamam, dua edeceğim bende. Üzme sen canını."

Nefesini hoparlöre üfledi.

"Teşekkür ederim ama seni onunla yalnız bırakmak hiç istemiyorum."

Dudaklarımı yalayıp, derin bir nefes aldım ve sandalyemi çekip oturdum.

"Sen beni düşünme. Sonra görüşürüz, öptüm." diyerek telefonu kapattım.

Bir iki saniye boş boş önüme bakmanın ardından elimi alnıma koyup, iç çektim. O sapık adamla yalnız başıma değil gelinlik almaya, kapı önüne bile çıkmak istemiyordum. Dengesizin tekiydi ve onunla beraberken her an her şey olabilirdi.

Aklıma gelen ilk kişiyle avucumu alnımdan indirip, haince sırıttım ve telefondan Ayşe'nin numarasını tuşladım.

"Alo. Suada?"

Benim aramama şaşırmış olmalıydı. Aslına bakarsak, neden onu aradığımı da bilmiyordum. Ondan daha yakın arkadaşlarım vardı ve onu böyle bir şey için aramış olmam, şimdi kulağıma saçma gelmeye başlamıştı ama aramıştım bir kere.

"Evet benim, Suada. Nasılsın?"

Şimdi nasıl açıklayacaktım? Bunu hiç düşünmemiştim. Gelinlik almaya gidiyorum desem, her şeyi en baştan anlatmam da gerekebilirdi.

"İyilik senden?"

"İşte, idare eder... Ya ben şey diyecektim, bir yerlerde buluşalım mı?"

Gözlerimi kısarak odamdaki duvar saatine odaklandım.

"Aa... Şey, olabilir tabii. Nerede, saat kaçta?"

Gözlerimi duvar saatinden çekip, ellerime odaklandım.

"Bizim kursun orada buluşalım, sonrasına karar veririz. Benim çok vaktim yok o yüzden hemen çıkmaya ne dersin?"

"Tamam, bende çıkıyorum o zaman. Orada görüşürüz." diyerek telefonu kapattı. Gülümsemem ağzımda solmadan gardırobuma yöneldim ve yazlık bir şile bezi elbiseyle birlikte beyaz kare başörtümü başıma taktım. Çantamı da elime alıp, merdivenlerden inmeye başladım. Koşar adımlarla kapıyı açıp dışarıya kendimi attım. Burak'ın gelmesine daha nereden baksam iki saat vardı. Otoparka doğru yürüdüm ve arabama bindim.

***

Arabamı park edip aşağı indiğimde Ayşe ile burun buruna gelmiştik. Birbirimize selam verip sarıldıktan sonra ayrıldık.

"Şuralarda gelirken bir pastane gördüm oraya gidip bir şeyler içelim, ne dersin? O sırada da sana anlatacağım şeyleri anlatmış olurum."

"Tamam, hadi gidelim öyleyse."

Ayşe'yle beraber benim arabama bindik. Arabasız gelmişti veya arabası yoktu. Sormaya gerek duymadım.

***

"Evet, Bu anlattığım kişiyle gelinlik alışverişine çıkacağız ve senin de beni yalnız bırakmamanı istiyorum."

Yalvaran gözlerle Ayşe'ye baktım. Her şeyi baştan anlatmıştım ve bu konuda ona güvenmek istiyordum.

MÜSTAKBELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin