~6.BÖLÜM~

165K 5.8K 523
                                    

Multimedia'daki resim, Suada'nın gittiği kafe.

Sabahın nurunda gözlerimi odamın açılan kapısına çevirdim.Annem kafasını kapı arasından uzatmış,ardından yüzüne yayılan tebessümüyle aralayarak içeri girmişti.

"Günaydın,uyandın mı kızım?"

Sol elimin tersini ağzıma kapatıp esnedikten hemen sonra yatakta doğrulup,ayaklarımı aşağı sarkıttım.

"Günaydın anne."

Aklım hâlâ dünde kalmış,yaşananlar kafamın içinde bir plak gibi dönüp duruyor,her şeyi başa sarıyordu.En son...Bir dakika!En son Burak,odamın karşısındaki ağaçtaydı.Tabii ya!

"Sabah ezanı okundu,onun için gelmiştim.Kıldın mı?"

Başımı sağa sola oynatıp,salık saçlarımı bileğimdeki lastik tokayla üstünkörü bir topuz yaptım.Savrularak yataktan kalktım.Sabah ve yatsı namazları bana kalırsa en zorlarıydı.

"Şimdi kılacağım."

Uykumdan henüz ayrılamamışken,gözlerimi kısarak banyoma ulaştım ve kapıyı kapatıp,anneme daha fazla bir şey söylemedim.

Tuvaletten çıkıp ışığımı kapattığım sırada annemin odamda olup olmadığını kontrol ettim,yoktu.Hemen televizyon kumandasını alıp pencereme bakan kamerayı açtım ve karşıma ağaçta uyuklayan bir Burak çıktı!

Şoka girme etkisi tüm bedenimi sardı ve ağzımı küçük çocukların 'uçak geliyooor' tarzındaki kaşıklara verdiği tepki gibi açtım.Saate bakınca güneşin doğmasına on beş dakika kaldığını gördüm.Dolabıma koşup feracemi giyerek namaza durdum.Onu sonra düşünecektim.

***

Selam verip namazımı bitirdim ve Burak'la evlenmemek için Allah'a dua ettim.En son hayırlısı diyerek duamı bitirdim.

Başımı açmadan feracemle birlikte komodinimin üzerinde duran dün su içtiğim bardağı aldım ve pencerenin önüne gelip bir hışımla perdeyi,ardından da büyük bir gürültüyle balkon kapımı açtım.Onunla yüzleşmeli ve burada hâlâ ne işi olduğunu ona sorarak öğrenmeliydim.Burak huzursuzca kıpırdandı.Bedenini, yasladığı ağaçtan koparıp gözlerini açtı ve şaşkınca bana baktı.Kendine gelir gelmez uykulu bir şekilde gülümsedi.Bu olanlar doğru değildi.Eğer normal bir görücü olsaydı,ben onu reddettiğimde ısrar etmesi gerekmezdi.Sonuçta beni tanımıyordu ve bu evlilik için ısrar etmesinin pek bir anlamı da olmamalıydı.

"Günaydın sevgilim."

Sevgilim mi?Ağaçtan düşseydi belki bu kadar şaşırmaz ve öfkelenmezdim.Sinirden köpürmüş olduğumu fark etmiş olacak ki bu sefer sırıtarak;

"Bak, aşık olduğun adam burada senin için sabahladı.Ne romantik değil mi? Hadi ama doğru söyle,kesinlikle etkilendin."

deyip göz kırptı.Ama yok, ben anladım arkadaş bu adam doğuştan kendini beğenmiş.Ve...Tuhaf.

"Sanki ben sana sabahla dedim.Asıl sen kimsin de benim penceremde sabahlıyorsun?"

"Sözlün. Çok yakında nişanlın.Sonra da koca-"

Elimdeki bardağı bir anlık refleks ile çoktan ona fırlatmıştım.Ama ne yazık ki bardak ona gelemeden ağacın alt dallarına düştü. Burak yerdeki bardak kırıntılarına bakarken, şu ağacın dalından aşağı çakılmasını istiyordum.Bardak kırıklarından başını yukarıya çevirip bana baktı ve gülümsemeye devam etti.

"Vay be, asi karıma bak sen.Kocasına bardak da fırlatırmış.Suada,bari yanımdan falan geçseydi."

Eliyle sağ omzunun boşluğunu gösterdi.

MÜSTAKBELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin