Şuan boş dersteyiz ve her öğrencinin en nefret ettiği şeyi yaşıyoruz. Kitap okuyoruz. Evet doğru okudunuz derse nöbetci hoca girdi ve bize kitap okutuyo. Selim ben ve mertin hemen arkasında bi çocukla oturuyo. Ben sıkıntıyla başımı merte çevirdim oda benim gibi içi şişmiş bi şekilde oturuyodu. Zaten oturup kitap okumasını da beklemezdim. "şıt mert knk ben çok sıkıldım." mert bana döndü hemen. "aynn knk benimde içim şişti." "knk o zaman" dedim ve elimi yumruk yayıp mikrafon tutuyomuş gibi yaptım ve beatbax yapmaya başladım. Evet beatbax yapabiliyorum hemde çok proyum yani. Şaka la şaka evet beatbax yapabiliyorum ama pro filan değilim. Hatta bazılarına göre bok gibiyim.
Ben beatbax yaparken mertde rap yapmaya başladı."Biz geldik yokula. Ders boş olmasına rağmen. Neden okuyoruz biz kitap hala. -burda susar ve ben ritim yaparım- Sanki okumasak bi şey olucak şuna baksana ya. Bıktı-" hocanın bize bağırnasıyla mertin sözü yarım kaldı. Sınıf kahkaha atarken fark ettim de hiç de sessiz değilmişiz. Ve hoca da dahil bütün sınıf bizi dinlemiş. "Yavrum anlıyorum sıkılıyosunuz ama sınıfın suçu ne? Belki onlar kitap okumak istiyo." hoca bunu der demez bütün sınıftan 'hayır hocam ne okuması' gibi sesler çıktı. Biz mertle sınıfın bu isyanına gülmemek için kıçımızı yırtarken hoca bağırmaya başladı. "Kesin!!! Umrumda değil sizin istemeniz veya istememeniz. Ben diyosam o kitap okunacak." bütün sınıf bi anda sustu.
Tabi biz bu sırada mertle kıpkırmızı olmuştuk gülmemek için. Hani benim sürekli kullandığım sıçamamış iguana tabirim varya. İşte şuan gerçektende ona benziyoruz. Hoca bize döndü "Çocuğum sizin kitapla derdiniz ne" diye soru sordu hoca bize ama biz ağzımızı açarsak anırıcağımızı bildiğimiz için hiç bi cevap vermedik. "Yavrum cevap versenize. Hem siz iyimisiniz. Nefes aldığınıza emin misiniz kıp kırmızı olmuşsunuz" hoca bunu der demez sınıf kıkırdamaya başladı. Hoca lafını bitirir bitirmez zil çaldı. Hoca da bizi tınlamayıp sınıftan çıkıp gitti. Hoca çıkar çıkmaz biz mertle yarım saattir tuttuğumuz kahkayı serbest bıraktık ve hiç çekinmeden bildiğiniz anıra anıra gülmeye başladık. Bi süre bizim gülmemiz sınıfa komik gelmiş olmalı kibütün sınıf bize eşlik etmeye başladı. Kafamı hafif çevirdiğimde nerdeyse bütün okulun kapıdan bizim gülmemizi izlediğini gördüm. Hatta bi kaç kişi videoya bile çekiyodu. Valla hiç yadırgamiyicam. Ne yalan söyliyim bende otuz kişinin durmuş hunharca güldüğünü görsem bende izleyip videoya alırdım.
Bizim gülmemiz bitince sınıf kapısıda dağılmaya başladı. Ben Hemen ayağa kalktım ve video çeken bi çocuğun yanına gittim. "Pardon videoyu bana atarmısın." "Tabi numaran ne?" Ben çocuğa numaramı verince çocuk telefonunda bi şeyler yaptıktan sonra benim telefonumdan mesaj sesi geldi bende çocuğa teşekkür edip sınıfa geri döndüm ve bizimkilerin yanına geri döndüm. "Oh oh maşşallah selim geldi lara gitti tabi dimi. Öyle olsun gerçekten öyle olsun." dedim tripli şekilde ve güneylerin yanına gidip oturdum. "Selam gençler nörüyonuz" hepsi bana dönüp bi baktı ve tebessüm edip selam verdiler. "Öyle sohbet muhabbet takılıyoruz işte de senin diğerlerinin yanında olman gerekmiyo mu??" bunu soran bartuydu. "Evet gerekiyo ama biz siz bi şey dedik hatırlarsanız 'sizi aramıza almaya çalışcaz ve dost olucaz diye' bende onu gerçekleştiriyorum. Valla şuan vazgeçseniz bile umrumda değil ben o gün kendi kendime bi söz verdim. Siz bizi bıraksanızda biz sizi bırakmiyicaz. Çünkü biz birine bağlanınca ayrılamıyoruz. Yani kısaca bizden kurtulamassınız"
Bu dediğime hepsi şaşırmıştı. İlk cevap veren Çağaray olmuştu. "Yooo biz vazgeçmedik ama şu yeni gelen çocuk gelince bizimle arkadaş olmaktan vazgeçmişsinizdir diye düşündük. O yüzden yanınıza hiç gelmedik." dediği zaman benim yüzümde çok içten bi tebessüm belirdi. "Yeni çocuk derken selimden bahsediyosunuz galiba. Onunla ben daha önceden tanışıyoruz. O yüzden diğerleride ona çabuk ısındı. Hadi gelin sizde tanışın" dedim ve bora ile çağatayın kolundan tutup bizim sıraya doğru sürükledim diğerleride peşimizden geliyodu. Sıraya varınca Herkes sıralara yayıldı ve güneylerde selimle tanıştılar.
Bizimkiler ve güneyler birbirlerini tamamlaya tamamlaya birlikte yaptıklarımızı anlatmaya başladılar. Neden öpüşme kısmına geldikleri zaman selim yumruğunu sıkmaya başladı. O günkü yaşadığımız olayları en küçük ayrıntısına kadar anlattıkları zaman güney selime "Eee Senin arkadaşların yok mu" diye bi soru yöneltti. Selim bu Soruya tebessüm etti ve cevap Verdi "tabiki var 4 kişilik bi grubumuz var. Aslında onlarda bu okula yazıldı ama okula yarın gelicekler." dediği zaman hepimiz anladığımızı belirtmek için başımızı salladık. Zaten hemen sonrada zil çaldı. Zil sesini duyar duymaz ağzımdan kocaman bi of sesi çıktı. Ders geometriydi.
Bizimkiler hocayı beklerken aynı anda da dersi kaynatmak için anternatif yollar arıyoduk. Ben aklıma gelen fikirle Hemen bizimkilere döndüm ve planı anlatmaya başladım. Hepsi Beni başlarıyla onayladığında zaten hocada sınıfa girmişti. Benim yüzümde istemsizce bi sırıtma olurken bizimkilere işaret verdim. Hoca yoklamayı alıp defteri kapatınca ben Hemen elimdeki soru yazan kağıtla beraber hocanın yanına gittim.
"hocam pardon şey derse başlamadan önce bi şu Soruya bakarmısınız" diye elimdeki Kağıdı gösterdim. Hoca büyük ihtimalle benden böyle bi şey beklemediği için bana çok şaşırmışca baktı ama bi süre sonra kendine gelerek başïnı sallayarak soruya dõndü. Yaklaşık bi 6-7 dk geçtikten sonra Hoca bana yüzüncü kez "cevabın 54 olmadığına eminmisin" diye sordu. "Evet hocam bu soruyu tanıdık bi matematik öğretmeni bana verip cevap 72 ama çözümü Sen bul dedi." Yalan külliyen yalan. Şuan ders kaynasın diye bildiğin hocaya hatalı soru çözdürüyoruz. Ben hocaya dönüp "hocam şey ben yerime geçsem siz yapınca Beni çağırsanız" diye soru sordum. Hocada Beni başından savmak için Hemen başını salladı.
Ben yerime doğru geçerken bütün sınıf bana sessizce teşekkür ediyodu. Ben onlara Selam verip Mertin yanına çömdüm. Bi süre sonra baktık Hoca hiç bi şey siklemiyo biz Hemen sıranın etrafına oturma yerleri koyduk ve böylece güneyler yanımıza geldi.
Kısacık bi bilgilendirme:
Sıralar tahta oturma yerleride birleşik yani kolayca üç kişi oturabilicek genişlikte.
Biz böyle sohbet ederken saate baktım ve zile 1dk filan kaldığını anladım. Ben Hemen kalkıp hocanın yanına gittim. "Hocam doğru yaaa ben şimdi hatırladım soru yanlıştı" Hoca galiba bana baya baya kızdı ve bağırdı. Tabi Hoca bana kızarken Sınıfın tek yaptığı gülmekti. Zil çalınca Bende dahil Herkes hocayı siklemeden dışarı koşuşturmaya başladı. Ne yani durup hocanın Beni azarlamasını mı dinliyicektim. Öğle yemeği olduğu için Herkes yemekanede doluşmuş yemek yiyoduk. Birinin "Selim" diye bağırmasıyla Herkes gibi Bende kapıya döndüm. Kapıdaki kişiyi görür gõrmez çatal elimden düşüp tabağa çarptı. Çıkan ses sayesinde Herkes bize dönünce o da kapıdan bana baktı ve sırıtmaya başladı.
Hadi ama Biri bana Bunun şaka olduğunu söylesin. Onun burda ne işi var.
Öhöm öhöm öncelikle bölüm Niye geç geldi. Zaten daha öncede söylediğim gibi sınavlarım vardı. Büyük ihtimalle yeni bölüm geç gelicek çünkü muhteşem,harika,allahın özene bözene yarattığı ben (tabi ki şaka djdjdjdhdjdj) okulda telefonumu düşürdüm ve telefon merdüvenlerden yuvarlandı. Sonuç olarakda şarj aletinin yeri kırıldı ve telefonun şarjı bitmek üzere. Yani anlıyicağınız bana girdi. Neyse bi Daha ki bölüm de görüşmek üzere see you.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Lise
HumorBen Lara Özdemir annesi doğumu sırasında ölen, babası kitaplardaki ve filmlerdekinin aksine annesinin ölmesinde kendini suçlamaması için sürekli onu teselli eden her anında yanında olan bir kızım. Ben kitaplarda ve filmlerde gördüğünüz annesi ölünce...