Bölüm 17 "Hastane"

940 56 25
                                    

Hatırlatma:

   "Bırak beni o*ospu çocuğu" çocuk ettiğim küfüre sinirlenmiş olucak ki tokat attı. Ben yere düşünce beni yerde tekmelemeye başladı. "Olum çok b*kunu çıkarma işimiz var kızla" "Hayrola gençler ne işi." sokağın başında selimin sesi duyuldu ve herkes ona bakmaya başladı. Ben yerde kıvrılmış acı çekerken başımda ki çocuğu itip yanıma çöktü. "Lara iyimisin güzelim. Gerçi benimki de soru. Biraz daha dayan şunların işini bitiriyim hastaneye gidicez." ben sallayabildiğim kadar başımı salladıktan sonra etraftan kavga ettiklerini belli eden sesler geliyodu. Gözümü açıp bakınca 2 tanesi yerde yatıyoken 2kişi de selimin kollarını tutuyolardı. Bi tane çocuk kum torbasıymış gibi selim yumruklarken selim bi anda onu tutan adamlardan güç alıp karşısında ki çocuğun göğüsüne tekme attı. Gözlerim benden izinsiz kapanırken geri kalanını izlemedim.  

 Nefes alamamamla bir anda hızla gözlerimi açtım. "Sakin ol. sakin ol." başımda konuşan doktora boş boş baktım. Şuan olayları idrak etmem için biraz zamana ihtiyacım var. "Şuan nerde olduğunu farkında mısın. İyi misin." başımı salladım "İ-iyiyim" tam o anda aklıma yaşananlar geldi. Hemen doktora döndüm. "Selim. Selim nerde. Buraya benle gelmiş olması lazım." doktor bi süre düşündü "Şu bıçaklanan çocuk mu." benim gözlerim fal taşı gibi açıldı. "N-ne bıçaklanması." "O kadarını bilmiyorum ama sakin ol durumu senden daha iyi. Bıçak derine girmemiş ve boşluğa gelmiş kısa bı amelliyat sonrası gayet iyi oldu. Ama senin durumun baya kötüydü. Tekmeler boşluğa ve ciğerlere gelmiş. Buraya geldiğinde solunum sorunları yaşıyodun. Nabzın çok düşüktü, 3 hatta bu günle 4 gündür uyuyodun. Benim ağzımdan istemsizce bi "Oha" çıktı.

  Doktor gideli 5dk olmuştu. Ben hemen ayağa kalkıp ilerliyicekken karnı giren ağrıyla ve nefesimin kesilmesiyle geri oturdum. Tam o sırada kapı açıldı ve içeri cenk ve bizimkiler geldi. "Ulan iki dakika yanlız bırakmaya gelmiyosun yemin ederim ya" mertin ağzında ki yemekle konuşmasıyla kısa bi göz devirmeden sonra egeye döndüm. "Benim selimin yanına gitmem gerek ama yüriyemiyorum tekerlekli sandalye getirirmisin." ege başını sallayıp çıkınca bizimkilere döndüm. "Eee güney nerde." "Knk çocuk 4 gündür sizi dövenleri bulmayaa çalışıyo. Ama uyandığını haber verdik gelir birazdan" ben başımı salladıktan hemen sonra içeri sandalyeyle ege girdi. Mert sandalyeyi görünce hemen öne atıldı. "Ben sürücem ben sürücem"  ben başımı sallayıp kabul edince bi anda beni kucağına alıp sandalyeye oturttu ve ayaklarımı yerleştirip sürmeye başladı. "Erhanla emre siz gidip doktorla konuşun ne zaman çıkabiliriz diye sorun sonra da selimin odasına gidin orda buluşuruz. Cenk ve ege sizde bizimle gelin ben bu sığıra güvenmiyorum." herkes başını sallayıp dediklerim yapmaya başladı.

  Met beni odadan çıkarıp sağa sapınca cenk bi anda mertin kolundan tuttu. "Nereye oğlum oda öbür tarafta." mert tınlamadan sürmeye devam etti "Biraz hava alalım ya bi şey olmaz." ben hemen doğrulmaya çalıştım. "Salak mısın lan selime götürsene beni." Mert bana kısa bi bakış atıp "Tamam gidicem ama biraz farklı yollardan." ben ne desem  boş olucagı için başımı sallayıp geçtim.  Bu kadar tepki vermemin sebebi biz selime gidene kadar başımızı bir sürü belaya sokucaz. 

  "Hazır mısnız" cenk,ege ve ben birbirimize bakıp aynı anda  "Neye" diye sorduk. Mert kısa bi sırıtmadan sonra bana kısa bı bakış atıp önüne baktı ve bi anda sandalyeyle yardırmaya başladı. Acile gelince bi teyzeye çarpabildik. Tabi ki teyze sinirle bize bağrıyodu. "Napıyosunuz yavrum siz. Dikkat etsenize allah allah ya" ben teyzeye dönüp dil çıkartınca tam bana vurmak için çantasını kaldırmıştı ki benim yaralı olduğumu görünce merte vurmaya başladı. "Ah ah teyze ah ne vuruyosun ah ya ben bi şey yapmadım" teyze umursamadan vurmaya devam ederken bi anda yanımıza doktor önlüğü giymiş maske takmış ve nerden bulduğunu bilmediği gözlükle karşımdaydı. 

  Ben ona tek kaşımı kaldırıp bakın ca bana göz kırpıp mertin üztünde ki teyzeye baktı. A pardon teyzeye değil arkasında hemşire önlüğü giymiş elinde bayıltıcı ine olan egeye bakıyo muş. "Kimse endişelenmesin bu kadının 3 aylık ömrü kaldı ve onun öfkesiyle her şeyi abartıyo. Bu kadını Kardeolojiye götürün yavrum." Ege hemen başını salladı. "Tabi hocam" Ege nereye olduğunu bilmediğim bi yere teyzeyi sürüklerken ben hemen araya girdim. "Kardeoloji değil arkeolojiye götürün arkeolojiye." mert beni susturmak için başıma vurunca sustum. Tam o sırada yanımıza acilin danışmasında ki kadın geldi. "Pardon sizi daha önce görmemiştim de adınızı söyler misiniz sisteme bi aratiyim."  cenk bi an kaldı "Mustafa mustafa demir. Yeni geldim." Kadın bilgisayara dönünce biz hemen çıkışa yardırmaya başladık. Biz derken ben her zamanki gibi sandalyede oturuyorum onlar koşuyo. "Güvenlik. Güvenlik yakalayın şunları" hemşirenin sesiyle daha da hızlanıp acilde hastanenin bahçesine çıktık. Arkada koşan 5 güvenliği görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. "Eee sanırım sıçtık" Onlarda benim gibi arkalarını dönünce sandalyenin tekeri taşa takıldı ve  ben süs havuzuna uçtum. Her şey o kadar çabu geçti ki mertler ve güvenlik olayı idrak etmek için bi süre durdular. Ben nefesimin kesilmesiyle bi kaç saniye işkence çektikten sonra kendime geldim. 

  Ben hemen süs havuzunun altında ki taşları toplayıp merte döndüm. "Hadi" ne yapıcağımı anlamış olucak ki hemen beni havuzdan çıkarıp arabaya geri oturttu. Tam bu sırada nerden geldiğini bilmediğim ege de aramıza katılmıştı. Biz aynı şekilde tekrar yardırmaya başlayınca ben arkamı dönüp güvenliğe taş atmaya başladım. Hepsinin gövdesine atıyodum çünkü taşlar büyük ve başlarına gelirse ciddi hasarlar bırakabilir. Aklıma gelen şeyle ben hemen en büyük taşı aldım ve en önde koşanın tam ayağına attım. O taşa takılıp düşünce  diğerleri de ona takılıp düştü. "Yesss" ben hemen önüme döndüm. "Hallettim ama toparlanmaları fazla sürmez çabuk olun." bira daha hızlanıp hastaneye geri girdik ve asansöre binip selimin katına basıp beklemeye başladık.

 "Olum ben size güvenip yaralı kızı emanet edemiyicek miyim lan. HA!!" şuan selimin odasında kapının önünde tek sıra -ben yine sandalyedeyım- dizilmiş ve erhanın bize kızmasını dinliyoruz. Odada selimin arkadaşları (daha önce görmediğim kişilerde var) koltuklara oturmuş bizi izliyolar. Emre galiba hala olayı idrak etmeye çalışıyo. E çocuk haklı şuan ben baştan aşağı ıslak, mert normal, cenkin üstünde doktor önlüğü, gözlük ve ağzında ki maskesiyle, ege de hemşire kıyafetiyle tam karşılarında duruyoruz. Odayı bi anda kahkaha sesleri duyulunca selimin arkadaşlarına döndük ve istem dışı bizde kahkaha atmaya başladık. Erhan da sert olmaktan sıkılmış olucak ki o da kahkaha atmaya başladı.

   Biz kahkaha atarken bi anda içeri güneyler girdi ve hepimizi tek tek süzdüler. İlk konuşan güney oldu. "Ne olduğunu sormiyicam. Kaldırabilceğime emin değilim." biz daha çok kahkaha atarken bize onlarda katıldı.

 Bölüm bu kadar gençler bi daha ki de en kısa zamanda gelicek iyi okumalar see you. 

Yeni LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin