Bölüm 14 "Bulamadım"

1.3K 60 16
                                    

Hatırlatma:

Bi süre bana baktıktan sonra önüne döndü ve konuşmaya başladı "Biliyor musun ben. ben galiba sana aşık oldum. Hemde çok fena. Bak ne diyicem benimle çıkar mısın." ben şok olmuş ni şekilde ona bakarken o ise bana daha çok ümitle bakıyodu. Bi dakika o bana çıkma mı teklif etti. Ben bi anda sırıttm ve "evet" dedim. Bu cevabımla güney bi süre kaldı ve kahkaha attı ve dudaklarıma yapıştı. Belki pişman olucam ama yine de dünyanın en büyük hatasını yapıcak bile olsam buna değerdi.

Yeni Bölüm:

Dudaklarımız ayrılır ayrılmaz
alınlarımızı birleştirdi ve "seni asla ama asla bırakmiyicam"dedi güney. Biz hangi ara bu hale geldik anlamadım ama pişman değilim. Ben güneye gülümseyince o da bana gülümsedi. "Şey ortamı bozmak istemem ama eve geç kalıyorum" benim bunu dememle güney kolunda ki saate bi bakış attı "aynen biz bu gün dışarıda yiyicektim geç kalmamam gerek. Hadi gidelim" dikkatli bi şekilde terastan indikten sonra bi taksi çevirip okulun adresini verdik. Okula gelince garaja gidip güneyin arabasının önünde durduk.

"Teşekkür ederim bu gün için Gerçekten iyi geldi." Güney hafif bi tebessüm etti. "Her zaman. Hem bak hayırlı şeylere de vesil oldu -burda elimi tuttu- bu arada murat piçi olur da seni sıkıştırıp konuşmak için zorlar filan hemen bana haber vericeksin tamam mı sevgilim" sevgili diyince bi an kendimi garip hissettim. Ilk defa birinin bu kadar güzel sevgilim dediğini duyuyorum.

Ben başımı salladım o arabasına gidince Bende arkamı döndüp motoruma doğru ilerledim. Aklıma gelen şeyle durdum ve arabasının kapısını açmış binmek üzere olan güneye döndüm. "Ha bu arada aşkım. İnstagram hesabından kaldırman gereken bi kaç tane fotoğraf var yarın mutlaka telefonunu getir olur mu aşkım" onu kıskanmam hoşuna gitmiş olucak ki sırıttı "olur aşkım neden olmasın. Ha sevgilim aklıma gelmişkem selim şerefsizine 10 metreden yakın durmiyicaksın. Olur mu aşkım." Tamam Şimdi güneyin neden onu kıskandığım zaman sırıttığını anladım. Kıskanılmak ço güzel bi duygu. "Olur aşkım" bunu Der demez arkamı dönüp motora bindim ve güney sanki orda yokmuş gibi hızla yanından geçip gittim.

Eve gelince yarım saat doğru anahtarı buluncup kapıyı açttım. Ayakkabılarımı çıkartıp anahtarı ayakkabılıkta ki anahtar kutusuna atıp babama seslendim. "ben geeeldiiim." "Eee" görmiyiceğini bilsemde göz devirdim ve odama çıkmaya başladım. "Bu arada şu telefonunu bi şarja tak istersen. Ev telefonu bi susmadı. Mertler seni ariyip durdu." Cevap vermeyip odama girdim.

Telefonu çıkarıp erhanı aradım. Telefonu ilk çalışta açtığına şaşırsam da erhenın taramalı tüfek gibi konuşması sayesinde bunu düşünemedim. "Nerdesin kızım sen. Arıyoruz arıyoruz yok. Delirticek misin sen bizi. HA?!! Anlamıyorum bu soktuğumun telefonunu sen ne bokuna aldın." kalbim bir anda üzerine tuğla konulmuş gibi ağrımaya başladı. Hattın öbür ucunda galiba bizimkiler erhanı sakinleştirmeye çalışıyolar çünkü erhanın küfürleri ve 'bırakın beni' diye bağırmaları havada uçuşuyodu. İstem dışı gözlerim dolmaya başladı. Har ne kadar ağlamaktan nefret etsem bile onlar benim en değerlilerimdendi ve bana en ufak bi bağırmaları bile benim için sevgiliden ayrılma sendromu yapıyodu. Bi anda telefondan mertin sesi duyuldu "LARA!!! niye haber vermiyosun lan. Biz hanım efendi iki dakika tuvalete gidip gelicek diye bekliyoruz ama o kim bilir nerelerde fink atıyo. Gerizekalı. Ne kadar endişelendik biliyo musun kendine zarar vericeksin diye. Biz neyiz ki zaten senin için. Neden bize haber vericeksin ki. DİMİ!?" mert bana bu şekilde bağırırken artık göz yaşlarımı tutamıyodum. Telefonun yüzüme kapanmasıyla birlikte ben yer çöküp ağlamaya başladım.

Bana şuan neden bunun için ağlıyosun ki filan diyebilirsiniz ama onlar benim ailem,arkadaşım her şeyim. Onlar bana babamın,annemin vermediği şefkati veriyolar. Bu kadar kızmalarının sebebi de daha önce her yanlız kalıp fırsat bulduğumda kendime zarar veriyodum. Gerçi hala veriyorum ama eskisi kadar çok değil. Siz buna ister ruh hastalığı ister gerizekalılık diyin ama bana göre fiziksel acı ruhsal acıları bastırır. O yüzden bu günkü gibi bi olay yaşadıktan sonra kendime zarar verme ihtimalim çok fazlaydı. İyi ki, iyi ki güneyle tanışmışım. Kim bilir belki o beni iyileştirir.

Yaklaşık 1,5-2 saat ağladıktan sonra yavaş yavaş kendime gelmeye başladım. Bu süre zarfınca binlerce kez bizimkilerin hepsini aradım ama açmadılar. Ben hızla yerden kalkıp burnuma koluma silerek hızla dolabın karşısına geçip giyiceklerimi yatağa attım ve giyinmeye başladım.

Laranın giydikleri: Normal bir siyah tayt. Üstüne siyah bi sweet. Beline eşofman üstü bahlamıš ve kısa şišme montunu giymiş.

Bildiğiniz koşa koşa aşağı inmeye başladım. Aynı zamanda da güneyi arıyodum. "Bana hemen evinin adresini gel,yorum" bunu der demez telefonu güneyin yüzüne kapattım. Garaja varınca mesaj geldi bakınca bizim yarım saatlik yol olduğunu görünce hemen motora bindim ve gaza bastım. Yarım saatlik yolu 15dk geldikten sonra kaskı fırlatırcasına atıp koşarak evin bahçesine ordan da kapının önüne geldim ve kapıyı alıcaklı gibi çalmaya başladım.

Güney kapıyı açar açmaz kuala gibi üstüne atlayıp sarılmaya başladım. "Lara? bi şey mi oldu aşkım?" içeri girince gördüğüm ilk koltuğa oturdum ve olayları anlatmaya başladım. "Ya ben bu gün muratın yanına gitmeden önce bizimkilere tuvalete gidiyorum demiştim. Okulu terk edip bütün gün telefonumu kapattığım için bana ulaşamamışlar ve bu yüzden merak etmişler. Eve gelince aradım ama bana o kadar kızgınlardı ki konuşmama izin bile vermeden bana bağırdılar. Beni en çok korkutan ise dediklerinin gerçek olma ihtimali." bana doğru gelip beni kollarıyla şevkatle sardı. "Sana onları boşvermeni söylemiyicem çünkü yapamassın biliyorum. Onların haksız olduğunu da söyliyemiyicem çünkü haklılar. Yanlış anlama benim amacım seni teselli etmek ama sana yalanlar söyliyerek değil. Şimdi öncelikle bu konularda anlaştıysak yapılabileceklere gelelim. Bütün bu olanlardan sonra tek bir yol kaldı o da bi süre -ki bu da yarına kadar oluyo- onlara zaman tanımak ve zamanı geldiğinde her şeyi dürüst olarak anlatmak." ben yüzümü güneyin boynundan kaldırdım ve güneye hafif bi tebessüm yolladım. "Nasıl yapıyosun bilmiyorum ama bana çok iyi geliyosun. Teşekkürler." benim tebessümüme kocaman bir sırıtmayla karşılık veren güney bu sözlerimle daha çok sırıttı.

Buraya geleli yaklaşık 40-45dk olmuştu. Biz güneyle bizimkiler hakkında konuştuktan sonra güney içki getirmişti ve yaklaşık yarım saattir içki içiyoduk. "Sen benim -hıçkırık-sin kızım. İs -hıçkırık- tesende isteme -hıçkırık- sende. Sen varya sen çok gıcık ve zor bi kızsın. Erkekleri o kadar benimsemişsin ki hiç birine yan gözle bakmıyosun. Sürekli et -hıçkırık- rafında erkekler dolanıp duruyo. Bu ç -hıçkırık- çok katlanılmaz bir şey." kaşlarımı çatıp dik dik ona baktım. "Hah! Diyene bak. Sen ta -hıçkırık- bi farkında değilsin ne kadar yakı -hıçkırık- şıklı olduğunu. Böyle yakışıklı birinden hoşlanmak çok zor." Güneyin yüzünde sarhoşca ama çok hoş bir gülümseme oldu. "Seni seviyorum" benim yüzümüde bi an onun ki gibi bir gülünseme doldurdu. "Bende seni" biz tam birbirimize yaklaşırken bi anda kapıdan kilit sesi geldi. "Ben geldiim."

Şimdik şöyle bi şey oldu. Ben yılbaşı için müko bi bölüm yazdım bilgisayardan ama sonra telefondan girince bir halt görünmedi. Derken yılbaşı günü çoook geçti. Tabi benimde hayallerim suya düştü. Bende böyle bir bölümle döneyim dedim. Ayrıca şu 2 bölümdür kitap acayip baydı biliyorum ama rahat olun bir Daha ki bölümde eskisi gibi neşeli şeyler olucak.

Yeni LiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin