"knk 100 lirasına iddaya girelim mi?" ben hemen merte döndüm "ne iddası lan" "knk müdürün odasına emekliyerek girip, masanın arkasından aniden çıkıp korkutursan sana 100 lira veririm" bunu duyunca tabi benim gözler fal taşı gibi açıldı.
MERT: Sürekli benim petitolarıma kaynayan şerefsiz. Normalde kimseyi ve hiç bi şeyi takmıyomuş gibi görünsede sinirlendiğinde dünyanın en ciddi insanı olan bir insan.
Şuan çok hızlı bi başlangıç gibi gelebilir ama şuan okulun laboratuvarını patlattığımız için müdürün odasına gidiyoruz. Tek isteğimiz sidiğin yanıcı bi madde olup olmadığını test etmekti ama biz Gaza gelip içene bir sürü şey ekleyip ateşe verdiğimiz için laboratuvar patladı. Bu arada patladı derken öyle hava uçmak anlamında değil yani alt tarafı masa yandı ve eşyalar patladı yani teknik olarak o kadar da büyük bir şey yapmadık.
"Bi rahat durun amk ya" bunu diyen tabi ki cenkdi aramızda ki tek aklı başında olan o diyebiliriz. Ben cenke aldırmadan merte döndüm "Olur knk yaparım. Ama yaptıktan sonra vaz geçmek falan yok" "Tamam knk yap sen para burda" bunu derken cebinden 100 lira çıkarmıştı. " Yalnız peşin çalışıyoruz knk önce para" mert elime bi yüzlük koydu. "al amk al" Hemen boğazımı temizledim ve yerde köpek pozisyonu alıp odaya girmeye başladım. Gördüğüm kadarı ile başta müdür beni görmedi.
CENK: Olmayan abim gibidir kendisi. Bana asla kıyamaz ve sever. Onun dışında basketbolda çok iyidir ve zamanın da 5 yıl kickboks yaptı.
Masanın arkasına girince pozisyonumu değiştirdim ve bir anda ayağa kalkıp 'selaaaam' diye bağırdım. Müdür bir anda korkup sandalyede geri uçtu. Nerdeyse düşmek üzereyken son anda toparladı ama olayı idrak etmesi çok uzun zamanını almadı. "EVADIM! napıyorsun sen. Sınıf arkadaşın mıyım ben senin." ben sanki üzülmüş gibi ellerimi önde bağlyıp başımı yere eğip konuştum. "Pardon hocam ben öyle komik olur diye yapmıştm. kuura bakmayın"
Müdür derin bir nefes aldı içine "Ne var lara yine neden geldin acaba" Tabi hoca bunları söylerken bizimkilerde içeri girdi. "Allah allah hocam iyi misiniz siz çağırdınız ya bizi hatta bütün okulda anons yaptınız" müdür Mertin bu sözüyle bi süre ona baktı ve "Ha doğru. Ay akılmı bıraktınız bende. Neyse gelelim o konuya. Nasıl patlattığınızı sormak gibi bi hata yapmiyicam ya da neden patlattığınızı. Ama evladım ÜSTLERIM BUNU DUYARSA NOLUR BILIYOMUSUN SEN" müdürün kükremesiyle ben bi anda yerimden zıpladım. Cenk müdüre belli etmeden yavaşça elimi tutup sıktı. ürktüğümü fark etmişti. Mert de göz ucuyla bize bakıp o da faark etti. "Ay ne bağrıyosunuz be sizin karşınızda bir kız da var kibar olun azcık" bu dedğinin üstüne bide cıklayınca müdürün şalterler attı.
"Evladım sen benle dalgamı geçiyorsun. Bu ne saygısızlık. Bitti bu sondu sizi okuldan atıyorum" müdür bunu der demez biz aynı anda "yine mi yaaa" diye itiraz ettik. Tabi müdür durur mu hiç hemen "yine" dedi. Babam bu sefer cidden kızıcak nerdeyse her yıl okul değiştiriyorum.
Müdür babamı çağırdı ve yaptıklarımızı anlattı. Tabi ben bu sırada babamın öldürücü bakışlarına maruz kalıyordum. Sonra bizimkilere döndüm babamın bana öyle baktığını görünce gülmemek için kendilerini kasıyorlardı. Oh ne ala memleket benim babam gelsin ama diğerlerininki gelmesin. Evet genellikle böyle olurdu her defasında hepimiz için sadece birimizin velisi gelirdi. Ama ne hikmetse son 2 seferdir benim ki geliyor. Tabi ben bunları düşünürken konuşma bitmiş ve babamla müdür ayakta el sıkışıyorlardı. "Dediğim gibi müdür bey bu hafta için de çocukların kaydını alıcam siz rahat olun hatta birazdan ararlar Beni kayıt işleri halloldu diye" dedi ve dışarı çıktık.
Bi anda benim kafama vurdu (Arkadaşlar anlamışsınızdır ama ben yine de söyliyicem vurmak derken acıtmak amacı ile değil okulda arkadaşlarınızla şakalaşırkenki gibi bir vurma) ve merti enselerini yakalayıp sıktı. "Olum siz niye böylesiniz. Neden gittiğiniz her okuldan atılıyorsunuz. Ama yeter bir cezayı hak ettiniz. Ailelerinizle de konuştum sizi koleje yazdırıyoruz" Hepimiz bir olduğumuz yerde kaldık. Kolej mi "Owww hayır levent amaca kolej olmaz ya." "aynen levent amca başka bir ceza ver ama bizi koleje yollama. Biz o zengin züppelerin arasında hayatta kalamayız." emre ve mert şimdiden yalvarmaya başlamıştı ama boşaydı babam bir şey dediyse dönüşü olmazdı "Hadi bu gerizekalılar hak etti de bizim ne suçumuz var levent amca ya." bunu söyleyen tabi ki cenkdi. "Susun onları durdurmalıydınız. Konu kapanmıştır hem Selmalar(EMRENİN annesi) koleje gitti bile kayıt işlemlerini halletmek için" bu seferde damla konuşmaya başladı "Sanki bilmiyorsun levent amca biz bunlara dur diyecektik bunlarda duracaktı."
EMRE: Aslında o biraz garip biri dışarıya karşı az ve öz konuşan ama oysaki bizim yanımızda bir başlayınca kürekle vursan susmayacak bir çeneye sahip. Ek olarak kendisi 2 yıldır damlacığımla sevgili.
DAMLA:Gruba emreyle sevgili olduktan sonra katıldı ama benim için diğerlerinden farkı yoktu. Aramıza çabuk uyum sağlamıştı ve şimdide bizim grupta. Çok iyi voleybol oynar.
"Neyse ne iş işten geçti. Ayrıca Küçük hanım -bu sırada beni gösterdi- şuan susuyo olman demek sana kızmayacağım anlamına gelmez" babam bunu dediğinde ona yavru köpek bakışımı attım. Baktım işlemiyor en son "Of iyi be" dedim. Sonrada babamın arabasına binip eve gittik. Demek çok isterdim ama maalesef araba ya sığamıyorduk en son babam dayanamadı ve bağırmaya başladı. "YETER BE. Damla cenk mert siz oturun. Emir sen de mertin kucağına otur" Herkes başta bi kaldı. Sonra tekrar bağırmaya başladı. "HADİ" Göt korkusu herkes telaşlı telaşlı babamın dediğini yaptı. Tabi bu arada ben dünyanın en zeki kızı olduğum için çoktan en öne kurulmuştum. Herkes oturunca arkaya dönüp bizimkilere el hareketi çekip önüme döndüm ve arkadan gelen sesleri dinlemeye başladım. Mert emire kolları sarılı olduğu için hemen tadını çıkardı.
"Aşkımmm" diyip daha sıkı sarıldı. Emre mertin kollardan kurtulmaya çalışırken aynı anda da sessiz olmaya çalışarak küfür ediyordu. Öyle böyle eve gelebildik sonunda. Kapıyı açıp içeri girince herkesin (bizimkilerin aileleri) salonda toplanmış konuştuklarını gördüm hemen gittik ve beşli koltuğa beş kişi dizildik ve her zaman sehpada duran petito kutusundan petito yemeye başladık.
Nur teyze yani cenkin annesi konuşmaya başladı "Kolejin müdürü ile görüştüm biraz yaramaz olduğunuzu söyleyip onu uyardım ama alışığım dedi." Büyükler böyle kendi aralarında konuşurken bizde odama çıktık. O gece de tıpkı diğer geceler gibi eğlencenin dibine vurduk. Sonra herkes evlerine dağıldı bende yattım zaten.
**********************
Sabah alarmla kalktım hay amk alarmı kapatmayı unutmuşum. Tam alarmı kapatıp tekrar uyuyacakken biri üstümden yorganı çekti. Ben tam umursamayıp yatmaya devam edicekken babam söylenmeye başladı "Kızım daha ilk günden okula geç kalacaksın kalk." Ben tam duymamış gibi yapıp uyumaya devam edicekken bir anda yerimden fırladım ve babama döndüm. "İlk günden derken. Okula daha dün kayıt olmadık mı. Hemen başlıyor muyuz okula" diye sordum dehşet içinde. "Evet başlıyorsunuz o yüzden kaldır o koca totonu ve hazırlan birazdan gelir seninkiler" Ben hemen kalkıp dolabımdan giysi çıkartıyordum ki babam bi anda odaya daldı
"Bu arada bu okulda da forma var dolabına asmıştım dün" Ben hemen dolabımı açtım ve formaya baktım. Oh be bir an ilk okuldaki gibi böyle renkli cicili bicili bi şey sandım. Ama öyle değildi lacivert pantolon. Üstünede turuncu polo tişört. (Ortaokulda olan vardır belki gereksiz bir dipnot bırakayım şuraya sanılanın aksine lise de etek yerine çoğunlukla pantolon oluyor o yüzden neden etek değil falan demeyin.) Tişörtün solunda okulun arması vardı. Bence hoşlardı. Hemen giyindim üstüme de siyah cenkden aldığım sweatshirt saçımı da salık bıraktım. Işte hazırım. Bazıları hani makyaj nerde diyebilirler ama ben makyajdan nefret ederim. Kapı sesiyle bizimkilerin geldiğini anladım ve aşağı indim. Bu arada iki katlı villa denmiyicek kadar sade bi ev öyle havuzu filan yok. Aslında öyle bi ev alabilirdik ama ben istemedim. Neyse.
"Günaydın." Diye neşeli bir şekilde iniyordum ki mutfağa bakmakla neşem biryerime kaçtı. Mert, telefonla ilgilenen cenkin tabağını kendininkine boşaltıyordu. Bu sırada diğerleri ne mi yapıyodu tabiki uyuyordu. emre ağzında krep başını tabağa gömmüş salyalarını akıtarak uyuyordu. Damla da eörenin sırtına başını koymuş yatıyordu. Babamla cenk bana aynı anda cevap verdiler. Ben hala diğerlerine bakarak yerime oturduğumda mert fark etti ve konuşmaya başladı. "Knk okula bugün başladığını öğrenmemiz biraz ani oldu da alarmsız kalkıp ayılamadan hazırlanıp buraya gelince sonuç bu. Bende yemeklerini alıyorum sonuçta günah çöpe gitmesinler diye kendi tabağıma ekledim. Emreninkini de alıcaktımda Knk salyasını akıtmış vicdansız"dedi. Bende çok üstelemedim.
Babamın söylemesiyle diğerlerini uyandırdık. Herkes ayıldıktan sonra babamın boğaz temizlemesiyle hepimiz ona focusladık. "Çocuklar sizin cezanız aslında sadece okul olayı değildi. okula artık metro ile gidiceksiniz. ha tabi isterseniz yürürsünüz falan da orasını keyfiniz bilir." hepimiz şok içinde babama baka kaldık. ilk şoktan çıkan cenkdi. "pekala tamam olur ama hangi durakta iniceğimizle ile ilgili bilgileride vermen gerekiyor levent amca." babam cenke nasıl gidiceğimizi anlatırken biz de toparlanıp çıkmaya hazırlanıyorduk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Lise
HumorBen Lara Özdemir annesi doğumu sırasında ölen, babası kitaplardaki ve filmlerdekinin aksine annesinin ölmesinde kendini suçlamaması için sürekli onu teselli eden her anında yanında olan bir kızım. Ben kitaplarda ve filmlerde gördüğünüz annesi ölünce...