Her günükü gibi okuldaydım. Bayan Miller 'ın sıkıcı dersinde. Ben Clarisa Parker ama bana Clare derler kahve rengi dalgalı saçlarım ve açık kahve rengi gözlü 16 yaşında biriyim. Londra da bi lise de okuyorum, müzik bölümünde piyano dersi alıyorum. Sınıf da 15 kisi var, beyaz renkli duvarları sarı renkli sıraları, arka tarafta da müzik aletlerimiz var. Cam kenarındaki sıramdan derste hep dışarıyı seyrederim, bu günkü gibi. Her gün duyduğum gibi bu günde o duvarın yumruklanma sesini duydum, bu sesi hep duyuyordum gerçekten beni ürkütüyordu. Normalde yan sınıfın yaptığını düşünürdüm ama bu sesi benden başka sınıfta duyan yoktu, herkeze duyup duymadığını soruyordum. Bu sesi sınıfa geldiğimden beri haftada bir kaçkez duyuyordum Galiba bu çok fazla sese maruz kaldığım için oluyordu.
Yine hayallere dalmış giderken bayan Miller:- Clarisa Parker!! Yine dersimde hayallere dalmişsınız. dedi zaten beni hiç sevmezdi, suçlamak için zaman kollardı. Birden kolum masadan kaydı dirseğim acımıştı, şaşkın şaşkın hocaya bakarken
- Bayan Parker piyanistlerin yaşamını öğrenmeden nasıl iyi bir piyanist olacaksınız? Tüm sınıf bana bakıyordu ben sınıfta en iyi ben çalanlardandım ama piyanistlerin hayatını anlattığı derslerde hep dalıp giderdim, herkez şaşırmıştı. Sert ve yüksek bir sesle:
- Ama ben dersi dinliyorum bayan Miller! Sadece biraz dik..
-Aması yok Clarisa madem dinliyorsun soruma cevap ver bakalım. dedi.
Ben o an soruyu bilemeyeceğimi anladım ,çünkü bu dersi hiç dinlememiştim ayağa kalktım. Bayan Miller tam ağzını açtı ki dünyadaki en güzel ses tekrar çalmıştı zil sesi. Bayan Miller:
- Bununla kurtulucağını sanma Clarisa , cumartesi günü 2 saat cezalısın!
- Ama..
-3 saat. dedi sinisce bakarak bende çantamı sıramdan sinirli bir şekilde alıp sınıftan çıktım.
***
Hala haksız yere aldığım ceza için sinirliydim. Cumartesimi okulun ceza almış piskopat öğrencileriyle geçirmek istemiyordum derken arkamdan bir çift kol boynuma atlayıp sarıldı. Bu Kate'di. Kate kıvırcık koyu kahve saçlı, simsiyah gözlü, çok neşeli ve enerjik bi tipti bu yüzden de spor okuyordu zaten. Aynı zaman da gurubumuzun davulcusuydu. Okullar arası şarkı yarışmasında okulu temsil etmek için yarışma vardı. Kate:- Clare okul çıkışında provaya gidiyoruz dimi?
-Evet gidicez.
-Diğerleri nerde?
Cevap vermedim, hala ceza için kızgındım, dolabıma doğru yürümeye başladım. O sırada Emily önümüze çıktı. Emily turuncu düz saçlı, çilli, utangaç çok güzel bi kızdı, sözel okuyordu çünkü şair olmak istiyordu, o da keman çalacaktı. Emily:
- Zoe Fransa'dan gelmiş kızlar. Okula geliyomuş yoldaymış.
Kate'le birbirimize bakıp güldük. Zoe babasının işinden dolayı sürekli farklı şehirlere, ülkelere gitmek zorunda kalıyordu.Zoe de gurubumuzun gitaristiydi. Dil sınıfındaydı -sürekli başka ülkeye gitmesi çok işine yarıyordu- siyah dalgalı saçları, bal rengi gözleri vardı. O sırada telefonum çaldı:
- Clare beni özlemediniz mi? nerdesiniz?
Bi süre cevap verememiştim çünkü Zoe çarşamba günü geleceğini söylemişti ama pazartesi gelmişti. Ben:
- Ee Zoe nerdesin simdi hemen geliyoruz.
- Spor salonunun yanında kantindeyim.
-Tamam hemen geliyoruz. dedim ve telefonu kapattım. Ben:
- Kızlar Sara nerde? hemen onu bulup gitmeliyiz. Zoe neden erken geldiki tüm parti hazırlıklarını iptal edin. Zoe'ye de söylemeyin başka bi zaman yaparız. dedim.
-Zoe için bi parti düzenlemistik- Kate:
- Tamam ozaman ben Emily'le Zoe'nin yanına gidim sen de Sara'yı al ve gel tamam mı?
-Tamam orda buluşuruz. dedim ve ayrıldık.
***
Sara' nın sınıfına doğru yola koyuldum. Sara sayısal okuyordu çok zeki bi kızdı. Sarı uzun saçları, mavi gözleri vardı. O da gurubumuzun as solistiydi. Nihayet sınıfına gelmiştim. Sara zil çalmasına rağmen hala tahtadaki soru için uğraşıyordu. Ben :
-Sara hadi Zoe gelmiş kantine gidiyoruz.
-Hemen geliyorum!
-Sara hadi bırak şu sıkıcı soruları.
-Hiçte bile çok eylenceli. dedi mırıldanarak. Bende tip tip bakıyordum kolundan tutup:
-Hadi gidiyoruz daha fazla sayı görmeye dayanamicam!
-Tamam hadi gidelim. dedi gülerek.
Sınıftan çıkıp kantine doğru yürüyorduk o sırada okulun zorbası yine bi çocuğu sıkıştırıyordu, herkez etrafına toplanmıştı kim olduğunu görememiştik. Sara:
-Kim bilir yine kimin parasını çalıyo başımız derde girmeden burdan gidelim Clare.
- Tamam. dedim hızlıca yürümeye başladık o sırada kavgadan yükselen bi ses duydum:
-Birdaha Clare'e laf attığını duymayacağım!!
Ben Sara'ya baktım o bana hemen kavganın olduğu yere koştuk. Orda sıkıştırdıkları kişi benim yan sınıfımda olan müzik bölümündeki Jacop'du. Jacop orta boylu ve orta kilolu siyah kıvırcık saçlı bir çoçuktu. Çok şaşırmıstım. İlk düşündüğüm şey başka bi Clear olduğuydu ama ben gelince herkez birden sustu. Kendilerine Cehennem diyen çetenin başındaki çocuk bana baktı ben de tiksinmiş gibi bi bakış attım. Çetesi hep siyah giyinen 7 kişilik gotik tiplerden oluşuyordu, üçü kız gerisi erkekti, okulda sevmiyordu bunlari ama bir türlü atmamışlardı nedenini bilmiyordum.Çete başı Hugh:
- Bak kim gelmiş. dedi Jacop' a bakıp. Aşık olduğun kız!
- Ben aşık değilim laf atılan bi kızı sizin gibi pisliklerden koruyorum sadece!
-Kalbimin hiç bu kadar hızlı attığını hissetmemiştim-- Yaa öylemi. dedi yakasını tutmuştu o sırada okulun müdürü Bay Hall geldi tüm koridoru inleten bi sesle:
-Ne oluyor burada! Benim okulumda böyle saygısızlık olamaz. Hugh ve Jacop cumartesi günü ikinizde odama geliyorsunuz ikinizinde aileleriyle konuşacağım.
Hugh sinirlendi, Jacop'da yakasını düzeltip ordan gitti. Hemen Sara 'yla arkasından koştuk. Ben :-Jacop az önce ne oldu?
-Sadece o pis çeteye karşı koymak istedim. Yaptıklarından bıktım.
-Neden benden bahsediyorlardı?
-Herkese bulaştıkları gibi sanada bulaşacaklardı onları engellemek istedim. Kim olsa aynısını yapardı. dedi sesi biraz titriyordu ama belli etmek istemedi.
-Teşekkür ederim Jacop .dedim. Arkasına baktı gülümsedi ve gitti. Sara:
-Clare inanmıyorum sence şey ola.. sözünü bile tamamlatmadan:
- Saçmalama Sara açıklama yaptiya. Sara güldü, hafifçe omuzuna vurdum ama hala elimin titremesi geçmemişti zaten titremesinede bi anlam veremiyordum - galiba çocuktan hoşlanmıştım bilmiyorum -sonra Sara:
- Olamaz çok geç kaldık! Hem provaya hemde kızların yanına. dedi hemen kantine gittik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM
AdventureBir kaç saniye sonra gözlerim karardı, ses birden kesilmişti... Birgün uyansan ve arkadaşını senden başka kimse hatırlamasa ya bir günde seni unutsalar ne yapardın? Clare ve arkadaşları bundan kurtulabilir mi? yoksa bu hayattan silinecekler...