4 günlük tatilimin sonunda işe dönmek zorundayım. Ofiste Jun'u beklerken ecel terleri döküyordum. İçeri girdiğinde öfkesinin geçmiş olduğunu umarak derin bir nefes aldım fakat pek geçmiş gibi gözükmüyordu. Kapıyı kapatıp ellerini cebine sokarak yanıma geldi ve kulağıma yaklaşıp keskin sesiyle konuşmaya başladı.
"Sana onunla gitmemeni söylemiştim değil mi?"
"Söylemediniz."
"Söyledim. Bakışlarımla."
"Ağzınla söyleseydin, göz dili bilmiyorum ben."
Daha da sinirlenerek kravatımdan çekerek masaya yasladı.
"N-ne yapıyorsun?"
"Ne yaptığımı gayet iyi biliyorsun."
Şeytani bakışları ve gülümsemesiyle öpmeye başladı. Ellerini bacaklarımda gezdirmeye başladığında sertçe ittim.
"Üzgünüm ama bir sevgilim var. Lütfen hareketlerinize dikkat edin Bay Wen!"Şaşırmış ifadesiyle donarak yüzüme baktı. Sesimi yükselttiğim için mi yoksa sevgilim olduğu için mi şaşırmıştı bilmiyorum.
"Kimmiş o?"
"Seni ilgilendirmez."
Öyle biri yoktu ve Wonwoo'dan başka arkadaşım olmadığını da biliyordu. Konuşmaya başlayacağı sırada kapı çaldı ve içeri Shownu'nun asistanı girdi. Ben de o sırada fırsattan istifade Jun'un yanından sıyrılıp hızlıca odadan çıktım. Çıkarken yanlışlıkla kapının önünde bekleyen Shownu'ya çarptım.
"Ah afedersiniz."
"Sorun değil. Sen iyi misin? Yüzün bembeyaz olmuş."
Biraz eğilerek yakından yüzüme baktı.
"Hâlâ hasta mısın yoksa?"
Bir adım geri gittim ve gözlerimi kaçırdım.
"İyiyim merak etmeyin."
Gülümseyerek elini omzuma koydu.
"Tartışmanıza birazcık kulak misafiri oldum sanırım. Yardıma ihtiyacın varsa bana söyleyebilirsin."
Numarasının yazılı olduğu kartı çıkarıp elime tutuşturdu ve göz kırptı. Sırtımı patpatladıktan sonra odadan çıkan asistanıyla beraber uzaklaştı. Ne demek istediğini tam olarak anlamadım ve bir bardak kahve içmeye gittim. Kahvemi yudumlarken numarasını kaydedip mesaj attım.×××
Merhaba Bay Shownu, ben Minghao.
Selam Minghao
Saygı ifadelerine gerek olmadığını söylemiştim, beni kızdırma.
Özür dilerim. Bir şey sormak istiyorum.
Yardım derken ne demek istediniz?
Ayrıca konuşmalarımızın ne kadarını duydunuz?Hepsini duydum :)
Ayrıca iki şey oldu.
Diğer sorunun cevabını ben geldiğimde alacaksın.
Yarım saat sonra Jun'un odasında olurum.×××
Ne planladığı hakkında kesinlikle hiçbir fikrim yoktu. Ayrıca şuan onun yardımından başka çarem de yoktu.
Yarım saat daha oyalanıp Jun'un odasına girdim. Shownu, Jun'un masasının önündeki koltukta oturuyordu. Beni görünce bana bakarak gülümsedi. Ayağa kalkıp yanıma yaklaştı ve elini belime doladı.
"Umarım sevgilimi çok çalıştırmıyorsunuzdur Bay Wen. Yorulunca bana zaman ayırmıyor sonra."Jun'a imalı bir bakış atıp yanağıma bir öpücük kondurarak kapıya ilerledi.
"Akşam görüşürüz Hao."
Hao'yu üstüne basarak söyledi ve ardından odadan çıktı. Bense korkudan götümden ter akıtarak Jun'a döndüm. Resmen gözlerinden ateş çıkarıyordu. Tek kelime etmeden önündeki kağıtları incelemeye koyuldu. Buna fırtına öncesi sessizlik de diyebiliriz...//Şunları da şöyle bırakayım dndjflkdşckfl