9.Bölüm

65 6 4
                                    

Sonunda ona Duygularımı itiraf etmişdim, pişman değilim çünkü her saniyemiz değerli bu Hayatda daha fazla pişmanlıklarla yaşamak istemedim, boğazımda düğümlenen sözleri birer birer söyledim keşke hepsini anlatabilseydim..
Söylediklerimden sonra çok utanmışdım, onun yüzüne daha bakamazdım bu yüzden bir kaç gün saklanarak geçirdim. Onu görmediğim sürece sorun yoktu, ama bir yandan aniden kaybolmasını merak ediyordum, ne kadar utansamda dediklerim yüzünden, yinede dayanamıyordum onu çok özlemiştim. Üniversitesi bizimkine yakındı, cesaretimi toplayıp gittim. Hakkında çok bir şey bilmediğim için Son Sınıflardan herkese sordum, ama kime sorduysam Parsın üç gündür Üniversiteye gelmediğini söylediler, garip olan üç gün önce ona itiraf etmişdim o günden beri ortalıkda yoktu. Arkadaşlarından Adresini aldım,çok endişeliydim ona bir şey oldu diye. Verdikleri Adrese gittim, geçen geldiğimiz ıssız yerdi Adamların peşimizden koştuğu yer. Peki Pars niye böyle bir yerde yaşıyordu ki. Kapıyı çaldım yavaşca, beklemeye başladım ama kimse açmadı, bende onu görmeden gitmek istemedim bu yüzden bekledim. Onu beklerken uyuya kalmışım merdivenlerde,saat çok geç olmuşdu Pars halen gelmemişti. Yarın Üniversiteden sonra yine evine gittim, yine kimse kapıyı açmadı, saatlerce bekledim ama gelmedi.

Bir Hafta oldu çağresizce merdivenlerde oturup her gün bekledim. Göz yaşlarımı tutamadım hıçkırarak ağladım, aklıma hep kötü şeyler geliyordu, nefes alamıyordum korkuyordum sadece.
Tekrar Arkdaşlarının yanına gittim herkese sordum ama gören yoktu, kaç kere aradım bilmiyorum kaç tane mesaj attım bilmiyorum, elimden ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu. Bütün Sokakları dolandım, Esmada bana yardım etti, ama Pars yoktu onu bulamıyordum. Yavaş yavaş yine etrafın karardığını fark ettim..
Hastanede açtım gözlerimi, Esma elimi tutarak Işık kendine dikkat etmelisin sen uyurken Sakinleştirici yaptılar kaç gündür ağlamaktan harap ettin kendini  yeter bukadar, Polise gidelim dedi. Ha- Hayır Polis olmaz Esma sakın kimseye deme benim onu bulmam lazım ne olursa olsun. Kolumdan Serumu tam çıkartıcaktım Doktor geldi: napıyorsunuz, dinlenmeniz  gerek, lütfen kalkmaya çalışmayın bu halde hiç bir yere gidemessiniz. Bu aralar çok fazla Stres altındamısınız? Hayır gayet iyiyim ben. Bakın Hanımefendi değerleriniz iyi değil bizde neyinizin olduğunu anlamaya çalışıyoruz lütfen yardım edin bize, bir kaç gündür bir şey yemiyor olabilirmisiniz? Evet bu aralar pek iştahım yok dedim. Kaç gündür bir şey yemediniz hanımefendi? Şe.. Şey 5 Gündür. Işık aklını mı kaçırdın sen napıyorsun Allah aşkına?? Hanımefendi, değerleriniz iyi değil bünyeniz çok zayıf düşmüş yemeniz lazım Sakinleştirici de yaptık lütfen Serumunuz bitsin öyle gidin ama fazla Hareket etmeyin bir kaç gün evde dinlenin.
Serum bittikten sonra koşarak sokaklarda devam aramaya başladım, Esma da peşimden koşarak Işık yapma yine bayılıcaksın diye bağırıp durdu. Kolumdan çekiştirdi yeter Işık bir şeyler yemelisin yoksa Polisi ararım ye ondan sonra devam arıyalım söz yardım edicem bende. Bende daha bir şey diyemedim eve gittik Çorba yaptı oturduk masaya, öylece bakıp durdum tabağa kalakaldım, kaşığa çorbayı doldurup yavaşca kaldırdım, yapamadım kaşığı fırlattım gözümden yaş geldi o belki kaçırıldı belki öldürdüler benim burda canımdan can gidiyor nasıl yerim diye bağırdım ellerim titremeye başladı sakinleşemedim Esma bana sarılıp herşey geçicek Işık diyerek sırtımı ovaladı. Acım geçmiyordu, içimdeki sızı dinmiyordu, sanki hissediyordum çektiği şeyleri, ceketimi alıp kapıya koştum dışarıya çıkıp Umutsuzca aradım yine sokaklarda.
Resmi vardı telefonumda arkadaşından almıştım sokaktan geçen herkese sordum, ama kimse görmemişti. Kafayı yicektim Allah kahretsin, Pars nerdesin diye bağırmaya başladım ve kaldırıma oturdum, beni gören İnsanlar bana acıyan gözlerle bakmaya başladılar etrafıma toplandılar beni sakinleştirmeye çalıştılar ama halen ağlıyordum, aralarından biri Polise haber verelim mi dedi, bende hayır diye bağırdım ve ordan koşarak uzaklaşdım. Yine gittim kapısının önünde bekledim, o yine yoktu artık ağlamaktan gözlerimde yaş kalmamışdı, üşümüşdüm gögsüme iğne gibi bir ağrı saplandı nefes alamadım, ellerim ayaklarım her yerim titriyordu gücüm kalmamıştı artık. Esmayı aradım beni eve götürdü, yorgunluktan bir kaç saat uyumuşum.

Zil sesiyle uyandım sonra, Kapıyı açtım ama kimse yoktu yerde sadece bir Kağıt vardı şöyle yazıyordu: Vaktin doluyor, ne yapman gerektiğini biliyorsun sabrım tükendi , getir artık şunu getirmessen sonuçlarına katlanırsın. O.. Olamaz yoksa, Allah kahretsin diye bağırdım ve koşmaya başladım. Tekrar Parsın evine gittim, beklemeye başladım yine. Artık Umudum kalmadı belkide dediklerini yapmam gerekti, ama tereddüt ediyordum. Taş bulup en iyisi Camı kırmaktı, merdivenleri aşağıya koştum, taş ararken ayak sesleri duymaya başladım kafamı kaldırdım, gözümden yaş geldi elimi sıktım daha fazla ağlamamak için, ama kendimi tutamadım,çığlık atmaya başladım Pars kanlar içindeydi,Gömleği yırtılmış kolunda bıçak izleri vardı ve üstü başı hep kandı başınada darbe almış. Ona doğru koştum, ağlamaktan bir şey diyemedim ona sımsıkı sarıldım, oda bana sarıldı. Konuşmaya takati yoktu sadece Yardım et bana dedi,Yavaş yavaş kollarının sırtımdan düştüğünü hissediyordum, kollarımın arasındayken birden yere yığıldı. Pars noldu sana, kendine gel, Pars nolur aç gözlerini, Pars, Pars .. yapma bunu bana, seni yeni bulmuşken bırakma beni, sensiz Nefes alamam, yapamam ben sensiz Parss...

25 MayısHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin