Herkes Hata yapmaz mı?
Hatasız İnsan yoktur, bazıları küçük Hatalar yapar geri dönüşü olan bazıları büyük Hatalar yapar ve altından kalkamaz, o enkazla yaşamaya devam eder çünkü sonucu olmayan bir Yola girmiştir. Ama İnsanız işte, Hayal ediyoruz Ümit ediyoruz iyi olabiliceğine İnanmak istiyoruz.
Ben daha nerde olduğumu bilmiyorum, "Ölümle Yaşam arasında bir yerdeyim" Yaşıyorum desem, niye ozaman bir şey hissetmiyorum, Kalbim atıyor bedenim niye bir ölü gibi Soğuk, olanlara neden tepki veremiyorum bağırmak istiyorum neden tek bir cümle bile çıkmıyor ağzımdan. Öldüm desem, ozaman niye gözümün önünden geçiyor herşey, Parsın Kalbime bıçak gibi batan Sözleri, benim yaptıklarım, beraber geçirdiğimiz Günler. Ölen bir İnsan düşüne bilir mi?
Saçma işte, Delirmek üzereyim belkide, İnsan Ölümle Yaşamı ayırt etmeli, ben edemiyorum artık. Onu okadar çok sevdim ki, kendimden vazgeçtim onu severken, 21 yaşındayım ama aklımda sadece onunla geçirdiğim günler var, ne garip sanki ondan öncesi yokmuş gibi sanki onunla başlamış gibi Hikayem.
Biri söylesin bana nerdeyim ben? Yaşıyormuyum yoksa Ölümüyüm? Etraf neden Karanlık, neden Ses yok, burası neden Soğuk niye Vücudumu kıpırdatamıyorum?
Gözlerimi açmamak için zorluyordum adeta, yavaş yavaş açmaya başladığımda her şey anlam kazandı. Bodrum katı gibi bir yerdeyim, ellerim kollarım bağlı, ama his yok Vücudumu kıpırdatamıyorum nasıl geldim buraya ben?
2 Gün önceParsın dediklerinden sonra yıkılmıştım bir türlü toparlanamadım. Canım daha önce hiç yanmamıştı böyle, ona bunları yaşattığım için kendimi hiç affetmicem, ölsem bile bu pişmanlıklarla ölücem. Aklımdan ne geçti ki benim, bunları yaşatan ikimizede bendim en büyük suç benim birde onunla mutlu olabiliceğimi mi düşündüm Allah aşkına gerçekten kafayı yemiş olmalıyım, keşke Pars o Gün orda olmasaydın, lanet olası" 25 Mayıs", Doğduğum Gün ve Öldüğüm Gün.
Kendimden çok ona bir şey yapmalarından korkuyorum. Beni böyle bırakması belkide en iyisi, ona daha fazla zarar vermek istemiyorum, onu bir ömür onsuzda sevebilirim yeter ki o Hayatda olsun.-
Belgeleri almaya cesaretim yoktu, ama onlara bir şey vermessem, bizi öldürüceklerdi bu sefer belkide.
Parsa anlatamazdım olanları, onu bu sefer gerçekten kaybedebilirdim.
Ne yapıcağımı gerçekten bilmiyordum, aklıma tek gelen şey evine girip belgeleri almaktı, belgeler zaten Flash bellekdeydi bana öyle demişlerdi onun kopyasını yapıp gerçeğini yerine koyarım diye düşündüm.
Sabah eve girdim ,bu saatde Üniversitede olmalıydı. Bütün evi dağıtmadan aramıştım ama Flash belleği bulamamıştım. Şimdi gerçekten zor durumdaydım, zar zor son bir Şans için ikna etmişdim onları verdikleri sürede dolmuştu artık.
Gidip olanları anlatmaya çalıştım bu sefer iyice sinirlendiler.
" Senin bir şey başarmiyacağın belliydi bizi oyalıyorsun belkide, Patron acı çektirin belki aklı başına gelir dedi, düşünelim ozaman seninle ne yapabiliriz, ellerini ayaklarını bağlayın şunun masaya."
Bağrıyordum son bir şans daha vermeleri için ama nafile beni dinlemediler.
Beni bağladıkları masa Ameliyat masasına benziyordu, beni öldürmelerinden değil de Parsa zarar vermelerinden korkuyordum. Galiba herşeyin sonu gelmişti, burdan kurtulamazdım.Kaç gündür bu Bodrum katındayım bilmiyorum, günlerdir ne bir şey yedim ne de içtim artık her yerim uyuşmuştu hareket etmediğim için hiç bir yerimi hissedemiyordum, burası çok soğuktu zaten. Bu durumda bile sadece Parsı özledim, şimdi yanımda olsa kokusunu içime çeksem bana sarılsa, ve saatlerce öyle kalsak.
"Şimdi Parsı arayıp zor durumda olduğunu söyliceksin ve onu buraya çağrıcaksın anladın mı beni"?
" Parsı aramam bana ne isterseniz yapın ama onu rahat bırakın diye bağırmaya başladım."
Saçımdan tuttu ve onu aricaksın dedim yoksa ikinizide öldürürüm anlıyormusun dedi. Ben aramamakta direndim, telefonumu cebimden alıp Parsı aradılar." Bil bakalım Işık nerde şuan"?
" Sen kimsin ve Işığın telefonunu niye sen açıyorsun."
"Işık elimizde eğer Belgeleri getirmessen Kızı öldürürüm, bedenini bile bulamassın."
"Bırak kızı Belgeleri getiricem ama ona dokunma duydun mu beni, Işık iyi misin ses ver?"
"İyiyim Pars sana yalvarıyorum lütfen gelme, seni öldürücekler Pars nolur.."
Ben daha sözümü bitirmeden ağzımı kapattılar.
Telefonda Parsa adresi verdi ve sadece 1 Gün zamanın var dedi."Hem belgeleri getirmiyorsun hemde Parsı koruyorsun, onu bu kadar çok mu seviyorsun, ozaman ikinizi birden öldürürelim yanlız kalmamış olursunuz."
Bir kaç dakika sonra bir İğne getirdi içinde ne var bilmiyorum ama koluma batırdı o iğneyi.
Daha Seniyesinde gözlerimin gittiğini hissediyorum yavaş yavaş ağırlaşmaya başlıyor son duyduğum sesler merak etme bu seni öldürmez biraz süründürür sadece...
Ciğerlerim yanıyor sanki, boğazım kup kuru oldu ve Vücudum terlemeye başladı, birden bütün Vücudum titremeye başladı acaba bana Zehir mi vermişlerdi?
Bütün Organlarımın yandığını hissedebiliyorum sanki, acıdan kıvranıyordum ama bağrıcak gücüm kalmamıştı bu verdikleri şey beni git gide güçsüz yapıyordu.
İşte şimdi Karanlığa hapsoldum, "Ölümle yaşam arasında bir yerdeyim"...
Şimdi herşeyi hatırladım bana işkence yaptıklarını, sonra o iğne ve bu haldeydim Gözlerimi açtığımda kimse yoktu, Pars gelmişmiydi acaba yoksa onu öldürmüşlermiydi ?
Bu acıya gerçekten dayanamazdım ona bir şey olsa bu vicdan azabıyla nasıl yaşicaktım, çok seviyordum onu, kendimi feda edicek kadar çok.
Eski yaşadığım yerden çıkıp buralara gelip ve Hayatımın böyle olucağını kim bilirdi?
Sanki bir Filmin içindeyim ve Başrolü ben oynuyorum, bir Umut birinin şurdan çıkıp "bitti" demesini bekliyorum.
Hayat da öyle değil mi zaten bir Film gibi bir Tiyatro gibi, Dünya dediğimiz yer zaten bir Oyundan ibaret değil mi?
Biz sadece Sahnede Oynumuzu oynuyoruz, asıl gerçerkler Sahnenin arkasında saklı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
25 Mayıs
RomanceHepimizin bir çizgisi var bu Hayat da kimimiz doğru yolda ilerleriz herşeye rağmen kimimiz zorluklara galip gelemediğimiz için pes edip o yoldan farklı yerlere gideriz ... İnsan geçmişinden mi kaçar yoksa geleceğinden mi bir çok kez düşündüm, bana...