15.Bölüm

23 0 0
                                    


                          "Tren rayları"...

Trenin rayları gibi Hayatım, Şehirler çoğaldıkca içimdeki acılarda ağırlaşıyor okadar..

Kendimi tanıyamıyorum,kayboluyorum yavaş yavaş..

Beynimde binlerce soru, sussun istiyorum, susmak istiyorum.

Bir İnsan daha ne kadar dibe düşe bilir?

Herseferinde bu sefer acıtamaz dediğimde daha çok acıttı.

Hanginiz çocukluğunuzu yaşiyamadan büyüdünüz?

15 yaşındaydım, çocuklar oynarken ben Hayatın bana gösterdiği gerçeklerle yüzleşiyordum..

Yaşamaktan korkmak nedir bilir misiniz?

Her saniye nefes almaktan, yeni bir güne başlamaktan korkmak..

Bir Esir gibi Hayatı yaşamak nedir bilir misiniz peki?

Ölmek istiyorsun, ama ölemiyorsun bir yanda Ailen bir yanda sevdiğin Adam,bir yanda çocukluğun,bir yanda yalanlar,haksızlıklar..

Ben ölürsem kim çıkartıcak gerçekleri gün yüzüne, kim koruyacak  Ailemi, sevdiğim Adamı, kim alıcak Abimin intikamını?

Acılarımın Esiri oldum..

Ölmek için bile gücüm kalmadı,o kadar çağresiz o kadar güçsüzüm..

Yalanlara inandım, yaşadığım Hayatın kendisi yalanmış ben yıllarca bu yalanlarla yaşadım.

Hayatım boyunca kendim hakkında hiç bir kararı ben vermedim "elalem" dediklerimiz verdi..

Sustum deli dediler Hastaneye kapattılar,ağladım bunalımda dediler,mutlu oldum mutluluğuma göz koydular..

Ben acımı bile yaşıyamadım bu Dünyada, milyarlarca İnsan sığdıda bir ben sığamadım bu Dünyaya..


 
Hayat başkalarının yüzüne güler, bir tek sizin yüzünüze gülmez.

Bir sürü İnsan, ama sizi anlıyan birini bile bulamazsınız. Sokaklar, ıssız ve karanlık olur sizin için. Birinin gelip yardım etmesini istersiniz, ama çığlıklarınıza kulak veren olmaz.

İçinizde kopan fırtınaları hiç kimse anlamaz, insanlara göstermemek için hep atarsınız ya içinize, birikir  bütün yaşananlar,  kötü anılar, acılar, yalanlar, vicdanınızın sesleri , yinede susarsınız gözlerinizle bile belli etmek istemessiniz hüznünüzü.

Susupta anlatamadıklarınız Satırlara , Şiirlere, Kitaplara bile sığmazken siz onu içinizde saklayıp büyütürsünüz.

Bazen tek istediğim bütün Vücudumun uyuşması, hissetmemek, az acıtırdı ozaman çektiğim acılar.


-

Günlerdir beklediğim arama gelmişti, sonunda.

Abla ona sorduğum kişiyi bulmuştu, herşeyi bana anlatıcakdı.

Merak ediyordum bir yandan da öğrenmekten korkuyordum Sevdiğim Adamın babası hem Parsa nasıl anlatırdım bu olanları ondan çok şey saklıyordum zaten, içimde garip bir his vardı, gittikçe içinden çıkılması zor bir yola sürükleniyordum..

Kadının evine gittiğimde kapısı açıktı, sessizce kapıyı açtım ve içeriye girdim, evde kimse yok gibiydi bütün odaları gezdim son olarak yatak odasına gittim, Allahım gözlerime inanamadım yerde kanlar içinde yatıyordu Abla, gözümden yaşlar geldi elim ayağım boşaldı, yere yığılıp kaldım o an, ben nasıl bir oyunun içine düşmüştüm, napıcaktım ben, kime anlatıcakdım, nasıl açıklicaktım bu durumu, üstelik her şey benim yüzümden olmuştu, ben bulmasaydım onu, onlarda bulamicaktı. Yaklaştım yavaş yavaş nabzını yokladım ama ölmüştü çoktan, panikten ne yapıcağımı bilemedim, Polisi aradım ve durumu anlattım. Polisler gelene kadar evi aradım, tam o esnada yatağın altında bir kağıt buldum, kağıdı okuyamadan cebime atmıştım çünkü Polisler gelmişti o an. Durumu açıkladıktan sonra Karakola ifade vermeye gittim, görgü tanığı olduğum için salmadılar beni. Tam o ara Parsın babası geldi, Polislerle konuştuktan sonra beni daha fazla tutmadılar saldılar.

Bana bakışlarını sevmiyordum niye böyle hissediyorum bilmiyorum ama onu görünce içimde değişik bir his oluyor kendimden bile iğreniyorum.

Karakoldan çıktıktan sonra beni bir kenara çekip tehtid etti, bir daha kurcalarsan bazı şeylerin sonucuna katlanırsın dedi.

Gittikçe onu daha da şüpheli buluyordum, Hayat bu hiç bir şey sonsuza kadar saklı kalmaz mutlaka bir gün öğrenicektim.

Günlerdir bu olaylar yüzünden Parsı boşlamıştım, yanına gidip kokusunu içime çektim saatlerce, keşke zaman öyle dursa biz hep böyle kalsak.
Başımı okşadı, saçlarımla oynadı, beni bir tek sahiplenen, her halimle seven oydu.
Saatlerce ağladım dizinde, yaşadığım olayları hazmedemiyordum.

O kadar seviyorum ki onu ,eksik parçam, küçük Kalbimin içindeki kocaman Dünyam benim o.
Ne kadar üzgün olsam ağlasam bile, gözlerime bakarak anlıyor hep halimi, konuşmak istemediğimi sadece susmak istediğimi anlıyor,ne o bi cümle ediyor ne ben. Susarak anlıyoruz halimizi.

Abladan aldığım, kağıdı unutmuşdum, ceketimden alıp okumaya başladım.

"Kızım, ben bu vicdan azabı yüzünden çok çektim, geceleri uyku uyuyamadım o Kadının çığlıkları aklımdan hiç gitmedi her gece Kabus gördüm bana bir şey olursa diye sana herşeyi buraya yazdım, kendini suçlama bana bir şey olursa, ben çok çektim 15 Senedir bu acıyla yaşadım,bana ne olursa olsun sana yalvarıyorum bu Adamı Adalete teslim et ancak o zaman biraz da olsa rahatlarım.
Dediğim gibi Kadın onun çalışanıydı Hukuk Bürosunda adı Melek Karayel.

Dünyam başıma yıkıldı, hissedemiyordum bir şey yutkunamadım, ellerim titriyordu, gözümden oluk oluk yaş geliyordu, bağırmaya başladım, bağırarak ağlıyordum nefesim kesilene kadar.

Kriz geçiriyordum yine, galiba en son abimde geçirmiştim ve bir sene Akıl Hastanesine kapatmışlardı beni bir sene boyunca susup konuşmadığım için . Bu acı artık bedenimi sarmaya başlamıştı. Bu Abimin ölümünden de acıydı kendimden tiksiniyordum, İnsanlardan, biz nasıl böyle bir hale gelmiştik? İçimizdeki İnsanlığı ne zaman yitirdik...


Çağresizim, yorgunum,gücüm yok..

Nefes almak için çırpınıyorum..

Yaşamak için çırpınıyorum..

Kendimi bir Uçurumun kenarında terk edilmiş  hissediyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kendimi bir Uçurumun kenarında terk edilmiş hissediyorum.

Yine Yanlız kaldım bu Dünyada...

25 MayısHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin