Saatlerce odada bir oraya bir buraya gidip geliyordum. Jung kook'un odasına girmemek için kendimi zor tutuyordum jimin gelene kadar gelme demesine rağmen girip ne yaptığına bakmak istiyordum.
Jimin'i ne kadar aramak istesem de yoğundur diye arayamıyorum.
Koltuğa bir oturup bir kalktım gerçekten ilaçlarını içip içmediğini veya ne yaptığını çok merak ediyordum koltuktan son kez kalkıp hızlı adımlarla jung kook'un odasına doğru ilerledim. Tam kapıyı açarken telefonum çaldı. Kapının kolunu yavaşça bırakıp odadaki telefonumun yanına gittim.
Jimin'in aradığını görmek beni mutlu etti. Vakit kaybetmeden direk telefonu açtım"Bende seni arayacaktım jimin birşey mı oldu?"
"Şey ben jung kook'u merak ettim de o nasıl iyi mi?"
"Jimin yoğun musun? Yani eğer işin yoksa eve gelsen?"
"Neden birşey mı oldu"
"Hayır ama seninle konuşmam gereken önemli bir konu var"
"İsim yarım saate biter sonra gelirim"
"Peki bekliyorum" dedim ve telefonu kapattım. Jung kook'un annesine ve kardeşine ne oldu gerçekten çok merak ediyorum. O annesi ve kardeşine çok bağlıydı ikisinide çok severdi. Kız kardeşi daha 12 yaşındaydı. Onlarla çoğu kez buluşup birşeyler yapmıştık.
Düşününce gerçekten çok saçma geliyor kimden geldiğini bilmediğim bir mesaj yüzünden ona katil demem,onu dinlemeden onu terk etmem,başka biriyle sevgili olmam.
Yaptığım şeyler için keşke yapmasaydım demekten nefret ediyorum onun gibi bir insana böyle şeyler yaşattığım için kendimden nefret ediyorum.
Şuanda mesleğini kaybetmesi bile benim suçumken hala onun yanında olmam o kadar saçma ki aslında ama gidemiyorum şuana kadar ona yaşattırdığım şeyler için kendimi affettirmeden gidemiyorum. Onu severken ikinci kez onu tek Edip gidemiyorum.....Telefonumu elime alıp iki yıldır bir türlü silemediğim fotoğraflarımıza bakmaya başladım. Tüm fotoğraflarda yüzümüz gülüyor. Değişik değişik pozlar vermeyi çok seviyorduk onun için bambaşka fotoğraflar çekiliyorduk.
Geçmişte yaşadığımız o mutlu anları hatırlamam istemsizce gözyaşlarımın süzülmesine sebep oldu.
Telefonu kapattım ve yan koltuğa fırlattım.
İki elimle gözlerimi sildim ve koltuğa uzanıp ayaklarımı göğsümde birleştirdim.
Ağlıyordum beni bitiren pes ettiren bir acı yüzünden ağlıyordum. Annem beni bırakırken bile bu kadar acı çekmemiştim.Gözlerimi kapatsam açtığım da herşey iki yıl önceki gibi olsa. Jung kook'un yanında mutlu olsam hiçbirşey düşünmesem Jung kook bana sıkı sıkı sarılıp üzülme sevgilim ben yanındayım dese.
Jimin ben ve Jung kook beraber içmeye gitsek jimin orda çapkınlık yapsa Jung kook'la bulunduğumuz yeri inleten kahkahalarımızla jimin'e gülsek. Jung kook uzun süre bana baksana ve hiç beklemediğim bir anda dudağıma masum bir öpücük kondursa utansam yanaklarım kızarsa...."Ağlama!" Jung kook'un sesini duymamla ellerimle gözlerimi silip uzandığım yerden kalktım. Hayal mi bu? Yoksa gerçek mi?
"J-jung kook?"
"Ağlama. Evet benim ağlamama sebep oldun ama ağlama sevdiğim kadını ağlarken görmekten nefret ediyorum"
"Ben özür dilerim herşey için...... özür dilerim"
"Hyeri senden sadece bana zaman vermeni istiyorum uzak dur benden seni kalbimde ve beynimde affetmem için uzak dur benden çünkü senin yanındayken sana olan nefretim artıyor. Gözlerim doluyor birşeyleri kırıp dökmek istiyorum, ağlamak istiyorum,kendime zarar vermek istiyorum lütfen uzak dur benden. İki yıl boyunca olmadığın gibi şimdi de olma ansızın çıkıp git haberim olmasın gittiğinden. Ben korkuyorum...kalbini kırmaktan korkuyorum ben senin gibi biri değilim insanları kolay kolay kıramam yalvarırım uzak dur benden."
Dudaklarımı ısırıyordum ben bunları duymayı ne kadar hak etsem de bunları söylenin Jung kook olmasıydı beni paramparça yapan, göz yaşlarımın akmasını sağlayan.*YAZARDAN*
Daha fazla dayanamayıp jung kook'a sıkı bir şekilde sarıldı Hyeri.
Sevdiği adam onu ne kadar seviyorsa bir o kadar da nefret ediyordu ondan.
Kısa süren sarılmadan sonra hızlıca koltuktan telefonu ve çantasını alıp evden çıktı.Merdivenlere çöktü,daha fazla tutamadığı hıçkırıkları şuanda tüm apartmanı inletiyordu adeta. Git gide daha da artıyordu apartmanda yankılanan hıçkırık sesleri.
Özür dilemek mi? Artık işe yaramazdı.
Kendini çok yanlız ve işe yaramaz hissediyordu. Jung kook'un söylediği o şey tekrar tekrar aklına geliyordu "ben senin gibi biri değilim insanları kolay kolay kıramam yalvarırım uzak dur benden."
Merdivenlere tutundu ve kendini zorlayarak ayağı kalktı. Yavaş yavaş aşağı inmeye başladı. Bir türlü kesilmek bilmeyen hıçkırıkları nefesini kesiyor gibiydi.
Olanlardan habersiz ıslık çalarak yukarı çıkan jimin karşısında Hyeri'yi bu halde görünce duraksadı. Hyeri onu farketmemiş yavaşça aşağı inmeye devam ediyordu. Hyeri'nin önüne geçerek kendisini farketmesini sağladı."Hyeri ne oldu iyi misin?"ama Hyeri cevap bile vermeden diğer tarafa geçti ve yan tarafta aşağı inmeye devam etti.
Jimin bir süre Hyeri'nin arkasından baktıktan sonra birer ikişer merdivenleri çıkarak eve geldi.
Cebindeki anahtarla kapıyı açtı ve hızlıca Jung kook'un odasına girdi ama Jung kook odasında değildi. Hızlı bir şekilde oturma odasına girdi. Jung kook duvara yaslanmış ayaklarını göğsünde birleştirmiş ve sessizce ağlıyordu.Koşarak Jung kook'un yanına çöktü ve sıkı bir şekilde Jung kook'a sarıldı.
"Geçecek herşey geçecek" diyebildi sadece ne diyebilirdi ki başka? Ne dese teselli edebilirdi ki onu daha olanları bilmezken?
Uzun süredir bölüm yayınlandığım için özür dilerim sanırım bu kitabı biraz ihmal ettim :/
Umarım beğenmişsinizdir.
Sizleri seviyorum
Görüşmek üzere 🤗 ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LETTER - JJK ✔️TAMAMLANDI✔️
Fanfiction"Biliyor musun Hyeri ben artık sana sadece aşk değil nefret de besliyorum ve sen bu nefreti gün geçtikçe arttırıyorsun" "Bunları önemsemiyorum sadece kendine dikkat et" "Eğer beni sevmiyorsan neden beni düşünüyorsun" "Çünkü sen ................. ben...